ABD’nin İran karşısında dış politika şaşkınlığı
(last modified Thu, 23 May 2019 08:25:27 GMT )
Mayıs 23, 2019 11:25 Europe/Istanbul
  • ABD’nin İran karşısında dış politika şaşkınlığı

Amerika devleti son kırk yılda İran İslam Cumhuriyeti nizamına karşı sürekli hasmane tutum izledi ve İran’a karşı koymak ve İslami nizamı zayıf düşürmek için her yola başvurdu.

Amerika’nın şimdiki Başkanı Donald Trump da bu devletin şimdiye kadar izlediği hasmane tutumu devam ettirmekle kalmadı, aynı zamanda sözde İran’ın davranışlarını değiştirmek ama gerçekte İran İslam Cumhuriyeti nizamını devirmek amacıyla şimdiye kadar görülmemiş düzeyde düşmanlık gütmeye başladı.

 

Amerika Başkanı Trump 8 Mayıs 2018’de İran ve 5+1 grubu arasında imzalanan Bercam nükleer anlaşmasından çekildiği ve nükleer yaptırımları yeniden dayattığını ilan ederek, İran’a karşı geniş çaplı iktisadi savaş başlattı. Trump kendince İran’ı yoksullaştırmak ve halkı nizama karşı ayaklandırmak istiyor.

Gerçekte Amerika devletinin şimdiki şartlarda esas amacı, nükleer yaptırımları iki merhalede dayatmak, İran’ın petrol ihracatını engellemek ve İran ile başka ülkelerin arasında her türlü mali, ticari, iktisadi ve bankacılık alanlarında işbirliğini engellemekle İran ekonomisini çökertmektir.

Öte yandan Trump yönetimi amacı İran İslam Cumhuriyeti’ni bölgede ve uluslararası platformlarda inzivaya itmek ve İranofobiya projesini ilerletmek ve yine İran’ın sözde davranışını değiştirmek ve aslında İran İslam Cumhuriyeti nizamını devirmek olan geniş çaplı psikolojik muharebe başlatmış bulunuyor.

 

Öte yandan bölgesel bazda Trump yönetimi Amerika’nın 2017 milli güvenlik stratejisi belgesi çerçevesinde de İran’ı kontrol altına almak ve Batı Asya bölgesinde izlediği politikaları değiştirmek üzere bölgesel ittifaklar kurmaya çalışıyor. Uluslararası meseleler uzmanı Seyyid Ahmet Hüseyni ise bu bağlamda yaptığı değerlendirmede Amerika devletinin Batı Asya başta olmak üzere dünyaya yönelik çıkarcı bakışında İran İslam Cumhuriyeti Washington’un kaygı ve tehdit aşılama politikası karşısında anahtar bir konu olduğu anlaşıldığını belirtiyor.

Amerika’da Donald Trump yönetiminin İran’dan talepleri, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Mayıs 2018’de 12 maddelik bir açıklamada gündeme getirdiği şartlardan oluşuyor. Ancak bu şartları yerine getirmek, İran İslam Cumhuriyeti’nin Amerika karşısında kayıtsız şartsız teslim olması anlamına geliyor. Bu şartların arasında İran’ın nükleer programını tamamen askıya alması, füze programını durdurması, bölgesel nüfuzundan el çekmesi ve özetle tüm milli ve bölgesel güç etkenlerini bir kenara bırakması yer alıyor. Amerika yönetimi bu şartlar İran tarafından yerine getirildiği takdirde Washington Tahran ile müzakere edebileceğini belirtiyor.

Ancak son haftalarda ve Amerika devletinin İran İslam Cumhuriyeti’ne yeni yaptırımlarını ve baskılarını arttırmasına paralel olarak beyaz saray bölgeye USS Abraham Lincoln uçak gemisini ve stratejik bombardıman uçaklarını sevk etti, ayrıca bölgede Patriot füze savunma sistemleri konuşlandırmaya başladı. Bu arada başta Trump ve milli güvenlik danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo olmak üzere Amerikalı üst düzey yetkililer son günlerde Washington’un Tahran’a karşı tutumu konusunda farklı ve bazen çelişkili açıklamalar yapmaya başladılar. Bu durum uzmanlarca Amerika’nın İran’a karşı dış politika alanında şaşkınlığı şeklinde yorumlanıyor.

