Mart 07, 2019 09:34 Europe/Istanbul
  • İhsan ve hayırseverlik haftası

İran'da Mart ayının 5'inden 11'ine kadar halkın mahrum ailelere yaptığı yardımlar ve desteklerin alınması ve toplanması amacı ile "İmam Humeyni Komitesi" tarafından bir kampanya düzenlenmektedir.

Çocukcağızın yemek alıp kendini doyurması için cebinde sadece 10 senti kalmıştı. Çok açtı. Bir evden yemek almayı denemek istedi. Rastgele bir kapıyı çaldı. Güzel ve genç bir kız kapıyı açtı. Çocukcağız kendini kaybedip yemek yerine sadece bir bardak su istedi.

Kız ise çocukcağızın aç olduğunu anlayıp su yerine bir bardak süt getirdi. Erkek çocuk sütü içip şöyle dedi:" Ne kadar ödemeliyim ?" Kız şöyle cevap verdi:" Hiç. Annemiz bize iyiliğin karşılığı yoktur dedi. Oğlancağız teşekkür edip yoluna koyuldu. Yıllar sonra o kız yaşadığı bölge doktorlarının tedavi edemediği bir hastalığa yakalandı. Doktorlar onu şehre gönderip çok donanımlı bir hastanede uzman doktorlar tarafından tedavi edilme imkanının olduğunu söylediler.

Dr. Howard Kelly hastanın durumuna bakmak için o çağrıldı. Hastasının hangi şehirden geldiğini duyunca gözleri parlamaya başladı. Hemen ayağa kalkıp hastaneyi görmek için odasından çıktı. Hastanın olduğu muayene odasına girince ilk bakışta onu tanıdı. Ardından hastanın tedavisine hemen başlamak için odadan çıktı.

 

O günden itibaren hastalığa yakalanan kız Dr. Howard tarafından özel bir ilgi görmeye başladı. Doktorun çabaları ve uzun tedavi sürecinin ardından genç kız tedavi edildi. Kızın taburcu olacağı gün tedavi masraflarının hesabı doktorun onayı için onun yanına getirildi. Doktor hesabın köşesine bir not yazıp hesabı zarfın içine koyup kıza gönderdi.

Kız ise hesabın ağır olmasından kaygılı olup çok ağır bir masraf ödemesi gerektiğini bunun üstesinden gelemeyeceğini biliyordu. Ancak zarfı açtığında hesabın üzerinde birkaç kelimenin yazılı olduğunu gördü. Ağır ağır okumaya başladı:" Bu hesap daha önce bir bardak süt ile ödenmiştir. "

İşte bu hikaye hayırseverlik ve insan severlik hissinin insanoğlunun fıtratında olan bir duygu olup dışa vurulduğu zaman ruhu canlandıracağını gösteriyor. Tabii İslam dininde de insanseverlik zati ve fıtri bir olay olarak ele alınmıştır. Allahu Teala insanseverlik hissini her insanın kalbine yerleştirerek, iyiliklerde bulunma isteği de insanoğlunun fıtratında özel bir yere sahip olmasını sağlamıştır.

 

İran'da yılın son günlerinde halk arasında şefkat ve neşe de had safhaya ulaşır. Halkın ilkbahar rüzgarı ile yüreklerinin tazelendiği Nevruz bayramı dolayısı ile yılın son döneminde şefkat ve muhabbetin görkemini gözler önüne seren mutluluğu diğer insanlar ile paylaşan eller işe koyulur. Bu ellerin sahipleri insanlar İran takviminin son ayının ortalarını İhsan ve Hayırseverlik günü olarak adlandırmışlardır. Bu hafta Mart ayının 5'inden 11'ine kadar devam etmektedir. Bu haftada insanların mahrum ve fakir ailelere yönelik yardımları ve hediyeleri toplanıp dağıtılmak üzere sivil bir kuruluş olan " İmam Humeyni Yardım Komitesi'ne verilir.

