Korona ile mücadelede İran halkının dayanışması
“İran’da tüm mağazalar ve marketler, ürünle doludur ve raflar hiçbir zaman boş kalmıyor. Ben ihtiyacım olan her şeye rahatlıkla ulaşabiliyorum. Ben İran’da kalmayı böylece bu tatlı olayları ve hayatın güzel derslerini görüp onlarla yaşamayı tercih ediyorum.”
Bu sözler İran’da yaşayan Amerikalı yazar Jennifer Green’in pandemi haline gelen Koronavirüs salgını dönemine aittir. Bu virüs ile mücadelede İran halkının özveri ve fedakarlığı hakkında hazırladığımız programı dinliyorsunuz.
Günümüzde dünya çapında salgın haline gelen Koronavirüs ile mücadele eden ülkelerden biri de İran’dır. Bu tehlikeli ve bulaşıcı virüsün İran’da 18 Şubat tarihinde saptanmasından itibaren kontrol altına alma ve mücadele etme bağlamında bir çok geniş çaplı çalışmalar yapılmıştır. İran halkı bu görünmez ve tehlikeli düşmana karşı savaşta, ülkeyi eski Irak diktatörü Saddam rejimi ordusunun 80’li yıllarda 8 yıl süren saldırısındaki başarılı tecrübesini kullanıyor.
8 yıl süren kutsal savunma döneminde tüm ülke gönül birliği ve ses birliğiyle düşmana karşı saf tuttu; rehber, halk, hükümet ve diğer inkılapçı kurumlar savaşın ön safında olan askerler ve savaşçıları destekledi.
Günümüzde de doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık ve hastane personeli ise Koronavirüs ile savaşın öne cephesini oluşturuyor ve yine halk, rehber ve tüm hükümet organları ise onlara destek vererek sağlık çalışanlarını bu ağır görevlerinde destekliyorlar.
Şimdiye kadar bir çok kez sağlık kadrosunu takdir ederek onlara teşekkür eden İslam inkılabı rehberi Ayetullah seyit Ali Hamenei sağlık çalışanları ve kadrosunu kast ederek şöyle diyor:
İnsaflı olacaksak hakikaten bu günlerde (sağlık kadrosunun fedakarlıklarından) bize ders olacak örnekler görünüyor ve hamd olsun ülkemizde sağlık birimlerinin sorumluluk taşıması, insani ve dini taahhüdünün göstergesidir. Doktorlar, hemşireler ve diğer tedavi bireyleri gerçekten Allah yolunda (fi sebilillah) dırlar.
Koronavirüs, İran’ın Amerika’nın illegal ve zalimane yaptırımlarına maruz kaldığı bir dönemde ülkede yayılmaya başladı. Uygulanan yaptırımlar hatta ilaç ve tıbbi malzemeleri de kapsıyor. Uluslararası çapta uygulanan baskılara rağmen Amerika’nın zalim hükümeti ilaç yaptırımlarını kaldırmayı kabul etmezken üstelik Korona nedeni ile İran halkının maruz kaldığı baskıyı da onların kendisinin sultacı siyasetlerine karşı direnişini kırmak için bir fırsat olarak kullandı. Fakat tüm bunlara rağmen İran İslam cumhuriyeti eskiden olduğu gibi yerli kapasite ve özellikle güçlü sağlık ve tıbbi sistemi ile Koronavirüs ile mücadeleye başladı.
İran İslam cumhuriyetinde tedavi ve sağlık sorumluları Çin’de Koronavirüs salgını başladığından beri birtakım önlemler almaya başladılar. Bu virüsün ilk vakasının saptanması ardından tedavi çalışmaları ve salgının yayılmasını önleme bağlamında yoğun çalışmalar başladı. Bir çok tedavi merkezi tam donanımlı olarak bu çalışmalar bağlamında en hızlı şekilde hazır hale getirildi ve her geçen gün sayıları arttı.
Bu arada hemşireler ve doktorlar eşsiz ve yılmaz çalışmaları ile Korona hastlarının tedavisi için göz kamaştıran çalışmalarını gece gündüz sürdürdüler fakat maalesef bu kutsal yolda bazıları hayatını kaybederek ülkeyi yasa boğdu. İslam inkılabı rehberi onların “hizmet şehitleri” olduğunu söyledi.