 

Amerika’nın İran’a karşı dış politika alanında şaşkınlığı çerçevesinde Amerika Başkanı Trump 9 Mayıs Perşembe günü İranlı yetkililerle müzakere etmek istediğini söyledi ve hatta Amerika’nın İran’daki çıkarlarını koruyan İsviçre büyükelçiliğine İranlı yetkililere verilmek üzere bir telefon numarası verdiğini ileri sürdü. Trump şimdi İranlı yetkililerin kendisini bu telefon numarasından aramalarını ve insaflı bir anlaşmaya varmak üzere müzakere etmelerini beklediğini kaydetti.

 

Amerikalı yetkililer ve en başta Trump, geçen sene imzalanması için yıllarca müzakere edilen Bercam nükleer anlaşmasından tek yanlı bir kararla ve illegal bir şekilde çekildiği halde İran ile müzakere etmek ve anlaşmaya varmaktan söz ediyor.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo geçen gün bir açıklama yaparak Başkan Trump İranlı yetkililerle müzakere etmek ve İran’la yeni bir anlaşmaya varmak istediğini ileri sürdü. Pompeo açıklamasında bir kez daha Amerika İran ile savaş peşinde olmadığını ve sadece İran İslam Cumhuriyeti nizamından davranışını değiştirmesini istediklerini belirtti.

 

Ancak Amerika Başkanı Trump 19 Mayıs tarihinde bir kez daha İran İslam Cumhuriyeti’ni açıkça savaşla tehdit etti. Trump attığı twittinde, eğer İran savaş yolunu seçecek olursa, bu resmen İran’ın sonu olacaktır, ifadesini kullandı. Trump şöyle yazdı: Eğer İran savaşmak istiyorsa, bu resmen İran’ın sonu olacaktır.  Amerika’yı asla tehdit etmeyin.

 

Amerika’da sürekli İran’ı savaşla tehdit eden zümrenin başında beyaz saray milli güvenlik danışmanı John Bolton yer alıyor. Ancak bu konuda Amerika medyası Bolton’la Dışişleri Bakanı Pompeo arasında İran meselesinde anlaşmazlık yaşandığını duyurdu. Anlaşmazlığın başlıca nedeni ise Bolton’un İran’a azami baskı konusunda tek yanlı hareket etmesi şeklinde açıklandı. Oysa Pompeo ve Amerika Dışişleri Bakanlığında kurulan İran eylem grubu Başkanı Brian Hook, Washington yönetiminin Tahran’a azami baskı uygulamaktan gayesi İran ile yeniden müzakere etmek olduğunu belirtiyor.

 

İran eylem grubu Başkanı Brian Hook şöyle diyor: Washington yönetimi Tahran’a karşı geniş kapsamlı bir strateji uyguluyor. Bu doğrultuda bu grubun amacı İran’ın davranışını değiştirmektir. Eğer İran davranışında köklü değişik yapma yönünde hareket ederse, o zaman İran ile müzakereden söz etmek mümkün.

Ancak beyaz saray milli güvenlik danışmanı John Bolton resmen İran nizamının değiştirilmesini istiyor. Amerika medyasına göre Pompeo ise dış politika alanında Trump’ın istediği politikaları izliyor. Bolton ise Trump’ın isteğinin aksi yönünde bir politikayı uygulamaya çalışıyor.

 

Beyaz saray milli güvenlik danışmanı John Bolton, Amerika’da B takımı olarak anılan şahin takımın başında yer alıyor. Bu takım her ne şekilde olursa olsun, Trump yönetimini İran ile savaşmaya ikna etmeye çalışıyor.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ise Foxnews kanalına verdiği mülakatta şöyle dedi:

ABD Başkanı Donald Trump seçim kampanyalarında verdiği savaş ve çıkarmadan kaçınma sözüne bağlı kalmak istiyor. Ancak Benyamin Netanyahu, John Bolton, Muhammed bin Salman ve Muhammed bin Zayed’den oluşan B takımı Amerika’yı İran’la savaşa sürüklemeye çalışıyor.

