İnsan hakları bahanesi ile Amerika'nın İran ile düşmanlığının devam etmesi
Amerika Dışişleri Bakanlığı çeşitli ülkelerde insan hakları durumu ile ilgili yayınladığı yıllık raporunda bir kez daha İran'da insan hakları durumunun daha da kötüleştiğini iddia etti.
Amerika söz konusu yıllık raporunda çeşitli ülkelerde insan haklarını inceleme bahanesiyle, kendi hedeflerinin ilerletilmesi çerçevesinde tek yanlı yaklaşımda insan haklarını yorumluyor.
Fakat esasen herhangi bir ülkenin diğer ülkelerde insan hakları durumu ile ilgili rapor yayınlanmasının temel alınmaması gerekiyor. Bu arada bizzat kendisi hem ülke içindeki ve hem sınırları dışında insan haklarını geniş çapta ihlal edenlerin simgesi olan Amerika, aralarında İran'ın da bulunduğu diğer ülkelerin insan hakları durumu ile ilgili görüş bildiriyor.
Bu bağlamda İran Dışişleri bakanlığı sözcüsü Behram Kasımi Perşembe günü Amerika Dışişleri bakanlığının yıllık insan hakları raporunda İran'da insan hakları durumu ile ilgili gösterdiği tepkide, "Amerika yönetiminin İran halkına karşı insan haklarının en büyük ihlalcisi olduğuna işaretle, tek yanlı sınırları aşan yasadışı yaptırımlar ile İranlı vatandaşlara yönelik hiçbir girişimden geri kalmadığını" belirtti.
Aslında insan hakları konusu Batı için kendi siyasetlerini hukuki konularda ilerlettirmek için bir araca dönüşmüş vaziyettedir. Batılı ülkelerin insan hakları konusuna olan bakışı onların diğer ülkeler ve bu cümleden İran'ın içişlerine karışmasına sebep olmuştur.
Amerika'nın İran'da insan hakları durumunu eleştirmesi ile eş zamanlı olarak Avrupa Parlamentosu da perşembe günü yayınladığı bildiride kendince İran'da insan hakları durumunu eleştirdi.
Avrupa parlamentosu İran'da insan hakları aktivistlerin yargı sürecini eleştirirken çelişkili bir tutumda, hemen yanı başında Fransa caddelerinde polisin sıradan insanları, geri dönülmez bir şekilde yaralanmasına yol açan “flash-ball” adlı plastik mermilerle hedef alarak onlara ciddi zararlar vermesini göz ardı ediyor.
Amerika'da ve çeşitli Avrupa ülkelerinde Özellikle de son günlerde Fransa'da mevcut olan durum, bu ülkelerde insan haklarının geniş çapta ihlal edildiğinin güçlü göstergesidir üstelik gerçeklere göz yumulması batının insan haklarını suiistimal etmesini daha da yoğunlaştırmıştır.
Batının ve özellikle Amerika'nın Yemen’de Suudi koalisyonun savaş ateşini alevlendirmesine verdiği destek, Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nin feci bir şekilde öldürülmesine kayıtsız kalınması, Siyonistlere verilen siyasi ve askeri destek sayesinde Filistin halkının katliam edilmesi, batının insan hakları konusundaki çifte standart tutumlarının sadece birkaç örneğidir.
İran İslam Cumhuriyetinin bağımsız bir şekilde uluslararası alanda rol ifa ettiği için, insan hakları konusunda saldırıya maruz kalmıştır. Başka bir ifadeyle insan hakları konusu batının bağımsız İran'a karşı propagandası için bir ortama dönüşmüş bulunuyor. İran için insan hakları özel raportörü seçilmesi ve bu bağlamda siyasi tutumların sergilenmesi ise bu çerçevede değerlendiriliyor.
İran İslam Cumhuriyeti yargı Kurumu insan hakları komitesi sekreteri Muhammed Cevad Laricani, İran’ın insan hakları konusunda tamamen açık bir siyasete sahip olduğuna işaretle " İran İslam Cumhuriyeti'nin halihazırda insan hakları alanında eşsiz tecrübeye sahip olduğunu" belirti.
İran İslam Cumhuriyeti, kendi Anayasası çerçevesindeki hukuki ve İslami bakış açısına göre insan hakları konusuna bağlıdır ve konuyu bu çerçevede değerlendiriyor. İran'ın toplumda kadının konumu ve rolüne olan insancıl yaklaşımı ve kadınların siyasi ve spor gibi çeşitli alanlarda boy göstermeleri, İran'ın insan haklarını güçlendirme yolunda adım attığını ve teamülden yana olduğunu gösterirken, fakat batı ve Amerika'nın insan haklarını savunma bahanesi ile iç işlerine karışmasını asla kabul etmediğini ilan ediyor. /