Askeri seçenek, ABD'nin İran'a karşı diplomatik yenilgisi
Geçen 40 senede İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı husumetini bir an bile durdurmayan ABD, muhtelif bahanelerle defalarca Tahran'ı askeri saldırıyla tehdit etmiştir.
ABD yönetimleri defalarca "askeri seçenek masada" cümlesini tekrarlayarak, Tahran'ı tehdit etmeye devam etmiştir. Bu bağlamda son olarak ABD İran Özel Temsilcisi Brain Hook, İran'ın nükleer programına karşı askeri seçeneğin masada olduğuna işaretle bir kez daha Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasını istedi.
Hook, "İran'ın nükleer tesislerine yönelik askeri seçenek masamızda hala duruyor. ABD, İran'a yönelik silah ambargosunu uzatmaya çalışıyor. İran Batı Asya'nın güvenliğini bozuyor ve bölgede huzur isteyen Rusya ve Çin de Güvenlik Konseyi'nde Tahran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasını kabul etmeliler." diye konuştu.
İran'a yönelik silah ambargosu 18 ekim 2020'de son erecek. Bu durum ABD'yi derinden endişelendirmiştir. Nitekim Hook sözlerinin devamında atıl bir şekilde, ABD'nin şimdilik İran'a yönelik sadece silah ambargosunun uzatılmasını tercih ettiğini ve Güvenlik Konseyi'nin Tahran'a karşı tüm yaptırımlarının geri getirilmesi için tetik mekanizmasına başvurmak istemediğini kaydetti.
ABD'nin BM Temsilcisi ve İran Özel Temsilci birkaç gün önce de Washington'un İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasına ilişkin önerdiği kararname taslağı hakkında BM Güvenlik Konseyi'ne açıklamalarda bulunmuşlardı.
Dün akşam saatlerinde video konferans aracılığıyla düzenlenen toplantıda ise ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bazı iddialarda bulunarak İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılmasını isterken, Rusya ve Çin açık şekilde bu isteği reddettiler, hatta Washington'un Avrupalı ortakları da, nükleer anlaşmanın korunması gerektiğine vurgu yaparak, ABD'nin tetik mekanizmasını işletme tehdidine karşı çıktılar.
Bu büyük başarısızlığa göre, ABD yetkilileri, askeri tehditle Tahran'ı pasifleştirip, özellikle barışçıl nükleer kabiliyetlerini yayma ve ulusal güvenlik ve çıkarların korunması bağlamında savunma gününü arttırmak gibi milli çıklarları bağlamındaki faaliyetlerini engelleyebileceğini düşünüyorlar.
Esasında Washington, tüm istişareler, psikolojik savaş ve müttefikleri ve rakiplerine durmadan yaptığı baskısına rağmen, onları hatta Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik silah ambargosunun uzatılması konusunda kendi yanına alabilmiş değil. Bu nedenle Washington yönetimi yeniden İran'ın barışçıl nükleer programına karşı askeri seçenek tehdidini tekrarlamaya başlamıştır.
Buna rağmen İran İslam Cumhuriyeti defalarca, ABD veya bölgesel ortakları tarafından her türlü olası tehdit ve saldırıya katiyetle tepki vereceğini bildirmiştir.
ABD'nin her daim tartışmaların odağında olan başkanı Donald Trump döneminde, Washington tarafından İran'a yıpratma ve devirme çalışmaları daha şiddetli biçimde takip ediliyor. Nükleer anlaşmadan çekilip, İran'a yönelik nükleer yaptırımları geri getiren Trump yönetimi, önce İran'a karşı azami baskı politikası doğrultusunda ekonomik savaş başlattı ve 2019 yılında da İran'ın Fars Körfezi'nde Amerikan güçleri ve ortaklarına karşı tehditleri bahanesiyle bir deniz koalisyonu kurarak, İran'a karşı askeri tehdit aşamasına geçmiş oldu.
Ancak İran, ABD'nin tehditlerine kararlı ve sert şekilde karşı koymakla birlikte, kendi ulusal gücünü her geçen gün geliştirmeyi başarmıştır.
Nitekim ABD'li Demokrat Senatör Chris Murphy mart 2020'da attığı bir twitte, Trump'ın İran'a karşı politikasının Tahran'ı Washington karşısında daha güçlendirip, ABD'yi daha zayıflatmaktan başka hiçbir sonucu olmadığını yazdı.
Hiç şüphesiz İran, kendi nükleer tesislerine yönelik saldırı dahil her türlü askeri eyleme karşı ABD ve Siyonist rejim dahil bölgesel müttefiklerine çok ağır yanıt verecektir./