İslam İnkılabının zaferi ve İslami Uyanışın dönüm noktası olan, İmam Humeyni'nin düşünceleri

Rahmetli İmam Humeyni'nin istikbar karşıtı düşünceleri, İran İslam İnkılabının zaferinin yanısıra bölge ve dünyada İslami uyanışın meydana gelmesine sebebiyet vermiştir.

33 yıl önce İran İslam İnkılabının büyük önderi Seyyid Ruhullah Musevi Humeyni -ra-, 87 yıl süren yılmaz yaşamının ardından Hakkın rahmetine kavuştu. 
İran İslam Cumhuriyetinin kurucusu rahmetli İmam Humeyni despot Şah rejimi ve Amerika'nın İran'daki müdahaleci girişimlerine karşı mücadele hayatını HŞ 1342'de başladı fakat Şah rejimince önce Türkiye'ye ardından Irak'a sürgün edildi. 
İmam Irak'taki sürgün döneminde İslam İnkılabının zafer ortamını hazırladı ve nihayet hş 1357'de zafere kavuştu ve bu şanlı zafer mazlum milletlerin gönlünü aydınlattı ve İslami uyanışın ve sultacı ve müstekbir rejimlere karşı mücadele sürecinin başlamasına neden oldu.
İmam Humeyni'nin düşüncelerinde en önemli noktanın, İslam dininin siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal alanlarda önemli değişikliklerin yaşanmasına neden olduğu anlaşılıyor. Öyle ki İmamın kendi düşünceleriyle yüzyılın en büyük inkılabına liderlik etti ve batı ve doğudaki sömürgeci güçlerin İran milletinin manevi ve maddi sermayeleri üzerindeki sultasının yok olmasına neden oldu.  
Rahmetli İmam Humeyni'nin -ra- düşüncesi aslında İslam çizgisi üzerinde hareket ederek pratik ve belirleyici bir programa dönüştü. Bu düşünce batı sultacılığının nefy edilmesi, istikbar karşıtı mücadele, Müslümanlar arasındaki vahdetin sağlanmasına dayanmaktadır. 
Küresel istikbarın dünyadaki siyasi, iktisadi ve aynı zamanda kültürel, fikri alanlardaki sultasının sürdüğü bir dönemde kendi bakış açılarını dünyanın çeşitli ekollere dayattı fakat İmam Humeyni -ra- İslam İnkılabının zaferi ardından İslam temellerine dayanan pratik ve yeni stratejilerinin yanısıra global görüşlerini günümüz beşeriyete sundu ve istikbar karşıtı stratejisiyle dünyada sömürgeciliğe dayalı düzeni sorgulamayı başardı.
İran'da İslam inkılabının İmam Humeyni'nin liderliğinde yaşanması, Batı Asya'dan Afrika'nın kuzeyine kadar yayılan İslami uyanış olarak bilinen yeni bir dalganın başlangıcı sayıldı.
Batı düşünürlerinin birçoğu, İmam Humeyni'nin -ra- İslam dininin öngördüğü değerlerin ihyacısı olduğunu, İslami reformistlerin ve aydınların miladi 19. Yüzyılından İran'da hareketin başlamasına dek süren dönemde ülkü veya bir değer olarak kabul ettikleri fenomeni pratikte hayata geçirebildiğine inanıyorlar.
Amerika'da Brown Üniversitesi öğretim görevlisi Prof Dr William Beyman bu konuda şunları belirtiyor: 'İmam Humeyni dünyadaki düşünürlerin hayretleri içinde batının çok eski ve aynı zamanda Ortaçağa ait olduğuna inanan dini görüşleriyle dünyayı ayağa kaldırdı.
Öte yandan İspanyalı ünlü düşünürü Prof Dr Cilbes Filsuf, beşeriyetin yaşam sahnesinde dinin yeniden ihya edildiğine işaretle, şöyle diyor: Din hala yaşıyor ve kiliseler ise yeniden yaşam buldu, üniversitelerde din ve mezhebi düşüncelere odaklanmak artık kötü bir olay değildir. Günümüz yaşamdaki manevi güzellikler yeniden incelenmeye başlandı. Dünya sosyal ilişkilerin ihyası ve kurtarılması için din ve onun manevi çekiciliğine büyük ilgi duymaya başladı ve İmam Humeyni'nin global fikirler ve zihniyet alanlarında kendi dinsel inkılabıyla yeni bir süreç başlattı.
İmam Humeyni'nin düşüncelerini inceleyerek İmam'ın İslam İnkılabı'nın zafere ulaşmasında ve İslami uyanış dalgasının başlamasında en önemli ilkenin, maneviyat kokan devrimlerde halkın gücüne  güvenerek  ve Allah'ı eksen alarak, sadece İran İslam devriminin İmam Humeyni'nin -ra- saf düşünce ve fikirlerinin "ne Batı ne Doğu" sloganıyla zafere ulaşmadığı, üstelik şifalı bir reçete gibi  İran İslam Cumhuriyeti'nin sınırlarını aşarak, batının İslam'a düşman düşüncelerine galip gelerek, Dünya mazlum milletlerinin kalplerinde bir umut ve uyanış dalgası yarattığı ve İslami bir uyanışa yol açtığı söylenebilir. /