İslami Vahdet Konferansı; İran özgürlük cephesi önderi
(last modified Sun, 25 Nov 2018 15:36:29 GMT )
Kasım 25, 2018 17:36 Europe/Istanbul
  • İran
    İran

İran İslam Cumhuriyeti'nin başkenti Tahran " Kudüs, ümmetin vahdet ekseni" sloganı ile 3 gün sürecek uluslararası İslami Vahdet Konferansı'na ev sahipliği yapıyor. Dünyadan 300'den fazla siyasi ve dini şahsiyet Tahran’da bir araya gelerek İslam dünyasının sorunlarına çare bulmaya çalışacaklar.

Uluslararası İslami Vahdet Konferansı İran’ın girişimi ile  koordine edilmiştir.  32. düzenlenen bu yılki oturum geçen yıllara nazaran daha bir  önem taşıyor.

 İslam dünyasının en seçkin dini şahsiyetlerinin Tahran’da bir araya gelmesi,  her zaman İslam dünyasındaki sorunları kardeşlik çerçevesinde çözmeye çalışan İran İslam Cumhuriyeti'nin vahdet oluşturan ilkeleri ve siyasetlerinin etkinliğini gösteriyor.

 Bu konu Amerika  patentli Asrın Anlaşmasının Filistin ülküsünü yok etmek hedefi ile izlenmesi ve aynı zamanda direniş  hareketinin " büyük dönüş yürüyüşü" adı altında yeni bir çerçevede etkinliğinin devam etmesi, ayrıca Amerika'nın İran karşıtı koalisyon oluşturma çalışmaları nedeni ile her zamankinden daha ziyade dünyanın dikkatini çekmiştir.

 Bu sebepten dolayı Tahran'da düzenlenen 32. uluslararası İslami Vahdet Konferansının  temel eksenlerinden biri,  geri dönüş yürüyüşü çerçevesinde Filistin halkının direnişi ve Filistinli mültecilerin kendi ana topraklarına geri dönmesine vurgu yapılması şeklinde ilan edilmiştir.

 Bu bağlamda Dünya İslam mezhepleri takrip Kurumu  Başkanı uluslararası işler  Yardımcısı Hüseyin Şeyhülislam şöyle diyor:  32. Vahdet Konferansı'nda ele  alınacak  en önemli konulardan biri, Filistinli  sığınmacıların geri dönüş hakkının vurgulanması, onların siyasi ve yasal haklarının korunması, Filistin meselesini tasfiye için alternatif tüm projelere karşı mücadele edilmesi, Gazze şeridi gerçekleri ve geri dönüş yürüyüşüne destek vermesidir.

 Buna ilaveten Tahran'da İslami Vahdet Konferansı için "Kudüs, ümmetin Vahdet ekseni"   sloganın  seçilmesi,  İslam, tarih ve medeniyet beşiklerinden olan Kudüs kentinin Müslümanlara olan önemini gösteriyor;  zira siyonizm, uzlaşmacı Arap ve Amerikan ekseni, bu kentin tüm İslami ve tarihi eserlerini yok ederek Siyonistlerin iradesine bırakmak istiyorlar.  Başka bir ifade ile bu yıl düzenlenen konferansın mesajı mazlum Filistin halkı ve direniş eksenine destek vermektir.

 Tunus el-Zeytune  Üniversitesi Felsefe hocası Fevzi el-Alevi,  İranpress Haber Ajansı’na verdiği Mülakatta Filistin meselesinin önemi ve İslami Vahdet Konferansı'na ilgi  konusunda şöyle bir açıklamada bulundu:  Müslümanların vahdetinden  amaçlanan hedeflerden biri Filistin ve Kudüs meselesidir, fakat sömürgeci gerici Arap ülkelerinin yeni sloganı ise Filistin meselesine ilgisizliktir; bu slogan Müslümanlar arasında tefrikanın sebebidir. 

 Amerika başkanı Donald Trump'ın,   Filistin meselesini yok etmek, siyonist rejim ile ilişkileri normalleştirmek ve Kudüs kentinde site inşaatlarını  devam ettirmek için siyonist rejim ve gerici Arap rejimleri ile işbirliği çalışması dikkate alınırsa,  Filistin topraklarında Asrın Anlaşması projesi çerçevesinde düşmanların şom planını gerçekleşmesini engellemek için Müslümanların vahdeti, tek  stratejik seçenek olduğu anlaşılıyor.

 Tahran'da düzenlenen 32. İslami Vahdet Konferansı'nın önemini arttıran bir diğer konu ise,  Amerika'nın İran'a karşı yürütmekte olduğu ekonomik ve psikolojik savaş ile eş zamanlı olarak İslam dünyasının seçkin dini ve siyasi şahsiyetlerinin konferansa geniş katılımıdır.  Trump yönetiminin Siyonist ve Suudi rejimler ile işbirliğinin hedefi,  göstermelik bir koalisyon çerçevesinde İran’ı inzivaya sürüklemektir.  Fakat İslam ülkeleri ve dünyanın seçkin ve etkin şahsiyetlerinin bu konferansa katılması Amerika'nın bu konuda İran'a karşı yenik düştüğünü gösteriyor.

 Bu bağlamda uluslararası İslam mezheplerinin takrip Kurumu Genel Sekreteri Ayetullah Muhsin Eraki, " Amerika, siyonist rejim ve Arabistan gibi birkaç ülke  ile birlikte İran karşıtı bir akım oluşturmaya çalıştığı, fakat direniş cephesi bu saldırıya karşı  direndiğini" belirtti.

 Ayetullah Eraki’nin belirttiğine göre İran’da tüm dünyadan edebi, sanat, düşünce, dini ve siyasi seçkin şahsiyetlerin bir araya gelmesi, " İran İslam Cumhuriyeti ekseninde dünyada özgürlükçü cephenin şekillenmesi" anlamındadır./