İslam İnkılabının zaferi ile birlikte ihtiyaç sahipleri ve fakirlere yardım eli uzatılması da en önemli meseleler arasına girdi. Böylece İmam Humeyni Yardım Komitesi de Rahmetli İmam Humeyni emri üzerine kurulmuş oldu. Bu sivil kuruluş mahrum ailelerin temelini kuvvetlendirme ve özellikle de onları kendi kendine yeten duruma getirmeleri için kuruldu. İmam Humeyni Yardım Komitesi İran'daki en büyük sosyal güvenlik kurumlardan biri olup toplumun kırılgan kesiminin hizmetindedir. Bu komite, mahrum ve alt kesimlere geniş çaplı hizmetler sunup en önemli hedefi bu kişilerin güçlendirilmesi olmuştur.

Üç yıldır hayat Bayan Emiri için farklı bir şekle bürünüp ümit hayatında kök salmıştır. Onun evindeki işletmesi geleneksel güzel elbiselerin sergilendiği bir yere dönüşmüştür. O ve iki ortağı her gün burada saatlerce beraber çalışırlar.

 

Bu üç meslektaş çok uzun olmayan bir dönem geçmişte İmam Humeyni Komitesinden yardım alırlardı. Ancak şimdi onların küçük boyutlu işletmeleri hayatlarının masraflarını karşılamaktadır. Bayan Emiri şöyle diyor:" Eşim 7 yıl önce vefat etti. Ben ise iki çocuğumla beraber İmam Humeyni Yardım Komitesi tarafından desteklendik. Tabii komitenin ve kimi tanıdıklarımızın bize ellerinden geldiği kadar etmesine rağmen yine de biz zor bir hayat sürüp ihtiyaçlarımızı karşılamakta da zorluklar çekiyorduk.

 

Günlerden birinde İmam Humeyni Komitesinde bir toplantı gerçekleşip kadınların Komitenin karşıladığı masrafları ile teknik ve fen mesleki eğitilme kursların katılabileceklerini söylediler. Aynı dönemde Komite'den yardım alan iki başka terzi hanım ile tanıştım. Kurs bittiğinde Yardım Komitesinin destekleri ile kredi çekip tabii yine de gereken paraya sahip olmadığım için evimdeki odaların birini atölyeye çevirdim.

İlk dönemde müşteri bulmak zordu ve üçümüz de endişeli idik. Ancak yavaş yavaş müşteri bulmaya başladık ve şimdi resmi bir şekilde İmam Humeyni Komitesi'nin yardım kapsamından çıkmış durumdayız.

İran takviminin son ayı olan Esfend ayının ikinci yarısında gerçekleşen İyilikseverlik ve Hayırseverlik kampanyası ve şenliği, işte bu hikayede anlatılan hedefler doğrultusunda düzenlenmektedir. Bu girişim manevi, toplumsal ve kültürel olarak toplumda özel bir iz bırakıp ihsan ve infak kültürünün daha da güçlenmesine ve yayılmasına yol açmıştır.

Bu bağlamda İran'da bu dönemdeki halk yardımları ve hediyelerini teslim almak için bir çok noktada belli yerler öngörülmüştür. Bu toplama mekanlarında sevinç ve güzellik dolu anlar yaşanmaktadır. Özellikle de hibenin ve hediye vermenin sadece büyükler tarafından değil küçükler ve çocuklar tarafından yapılması da insanı yeniden doğmuş gibi hissetmesine yol açar. Her şehirde ve köyde çocuklar da yaşıtları olan yetim ve mahrum çocukları unutmaması çok güzel bir şey. Bu duyarlı çocuklar kumbaralarında biriktirdikleri paralarından yardımda bulunarak büyük bir şefkat ve bağışlama denizi yaratırlar.

Öğrenciler de her zaman bu kampanyanın bir parçası olup iyilikseverlik ve ihsanda önayak öğrenmeleri gerektiğini öğrenmeye çalışırlar. Bunlar da ruh fidanlarını şefkat suyu ile doyurmaları gerektiğini biliyorlar. 

