ABD’nin İran’da fitnecileri desteklemesi üzerine
Amerika devleti Donald Trump yönetiminde İran İslam Cumhuriyeti nizamını devirme politikasını açıkça izlemeye başladı.
Bu doğrultuda ABD Başkanı Donald Trump Bercam nükleer anlaşmasından çekilmek ve İran’a nükleer yaptırımları yeniden uygulamakla pratikte İran’da yoksulluğu körüklemek ve huzursuzluk ve isyan çıkarmak amacıyla iktisadi savaş aşamasına girdi.
Siyasette Trump’ın izlediği bu politikaya “yoksulluk ve isyan” politikası deniliyor. Amerikalı devlet adamları İran’a ağır yaptırımları dayatmak, iktisadi savaş başlatmak ve psikolojik baskı yapmakla İran içinde huzursuzluk yaratmaya çalışıyor.
Öte yandan Washington yönetimi İran’da çıkardığı huzursuzlukları açıkça destekliyor. Bu bağlamda ABD Dışişleri Bakanlığı Washington yönetimi İran’da sokaklarda yaşanan itiraz hareketlerine destek verdiğini açıkladı.
Bazı Amerikalı yetkililer de açıklamalarında huzursuzlukları desteklediklerini belirtti. Amerika Başkan yardımcısı Mike Pence 23 Temmuz’da yaptığı açıklamada washinton yönetimi İran’da sokaklarda düzenlenen itiraz hareketlerini desteklediğini, Donald Trump da İranlı protestocuların yanında yer aldığını belirtti.
Amerika’da Donald Trump beyaz saraya girdikten sonra Washington yönetimi İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı yeni bir propaganda savaşı başlattı. Bu savaşın amacı İran içinde huzursuzluk çıkarmaktır. Gerçekte Amerika yönetimi İran yönetimini bu yoldan zayıflattıktan sonra Amerika ile müzakere masasına oturtabileceğini ve böylece İran ekonomisini iflas ettirdikten sonra eşit olmayan şartlarda müzakere ederek Tahran yönetiminden büyük tavizler koparabileceğini zannediyor.
Amerika Başkanı Trump İran’a şimdiye kadar görülmemiş düzeyde ağır iktisadi baskılar uygulayarak İran milletini ve devletini teslim olmaya zorlayabileceğini zannediyor. Trump bu doğrultuda yaşam koşullarını İran milleti için ağır ve katlanmaz hale getirmek ve kendince İran’da istikrarsızlık ve isyan yaratmak istiyor. Oysa Amerika’nın bu tutumu kesinlikle İran’ın içişlerine müdahaledir ve uluslararası hukuka ve BM bildirgesine aykırı ve tamamen gayri meşru bir politikadır.
Ancak Trump’ın bu kuruntuları, Amerika’nın popülist Başkanı İran milletini asla tanımadığını gösteriyor. İran milleti son kırk yılda her ne kadar İran’a uygulanan baskı ağır olursa bir o kadar iç vahdeti ve dayanışması güçlendiğini ispat etmiş bir millettir.
Bugün İran milleti her zamankinden daha çok Amerika devletine güvenmemekte ve bu şartlarla Amerikalı yetkililerle müzakere etmeyi de asla kabul etmemektedir.
Cumhurbaşkanı Ruhani 27 Haziran’da yaptığı konuşmada İran milleti şimdiye kadar hiç bir zaman zorbalara boyun eğmediğini belirterek İran milleti iradelerin savaşında ABD’yi dize getireceğini vurguladı. Nitekim İran milleti şimdiye kadar da bir çok kez ABD kumpaslarını boşa çıkardı
Bugün bütün dünya tek bir cephe oluşturarak Trump’ın İran karşıtı uygulamalarına karşı çıkıyor. Bugün bütün dünya ABD’nin İran’a karşı yıkıcı tutumu İran İslam Cumhuriyeti nizamının ABD’nin zorbalıklarına karşı boyun eğmemesinden ve Washington’un bölgeye yönelik sultacı emellerine geçit vermediğinden kaynaklandığını çok iyi biliyor.
Kuşkusuz Amerika’nın İran nizamını yıkma politikası ancak İran milletinin daha fazla dayanışmasına vesile olacaktır.