Amerika’nın katliamlardan iktisadi teröre kadar kara karnesi
Terör, en büyük kurbanlarından biri olan İran milletinin çok iyi tanıdığı en şom fenomenlerden biridir. İran takviminde 30 Ağustos günü “Terörle mücadele milli günü” olarak adlandırılmıştır.
30 Ağustos günü aslında İran İslam Cumhuriyeti’nin İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonraki ilk yıllarda Cumhurbaşkanı Recai ve Başbakan Bahüner’in ele kanlı münafıklar terör örgütü tarafından haince katledildikleri ve mazlumane bir şekilde şehit düştükleri günü hatırlatır.
Bu arada Amerika devletinin münafıklar terör örgütüne yönelik desteği uzun bir hikayedir ve bu hikaye halâ devam ediyor.
Gerçekte Amerikalı devlet adamlarına göre, münafıklar terör örgütünün İran milletinin 12 bin insanın canına kıymış olmasının hiç bir önemi yoktur. Amerika için önemli olan şey, hedefine ulaşmak için her türlü aracı mubah görmektir.
Amerika devletinin yeni terör anlayışı da 11 Eylül 2001 olaylarından sonra Afganistan topraklarına saldırmasıyla gün yüzüne çıktı ve Irak topraklarını işgal etmesi ve NATO’yu da yanına alarak bölgeye yönelik müdahalelerini arttırması ile beraber genişlemeye başladı.
Bugün Amerika devleti yaptırım ve iktisadi terör araçlarını zorba politikalarına karşı çıkan bağımsız ülkelere baskı yapmak üzere kullanıyor. Ancak uluslararası camia Amerika’nın bu tutumunu, dış politika alanında aciz duruma düştüğü şeklinde yorumluyor.
Buna göre bugün Amerika’nın iktisadi terörü ile mücadele de bu doğrultuda stratejik önem arz ediyor; zira Amerika’nın iktisadi terör estirerek ulaşmak istediği hedefi, iktisadi istikrarı bozmak, hedef ülkelerin insanlarının geçimini olumsuz etkilemek ve özetle ekonomilerini bozmaktır.
Ancak İran İslam Cumhuriyeti terörün karşısında asla boyun eğmeyeceği kesindir; nitekim bundan önce bölgede tekfirci El-Kaide ve IŞİD terör örgütlerini yok ettiği gibi şimdi de Amerika’nın iktisadi terörünü ezecektir.