BM İnsan Hakları Konseyi'nin İran karşıtı kararına tepki
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Perşembe akşamı yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nde İran karşıtı kararın onaylanmasına tepki gösterdi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, bazı Batılı ülkenin İran karşıtı eylemini, İnsan Hakları Konseyi'ne İran karşıtı bir karar empoze etme yönündeki eylemlerini şiddetle kınıyor. İnsan Hakları Konseyi'nin bir kez daha birkaç ülkenin kısa vadeli çıkarları için kötüye kullanılması, çok talihsiz bir durumdur.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, "İran'daki insan haklarının durumu" olarak adlandırdığı bir kararı onayladı. Bu kararın onaylanması, konseyin, son dönemde yaşanan karışıklıklarda "İran'ın insan hakları ihlalleri" iddialarına ilişkin bir "gerçekleri araştırma komisyonu" oluşturmayı kabul ettiği anlamına geliyor. Bu karar 25 evet, 6 hayır ve 15 çekimser oyla kabul edildi.
Çin, Pakistan, Eritre, Venezuela, Küba ve Ermenistan bu karara karşı oy kullanan 6 ülke oldu. Toplantıda Venezuela, Zimbabve, Pakistan, Çin, Suriye ve Rusya gibi bazı ülkeler bu konseyi "çifte standart" uygulamakla suçladı. ABD öncülüğündeki batı bloğu, İran'da yaşanan huzursuzluk ve karışıklıklardan bu yana, Mehsa Amini'nin ölümü bahanesiyle her zaman kaosların alevlerini körüklemeye ve bu konuyu İslam Cumhuriyeti'ni zayıflatmak için bir fırsat olarak kullanmaya çalışmıştır.
Bu, Amerikalı düşünürlerin bile kabul ettiği bir meseledir. Siyasi aktivist ve önde gelen Amerikalı sosyal eleştirmen Noam Chomsky, ABD'nin İran'daki kargaşaya verdiği desteği doğruladı ve şöyle dedi: "Washington, İran İslam Cumhuriyeti'ni zayıflatmaya yönelik her türlü girişimi destekliyor. Bu kez de BM İnsan Hakları Konseyi'nde, İran'ı kınamak ve ayrıca İran'daki sözde insan hakları ihlallerinin soruşturulması için bir mekanizma oluşturmak istedi."
İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Alman hükümeti ve bazı Batılı hükümetler, yanlış hesaplara, bazı siyasi lobilerin baskılarına ve İran karşıtı bilinen bazı medya kuruluşlarının yanlış haberlerine dayanarak bu kararın sunumuna katkıda bulundular. Stratejik bir hata yaptılar ve zaman geçtikçe bu siyasi dar görüşlülüğün, çıkarlarına zarar vereceğini görecekler... Cenevre'de İran'a karşı onaylanan karar, yanlış bilgilerin kullanılmasının doğrudan bir sonucudur. Uluslararası forumlarda birkaç Batılı ülkenin İran karşıtı hedefleri doğrultusundadır." İfadeye yer verdi.
İran dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı telefon görüşmesinde, İnsan Hakları Konseyi'nin İran'la ilgili özel toplantısının yapılmasına yönelik çabaları reddetti ve İran'la ilgili kararı hususunda uyarıda bulundu. Konseyin siyasi eyleminin İran'ın Batı ile işbirliğine olumsuz etkileri olacağını vurguladı.
Bazı Batılı ülkelerin çelişkili davranışlarını eleştiren Emir Abdullahiyan, İnsan Hakları Konseyi'nin İran'la ilgili özel bir toplantı yapma girişimlerini reddedilmiş bir eylem olarak nitelendirerek şunları vurguladı: "İnsan haklarının gerçek bir savunucusu olan ve son zamanlardaki karışıklıklarda derin bir itidal sergileyen İran İslam Cumhuriyeti için değil, şiddet ve terörü yaygınlaştırmaya çalıştıran devletler için bu tür toplantılar düzenlenmeli."
Görünen o ki, Batı bloğunun ABD liderliğindeki psikolojik ve algısal savaşı çerçevesinde, dünya insanlarına İran'da son zamanlarda yaşanan huzursuzluk sırasında insan haklarının ihlal edildiğine dair yanlış inancı aşılamak için yoğun bir çaba sarf edilmiş, İran İslam Cumhuriyeti tarafından geniş ve organize bir şekilde ihlal edildiği algısı yaratılmak istenmiştir.
Batı medyası, Farsça uydu kanalları ve sosyal ağlar, İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı eşi benzeri görülmemiş bir algı savaşı bağlamında her zaman çoğunlukla gerçek dışı bilgi, görüntü ve videolara dayalı sahte bir görüntü sunmaya çalışmıştır. Halbuki gerçek farklıdır. İran'da olası insan hakları ihlallerine ilişkin başlıca iddia sahipleri resmi ve hükümet yapılarıdır, çünkü yasal mekanizmaların ötesinde, insan hakları ihlali İslam Cumhuriyeti açısından halkın hakkıdır ve uygulanması şeriatın bir parçası sayılır.
Ayrıca İslam İnkılabı Rehberi'nin insan haklarına saygı gösterilmesi, hakların korunması hususundaki vurgusu ve herhangi bir şekilde ihlal edilmiş bireysel haklarının gözetilmesi konusundaki olağanüstü hassasiyeti, çeşitli kurumların görevlerini özel bir ciddiyet ve kararlılıkla yerine getirmelerine neden olmuştur./