Diğer yandan İranlı ilaç ve tıp uzmanları Koronavirüs’ün önemi nedeni ile tedavi için bir yöntem bulma faaliyetlerini hummalı bir çalışma başlattılar. Onlar bu bağlamda yabancı kaynaklı örneklerine nazaran daha dikkatli ve hızlı bir şekilde virüs kitlerini ürettiler. Üstelik bu tanı kitleri diğer ülkelere ihraç edilecek kapasitede üretilebiliyor.
Tedavi bağlamında da İran’da plazma yöntemi başarı ile uygulanıyor. Bu yöntemde tedavi edilen hastalardan alınan kan örneklerinin plazması ve Korona’ya karşı dirençli olan antikor maddeyi (antibody) hastalara enjekte ederek virüse karşı daha dayanıklı hale getiriyorlar.
Bu arada İranlı doktorların Korona ilacını ve aşısını bulma araştırmaları hızlı bir şekilde devam ediliyor. İran’ın hastalığı önleme, kontrol ve tedavi çalışmalarındaki başarısı Dünya Sağlık Örgütü’nün İran temsilcisi Christoph Hamelmann’ın birkaç tedavi merkezinde bulunduğu incelemenin ardından İran’a teşekkür edecek kadar yüksektir. Hamelmann “İran’da güçlü ilk sağlık hizmet merkezlerinin varlığı önemli bir konudur ve inceleme heyetini çok etkiledi. İran batı Asya bölgesinde sağlık hizmetleri sistemleri arasında en güçlülerden birine sahiptir.” dedi.
Hamelmann ayrıca İran’ın virüse karşı İran’ın tepki hızını çok iyi şeklinde değerlendirdi.
İran halkı, Saddam rejiminin dayattığı savaş yıllarında kutsal savunma döneminde savaşçılara maddi ve manevi destekler verdiği gibi şimdi de Koronavirüs ile mücadele vahdet ve birlik içinde sağlık personeli ve doktorlar ile hastane kadrolarına destek veriyor. Onların en önemli yardımı ise salgının yayılmasını önlemek için sağlık konularına uymalarıdır. Halk temizlik kurallarına uymak, kamu alanlarında bulunmamak, sosyal mesafeye uymak ve evde kalmakla virüsün yayılma zincirini kırabileceklerini ve böylece tehlikeli Koronavirüsün hayatına son vererek sağlık çalışanlarının ağır tedavi sorumluluklarını hafifletebileceklerinin farkındadırlar.
İran halkı ayrıca şüpheli vakaların saptanması için tarama planına katıldılar. Plana göre insanlar telefon veya sağlık bakanlığının sitesinden birkaç soruya cevap vererek kendi sağlık durumlarından haberdar oluyorlar; böylece sadece gerçekten hasta olanlar doktor veya hastaneye başvurmaları sağlanıyor. Bu şekilde hastalığa yakalananlar daha iyi saptanabiliyor.
Buna ilaveten İran halkı Koronavirüs salgını sırasında, uygar bir halk olarak kendi sosyal ahlak ve kültürel ahlakı göstererek bir çok ülkenin tam tersine sebepsizce mağazalar ve marketlere saldırmayıp sadece ihtiyaç duydukları hijyen ve gıda maddelerini temin etmeye çalıştılar. Üstelik ihtiyaç sahibi olan insanları da bu zor şartlarda unutmayıp çeşitli yollardan onlara yardımcı olup en az zararla bu dönemi atlatmalarını sağlamaya çalıştılar.
