İmam Humeyni düşüncelerinin Batı Asya düzeni üzerindeki etkisi
Bugün hicri şemsi takvimle 14 Hordad. İslam inkılabının büyük kurucusu rahmetli İmam Humeyni'nin vefatının 32. yıldönümüdür. Önemli konulardan biri, İmam Humeyni'nin düşünce ve davranışlarının Batı Asya bölgesinin düzeni üzerindeki etkisidir.
İmam Humeyni bir lider olarak öyle bir zamanda zuhur etti ki o dönemde İran ABD ve Batı ülkelerinin siyasetlerinin uygulayıcısı ve bölge jandarması olarak biliniyordu. Ayrıca Arap devletlerinin İsrail'e karşı zayıflığı ispatlanmış, Filistin meselesi Camp David Anlaşmasından etkilenmiş ve halkın rolü ve bu bölgedeki siyasi katılımları pek bir anlam ifade etmiyordu.
İslam İnkılabının zaferi ve İran'da İmam Humeyni'nin liderliği ile sadece İran jandarması meselesi sona ermedi, aynı zamanda İran, Batı Asya bölgesindeki ABD müdahalesine hem karşı çıkan hem de esasen en önemli ülke haline geldi. İslam İnkılabı'nın zaferinden yaklaşık 43 yıl sonra, Batı Asya bölgesinde Amerikan karşıtı duygu ve hisler yayıldı ve Amerikan askerlerinin bölgeden çekilmesi, çoğu İslam ülkesinde merhum İmam'ın ümidinin meyvesi olan bir kamu talebi haline geldi.
İmam'ın Batı Asya'daki düşüncesinin bir diğer önemli etkisi de bu bölgede İsrail'e karşı Direniş Cephesi'nin oluşmasıydı. İran İslam İnkılabı'nın zaferi sırasında Mısır, İsrail ile Camp David Anlaşmasını imzalamış ve bu anlaşma ile Arap ülkelerinin İsrail ile uzlaşma sürecini ve İsrail ordusunun yenilmezliği efsanesinin kabul edilmesi ve Filistin meselesinin gündem dışına itilme süreci başlamıştır.
Ancak İmam Humeyni, İsrail'i bir "kanser tümörü" olarak nitelendirdi ve olağanüstü girişimiyle, mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Dünya Kudüs Günü olarak adlandırarak hem uzlaşma sürecine ağır bir darbe vurdu hem de Filistin meselesini İslam dünyasının gündemine geri getirdi. Aynı zamanda Filistin ve Lübnan'da direniş gruplarının oluşmasıyla birlikte İsrail'e karşı hedefli ve yapıcı mücadele süreci başlamış ve bugün Taş İntifadası bir füze İntifadası haline gelmiştir. Siyasi meseleler uzmanı Abdullah Genci şöyle diyor: "Müslümanların ilk kıblesinin kaderini unutmamak amacıyla Kudüs Günü'nün küreselleşmesi, Filistin meselesini Yahudi-Filistin veya Arap-Siyonist'in dışına çıkardı ve İslam-Batı dünyasının sorunu haline getirdi.”
Buna ilaveten İmam Humeyni'nin kibir ve Siyonizm karşıtı fikirlerinin etkisiyle bazı İslam ülkelerinde direniş grupları oluşmuş ve bu gruplar giderek güçlenmiştir. Batı medyasının desteğiyle yaygın propaganda yoluyla İsrail kendi ordusunun yenilmez ordu olduğunu propaganda etmeye çalıştı ancak ilk olarak 2000 yılında askerlerini Güney Lübnan'dan çekmek zorunda kalmış ve 2006'da Lübnan Hizbullahı'na karşı 33 gün süren savaşta yenilgiye uğramıştı. Bugün ise direniş grupları, ülkelerde ve Batı Asya bölgelerinin düzenini belirlemede en etkili aktörler olarak kabul edilmektedir ve İsrail'in, sadece 12 gün sonra ateşkesi kabul etmek zorunda kaldığı son Gazze savaşında örneklendiği gibi, İsrail'in bu gruplarla uzun vadeli bir savaşa gücü yok. Bölgedeki direniş gruplarının ağırlık kazanması ve konumlarının yükseltilmesi ve İsrail'in bu gruplara karşı konumunun zayıflaması her şeyden çok İmam Humeyni'nin düşünce ve fikirlerinden kaynaklanmaktadır.
Bir diğer önemli konu da, İmam Humeyni'nin (ra) siyasette halka verdiği roldür. Her zaman halkın rolünü vurguladı ve yöneticilerin halk tarafından seçilmesi gerektiğine inanıyordu, oysa Batı Asya bölgesinde böyle bir düşünce yoktu. Hintli muhabir ve Batı Asya alanında siyasi uzman olan Ahlak Osmani şöyle diyor:, "İmam Humeyni, batı asyaya demokratik bir sistem kuran ilk liderdi ve bu sistemin kökleri her geçen gün daha da güçleniyor." Birçok düşünüre göre, 2011 yılından itibaren özellikle Arap devrimleri ve ayaklanmaları şeklinde ortaya çıkan Arap dünyasındaki insanların rolünün İran İslam İnkılabının ve merhum İmam'ın fikirlerinden kaynaklandığına inanmaktadır.