İran Dışişleri Bakanı'nın ABD'nin çifte ve çelişkili yaklaşımlarına son vermesine vurgu
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell dün yaptırımların iptali için Viyana görüşmelerinde son gelişmeleri ele aldılar.
İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Borrell ile yaptığı telefon görüşmesinde, "Tahran her zaman rasyonel ve sonuç odaklı müzakereleri memnuniyetle karşıladı, ancak iyi ve kalıcı bir anlaşmaya varmak için diğer tarafın da buna ihtiyacı var. Bunun için çelişkili ve çifte standart tutuma son vermeli.'' dedi.
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell Cumartesi akşamı, Amerika'nın İran'a hukuk dışı uyguladığı yaptırımların kaldırılmasına ilişkin müzakerelerdeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Emir Abdullahiyan, Borrell'in anlaşmaya varma çabalarını takdirle karşılarken ve ABD'nin Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu'nda İran'a karşı bir karar yayınlama konusundaki yapıcı olmayan ve aceleci eylemlerini eleştirerek, müzakerelerin devam ettirilmesi talebine cevap olarak şunları söyledi: ''Mantıklı ve sonuç odaklı bir müzakere her zaman memnuniyetle karşılandı, ancak iyi ve kalıcı bir anlaşmaya varmak için karşı tarafın çifte ve çelişkili davranışlarını bir kenara bırakması gerekiyor.''
Yapılan telefon görüşmesinde Joseph Borrell de, nihai bir anlaşmaya varılmasında olumlu bir rol oynamaya devam etme arzusunu dile getirerek, “Mevcut durumdan çıkış yolu diplomasiyi sürdürmek ve yapıcı olmayan eylemlerden kaçınmaktır." dedi.
İran'ın iyi ve kalıcı bir anlaşmaya varma yönündeki yapıcı iradesini kabul eden AB dış politika sorumlusu, "Viyana'da bir anlaşmaya varmaktan çok uzakta değiliz ve şimdi müzakerelerin hızlı bir şekilde yeniden başlamasının zamanıdır.'' dedi.
ABD'nin İran ve nükleer anlaşmaya yönelik izlediği çifte ve çelişkili yaklaşımını anlamak için Biden yönetiminin izlediği politikaları gözden geçirmek gerekir. ABD Başkanı Jeo Biden, son senelerde nükleer anlaşmaya dönme sloganı atarken, son günlerde de Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, nükleer anlaşmaya dönmenin ABD'nin çıkarına olduğunu söyledi. Ancak bu tür sözler ve açıklamalar üzerinden yaklaşık 2.5 sene geçerken, ABD, İran'a karşı çifte ve ikili yaklaşım ve tavrına son vermiyor, hatta tam tersine bu tür yaklaşımlar daha da su yüzüne çıkmıştır.
Viyana'da İran ile 4+1 Grubu arasında 8 tur görüşme gerçekleşmiş olmasına rağmen,ABD tarafından uygulanan İran karşıtı yaptırımların kaldırılması ve İran'ın nükleer anlaşma uyarınca kendi yükümlülüklerine ger dönmesi için anlaşmaya varma konusunda baştaki iyimser havaya rağmen, gelinen aşamada bu hususta kuşkulu bir ortam hakimdir. Aslında ABD, Viyana görüşmelerinin sonuç vermemesi bağlamda, topu kendince İran sahasına atmaya çalışarak, Tahran'ı şimdiki fiili durumdan sorumlu tutmaya çalışıyor.
Oysa İran defalarca sarih ve açık şekilde, kendi taleplerini gündeme getirmiş ve Biden yönetiminin bu mantıklı taleplere olumlu yanıt vermesi gerektiğine vurgu yapmıştır. Biden yönetimi ise, Trump yönetiminin aynı yaklaşımını ve İran'a karşı azami baskı politikasını sürdürmüş ve hatta yeni yaptırımlar da uygulamıştır.
Biden yönetimi hatta nükleer anlaşma dışında taleplerde bulunmuştur. Kongre'de Cumhuriyetçilerin neredeyse tümü ve birçok Demokrat temsilci,Kongre'de ele alınmadan İran ile her türlü anlaşmaya karşı olduklarını deklare etmişlerdir. ABD tarafının İran'ın yasal ve mantıklı taleplerine olumlu yanıt verme konusundaki şaşkınlığı Viyana görüşmelerinin son aylarda askıya alınmasına yol açmıştır. Biden yönetimi, bu görüşmelerin başladığı tarihten beri, görüşmelerin ilerlemesi için pratik önerilerde bulunmak yerine, İran ve Rusya dahil çeşitli tarafları, görüşme sürecini yavaşlatmak ve engel oluşturmakla suçlamaya çalışmıştır.
Öte yandan İran'a karşı azami baskı politikasının hezimete uğradığını itiraf etmesine rağmen, ABD, İran'a tehditlerini ve yaptırımlarına devam etmekte.
Gelinen aşamada, AB'nin nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için acil girişimlerde bulunmak istediği düşünülüyor. Borrell'in İran Dışişleri Bakanı ile yaptığı telefon görüşmesi de bu çerçevede değerlendirilebilir./