 

Amerika yönetimi 2017 milli güvenlik stratejisi belgesi çerçevesinde İran’ı kontrol altına almak ve Batı Asya bölgesinde izlediği politikaları değiştirmek üzere bölgesel ittifaklar kurmak için geniş çaba harcıyor. Bu ittifak hali hazırda Suud – Siyonizm ittifakı olarak kurulduğu anlaşılıyor. Amerika yönetimi İran karşıtı tutumunun doğrultusunda ayrıca sözde İran tehdidi ile mücadele etmek için Arap NATO’su veya diğer adı ile Batı Asya stratejik ittifakı MESA adında askeri bir ittifak kurmaya çalışıyor.

Aslında beyaz saray milli güvenlik danışmanı John Bolton’un İran ile askeri yüzleşme yönündeki son tehditlerini İran’ı korkutma çabaları çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Bolton kendince İran’ı korkutmak ve bir nevi kışkırtmak istiyor. Bu arada Amerika’nın bölgedeki müttefikleri olan Suud rejimi ve korsan İsrail de Amerika’nın İran ile savaşmasını istiyor. Ancak Bolton kendince İran’ı askeri saldırı ile tehdit ederek Tahran yönetimini pasif konuma itmeyi ve milli çıkarlarını ve milli güvenliğini savunmaktan vazgeçirmeyi umuyor. Oysa İran İslam Cumhuriyeti şimdiye dek birçok kez Amerika veya bölgedeki müttefiklerinin her türlü muhtemel askeri tehdidine veya tecavüzüne en sert biçimde karşılık vereceğini açıkladı.

 

Bu arada gerçi ABD Başkanı Trump arada bir İran’a yönelik sözlü tehditlerini savuruyor, fakat gerçekte İran ile askeri yüzleşme peşinde olmadığı anlaşılıyor.

Amerika Başkanı Donald Trump Foxnews kanalına verdiği mülakatta, İran ile savaşacak adam olmadığını belirtti.

Amerika Başkanı Trump, Foxnews kanalına verdiği mülakatta Batı Asya bölgesinde son gelişmeleri ve İran ile yaşanan gerginliği değerlendirdi.

Trump mülakatta bir kez daha İran karşıtı tehditlerini ve iddialarını savurmaya devam etti. Trump açıklamasında İran karşıtı eski iddialarını tekrarladı ve Amerika’nın önceki Başkanı Barack Obama’nın İran ile imzaladığı nükleer anlaşma korkunç bir anlaşma olduğunu iddia etti.

Kendisi İran ile savaşa girecek adam olmadığını belirten Trump, eğer İran ile savaş olacaksa, bu, iktisadi savaş olacaktır, ifadesini kullandı.

 

Böylece Amerika’nın popülist Başkanı Trump İran’a karşı nasıl bir tutum sergileyeceğine işaret etmiş oldu. Bu konuya İranlı yetkililer de işaret ediyor. Dışişleri Bakanı Zarif bu konuda yaptığı açıklamada şu değerlendirmede bulundu: gerçekte Trump resmen ve yeniden İran ile savaş istemediğini açıkladı, fakat Trump’ın çevresindekiler Amerika’nın İran karşısında daha güçlü konuma getirme bahanesi ile onu savaşa doğru sürüklemeye çalışıyor. New York ziyaretim sırasında gündeme getirdiğim B takımı, bir gerçektir ve herkes bu takımdan haberdardır. Amerika’da “önce Amerika” olarak gündeme gelen politika şimdi “önce İsrail” veya “ önce bölgenin gerici liderleri”ne dönüşmek üzere. Bu zümrenin çıkarları da mali ve propaganda gücü ile Amerika yönetimine dayatılıyor ve Amerika’da hakimiyeti ele geçirmeye başladıkları gözleniyor.