Fedakar İran halkı özellikle gençler hijyen kurallarına uymakla yetinmediler ve bir çokları Koronavirüs ile mücadele meydanına indiler. Saddam rejiminin Baasçı askerleri ile savaşta önemli rol ifa eden gönüllü halk güçleri Besic ise diğer STK'lar ile Korona’ya karşı geniş çaplı savaş ordusu oluşturdular. Onlar hastalığa yakalanma riskinin bulunmasına rağmen hastaneler ve tedavi merkezlerinde ellerinden gelen her türlü yardıma koşarak hem hastaların tedavi sürecine yardım ettiler, hem doktorlar ve hemşirelerin yükünü hafiflettiler. Gençlerin bir çoğu yılmaz çalışmaları ile kamu alanları, cadde ve sokakları dezenfekte ederken bir bölümü de sağlık ve tedavi merkezlerinin denetiminde başta maske olarak bir çok sağlık ürünlerini üretmeye başladılar. Bu çalışmalara hatta bazı ev hanımları bile katıldılar.
Tüm bu fiziki çalışmaların yanısıra İran halkı manevi çalışmalarını da sürdürerek hastaların tedavisi ve Korona sorununun bir an önce bitmesi için dualarını da eksik etmediler. Her konuda en başta Allah’a güvenen mümin halk bireysel veya sosyal paylaşım sitelerinde başlayan kampanyalara katılmak veya sanal dünyada canlı video toplantıları ile hastaların şifa bulması için ellerini duaya açtılar; zira bu küresel sorunu tek başına çözebilen ve insanlara sağlık verebilen tek gücün yüce Allah olduğunu biliyorlar.
İran’da Koronavirüs’ün belirtilerinin başladığı ilk günlerden itibaren İslam inkılabı rehberi ve başkumandan Ayetullah seyit Ali Hamenei ordu ve devrim muhafızlarına verdiği direktifle onların kendi güç ve imkanlarını Korona ile mücadele komitesi ile koordine ederek mağdurların yardımına koşmalarını istedi.
Ayetullah Hamenei’nin emri ile verilecek olan hizmetlerin koordinasyonu için sağlık ve tedavi üssü kuruldu.
İran İslam cumhuriyeti genelkurmay başkanı tümgeneral Muhammed Hüseyin Bakıri’nin bildirdiğine göre söz konusu güçler şimdiye kadar bir çoğu kullanılmayan en az 11 bin hastane yatağı hazırlamıştır.
Diğer yandan ordu ve devrim muhafızlarına ait 60 sabit ve sahra hastanesi ile onlarca klinik ve sağlık ocağı da doktorları ve hemşireleri ile birlikte Koronavirüs hastalarının tedavisine ayrılmıştır.
Bu arada Koronavirüs salgının bir biyolojik savaş olma ihtimali bulunması nedeni ile İran İslam cumhuriyeti ordusu hızlı ve düzenli bir çalışma ile 48 saat içinde tam donanımlı 2000 yataklı bir darülacze kurdular; bu da İran’ın benzer saldırılara karşı ne kadar hazırlıklı olduğunun göstergesidir.
İran halkının Koronavirüs ile bu zor ve kritik savaş dönemdeki göz kamaştıran vahdet ve dayanışması, Amerikalı yazar Jennifer Green’in sözlerinden anlaşılabilir. 2019’un sonlarında ülkesine geri dönmeyi planlayan Jennifer Green ve eşi, Korona salgını ve uçuşların iptal edilmesi nedeni ile İran’da kaldılar.
Jeniffer başta Amerika yaptırımları nedeni ile İran’da büyük zorluklar yaşayacaklarını düşünüyordu. Bu konuda şöyle yazıyor:
“Batı ülkelerinde mağazalara hücum ve tuvalet kağıtlarının tükenmesi ve mask eksikliği görüntülerini hayret içinde izledim. Burada İran’da tüm mağazalar ve marketler, ürünle doludur ve raflar hiçbir zaman boş kalmıyor. Ben ihtiyacım olan her şeye rahatlıkla ulaşabiliyorum.”
Jennifer İran halkının fedakarlıkları ve özverisini överek şöyle devam ediyor: “Ben İran’da kalmayı böylece bu tatlı olayları ve hayatın güzel derslerini görüp onlarla yaşamayı tercih ediyorum.”
İran halkı yine tarihin bir diğer zor sınavından geçiyor. Fakat yine her zaman olduğu gibi bu zor savaşta, özverileri ve dayanışmaları ile zafere kavuşacaktır. Sağlıcakla kalın.