Korgeneral Kasım Süleymani'ye Yönelik Suikastin Dört Önemli Sonucu
(last modified Sun, 12 Jan 2020 04:22:09 GMT )
Ocak 12, 2020 06:22 Europe/Istanbul
  • ABD-İran
    ABD-İran

Terörist Amerikan hükümetinin İran İslam Cumhuriyeti Muhafızlar Ordusu Kudüs kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikast saldırısı düzenleyip bu büyük direniş cephesi komutanını şehit düşürmesi kısa vadeli ve çok önemli sonuçlar doğurmuştur.

Korgeneral Süleymani ve yol arkadaşlarının suikaste uğrayıp şehit düşürülmelerinin  en önemli sonuçlarından biri de Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi'nin itibarsızlaşmasıdır. 

Birleşmiş Milletler Teşkilatı Anlaşmasının 24'üncü maddesinin ilk paragrafına göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi uluslararası güvenlik ve barışın korunmasından sorumludur. 

Amerika hükümetinin İran İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs kuvvetleri komutanına yönelik suikast girişimi  güçten yasa dışı bir şekilde kullanılmasının göstergesidir. 

Buna rağmen en ufak meseleler için bile oturumlar düzenleyen Birleşmiş Milletler Teşkilatı Güvenlik Konseyi, terörist Amerikan hükümetinin bu cinayeti ile ilgili hiçbir oturum düzenlemeyip hiçbir girişimde bulunmadı. 

Amerika'nın Kudüs Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikastının önemli sonuçlarından bir diğeri de IŞİD terör örgütü için yeniden ayağa kalkma fırsatı yaratılmasıdır. 

Şehit Korgeneral Kasım Süleymani, IŞİD terör örgütü ile mücadelede ve Suriye ve Irak'ta yenilgiye uğratılmasında öncü olup büyük bir rol oynadı. 

Her hafta hazırlanıp farklı medyalar aracılığı ile yayımlanan IŞİD terör örgütüne ait El Neba gazetesi ise baş yazısında Amerika'nın bu terör eylemine olumlu tepki gösterip bu saldırıdan duydukları sevinç ve memnuniyete yer verdi. 

Şehit Korgeneral Kasım Süleymani'ye yönelik suikastin bir başka önemli sonuçlarından biri de Amerika'nın prestijinin ağır zarar görmesi idi. Bir yandan uluslararası düzende hegemonya kurmak isteyen Amerika hükümeti terör eyleminde bulunup buna açıkça itiraf etti. Bir diğer taraftan ise İran İslam Cumhuriyeti Amerika'nın Irak'taki Aynel Esad askeri üssüne saldırarak terörist Amerikan hükümetinin cinayetine kesin cevap verdi. 

Her iki açıdan da Amerika ister bölgesel ister küresel düzeyde itibarsızlaştı. 

Filistinli uzman Vasif Arikat bu hususta  İran İslam Cumhuriyeti'nin Amerika'nın Irak'taki Aynel Esed üssüne füze saldırısının çok değerli olduğuna değinerek bu saldırılarda tam da Korgeneral Kasım Süleymani'ye suikast saldırısını düzenleyen İnsansız Hava Araçları'nın kalktığı üssüne yapılan tam isabetli füzeli saldırının bu husustaki önemi arttırdığını söyledi. 

Aynel Esed üssü Amerika'nın büyüklük açısından ikinci en büyük hava üssü olup 5 bin asker kapasiteli bir üs olarak merkezi güvenlik sistemi ve radarlara  sahiptir. Ancak bu radarlar ve savunma sistemleri bile İranlı füzelerin farkına varmamış ve bu da kendi radar sistemleri ve hava savunma sistemleri ile övünen Amerika'ya büyük darbe sayılmıştır. 

Bu darbenin ardından Amerika'nın bölgedeki değeri de yok oldu. Bu da Amerikan askerlerinin ölmesinden daha önemli bir husustu. Gerçi Amerika bu saldırılarda gördüğü zarar ve hasarları kabul etmiyor ancak bu üssün güvenlik sistemleri, İHA'ları ve altyapısı ciddi derecede zarar gördüğü kesindir.

Korgeneral Süleymani'nin şehit düşürülmesinin bir başka önemli sonuçlarından biri de İran'ın caydırıcılık gücünün ispatlanması ve bölgede direniş cephesi karşıtı eksenin itibarsızlaşması idi. 

İranlı üniversite hocası Seyyid Celal Firuzabadi bu hususta şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Şehit Süleymani'nin şehadeti, bölgede direniş karşıtı cepheyi zayıflatıp Amerika'nın bölgeden geri çekilme zeminini hazırladı. Çünkü Trump Amerika içinde bile Irak ve Suriye'den çekilmek için ağır bir baskı altında kalmıştır. Nitekim Trump kendisi de seçim kampanyalarında bunu yapacağı vaatlerini vermişti.