Aslında Amerika Başkanı Trump yönetimi yetkilileri müzakere ve savaş yanlıları olmak üzere ikiyi bölünmüş olması açıkça Washington yönetiminin İran karşısında şaşkınlık yaşadığını gösteriyor.

Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif 17 Mayıs’ta ABD Başkanı Trump’ın İran yönetimi ABD medyasında çıkan spekülasyonlar yüzünden şaşkınlık geçirdiği yönündeki iddiasına gösterdiği tepkide, asıl Amerikalı yetkililerin çelişkili açıklamaları bu zümrenin ne yapmak istediklerini bilmediklerini ortaya koyduğunu belirtti.

Dışişleri Bakanı Zarif twitter hesabında şu değerlendirmede bulundu:

Ne zaman B takımı bir söz edince Trump başka bir söz ederse, gayet açıktır ki kim ne yapması gerektiğini bilmiyor. Buna karşın Trump halâ didinmekten el çekmiyor ve sürekli bu bağlamda tuhaf iddiaları ileri sürüyor. Örneğin Trump, hükümetinde İran karşısında hiç bir uyumsuzluk olmadığını, ama hükümetinde uyumsuzluğun faydalı da olabileceğini vurguluyor.

ABD Başkanı Donald Trump 17 Mayıs’ta da bu bağlamda twitter hesabında şöyle yazdı: En azından şimdiki şartlarda İran nasıl düşüneceğini ve neyin iyi olabileceğini bilemiyor.

Trump ayrıca milli güvenlik danışmanı Bolton’la her türlü görüş ayrılığını reddederek bu yönde çıkan haberleri çakma medya organlarının uydurmaları niteledi. Trump şöyle devam etti: Çeşitli görüşler beyan ediliyor, ama ben nihai kararı veriyorum. Bu çok basit bir süreçtir.

Amerika Başkanı Trump özel oturumlarda beyaz saray yetkilileri ve resmi olmayan danışmanlarına Batı Asya bölgesinde her türlü çatışmayı reddetmiş ve bu bölgede çatışmaktan Amerika’nın eline hiç bir şey geçmeyeceğini belirtmiştir.

Trump’ın müttefiklerinden New York senatörü Peter King de Trump’ın İran’la ilgili planı kafaları karıştırdığını belirterek şöyle diyor: Trump iyi polis kötü polis oyununu oynuyor, fakat bu stratejinin etkili olup olmadığını bekleyip görmek gerekir, fakat ben bu sürecin savaşla sonuçlanacağını düşünmüyorum

Eğer Amerika gerçekten İran İslam Cumhuriyeti ile müzakere etmek istiyorsa, azami baskı politikası ve askeri tehdit yerine İran’a eşit şartlar altında önerisini sunması gerekirdi. Oysa Trump müzakere meselesine karşı tarafın baskıların ardından teslim olması şeklinde bakıyor. Kuşkusuz Trump’ın bu yaklaşımı İran karşısında hiç bir yere varamaz. Üstelik uluslararası camia da Amerika’nın İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı kin ve düşmanlığının bilincine vardığı gözleniyor.

Amerika’nın İran’a karşı düşmanlık gütmesinin sebebi, beyaz sarayın İran ve bölgeye yönelik haksız taleplerine karşı direnmesidir. Nitekim bu direniş tehditler devam ettiği müddetçe devam edecektir.

Bu arada ABD Başkanı Trump’ın sadece İran değil, Venezuela gibi başka ülkelere karşı düşmanca tutumu fahiş hezimete uğradığı belirtilmelidir.

Amerika’da yayımlanan Washington Post ise bu konuda şöyle yazdı:

Trump Amerika’nın dış politikasında tüm temel konular çözümsüz kaldığı ve çözüm beklediği ve imajı ve itibarı iyice zedelendiği ve seçenekleri de kısıtlandığı bir sırada başkanlığının ikinci yarısına başlıyor.