 

İranlıların ihsan ve hayırseverlik etkinliklerindeki umut verici ve yoğun katılımı ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesinin ve onlara karşı hayırsever olmanın kültürde özel bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Bu insanlar açısından ihsan ve hayırseverlik ile toplumun yoksulluktan ve felaketten kurtarılması arasında bire bir ilişki söz konusudur. Ancak infak ve iyilik etmenin hedefi sadece toplumdaki boşlukları doldurmak değil insanların manen yetiştirilmesi ile de ilgilidir.

 

Bir insanın sahip olduğu bir şeyi kendisinden ayırıp başkasına vererek Allahu Teala'nın rahmetinin tecellisini sağlaması o insanın manen gelişmesinde ve yetişmesinde de büyük rolü vardır. Hayırseverler ve iyilik yapan insanlar, haset, hırs, cimrilik ve kibir gibi nefsani isteklerine karşı çıkıp fedakarlıkta ve özveride bulunarak toplumdaki yakınlaşmayı sağlayan insanlardırlar.

 

Yakınlaşma ve Toplumculuk insanoğlunun doğasında olan bir şeydir. Toplumun sağlamca inşa edilmesi için de zaten ihsan ve iyiliğe ihtiyaç duyulmaktadır. Bu yüzden Ali as hayırseverlik ve iyilik severliği kişinin değerli olma kriteri olarak değerlendirip şöyle buyurmaktalar:" Her kişinin konumu onun yaptığı hayır işler kadardır."

 

İslami kültürde, insan tüm varlığını dünyevi işlerde harcarsa hüsrana uğramasına kesin gözü ile bakılmıştır. Ancak bir insan kemale ermek için enerjisini harcarsa iflah olma yolunda sağlam adımlar atmıştır. Bu yüzden başkalarına iyilik etme ve ihsan eyleme, aslında uhrevi menfaatler ve hayırlar yüzünden maddi çıkarlardan vazgeçme anlamına gelir. İşte kişisel ve toplumsal alanlardaki katılım ve işbirliği de böyle yüce bir hedef doğrultusunda yapıldığı zaman anlam kazanır.

 

İhsan kelimesi hüsn kelimesinden gelir. Bu kelimenin iki anlamı vardır. Birincisi hibe etmek ve başkasına bir şey bağışlamak ve diğeri de işlerde ve uygulamada hayır işte bulunma. İhsan ve hayırseverlik bilimini öğrenip iyilik eden bir insan hayırsever ve iyilik sever bir insan sayılır. Buna esasen Ali as bu hususta şöyle buyurmaktalar:" İnsanlar öğrendikleri veya uyguladıkları hayır ve iyi işler kadar tanınacaklar."

Allahu Teala insanları hayır işler yapmalarına teşvik edip Kuran'ı Kerim'de de ihsan eyleyenleri " Muhsinin" adı ile övmektedir. Kuran'ı Kerim'de bu tür insanların özellikleri açıklanmaya çalışılıp bu grubun hidayet ve iflah yolunda adım attıklarına vurgu yapılmaktadır. Lokman suresinin 5'inci ayetinde bu hususta şöyle buyrulmaktadır:" İşte rablerinden gelen doğru yol üzerinde olanlar onlardır, kurtuluşa erenler de yalnız onlardır."

Ayrıca Kuranı Kerim'deki Bakara Suresinin 195'inci ayetinde bu hususta şöyle buyrulmaktadır: " Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever."

Kur'an ayetlerinin birçoğunda iman ve kulluk etmenin göstergelerinden birinin de insanların ihsan etme ve iyilik severliğidir. Bunun yanı sıra iyilik yapmak Müslümanların dini vecibelerinden biri sayılır. İslam öğretilerine göre ihsan ve iyilik yapma toplumdaki servetin dağılmasına yol açıp toplumsal kesimlerin arasındaki farkı azaltıp toplum bireyleri arasındaki samimiyet ve dostluk hissini arttırmasının yanı sıra insanların günahlarının bağışlanmasına da yol açar. Bunun sonucunda ise böyle bir vecibenin yerine getirilmesi hayırsever ve iyilik eden insanların dünya ve ahiretteki saadetine yol açıp bu şahsın Allah katındaki değerini de arttırır.

 

 

 

 

 

Etiketler