İran'ın Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'in ortak bildirisine tepkisi
(last modified Sat, 18 Feb 2023 15:30:30 GMT )
Şubat 18, 2023 17:30 Europe/Istanbul
  • İran'ın Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi'in ortak bildirisine tepkisi

İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Nasır Ken'ani Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi ortak çalışma grubu İran ile ilgili 3.oturumu bildirisindeki konuları reddederek, benzer bildirilerin Amerika rejiminin bölge ülkeleri arasına tefrikaya dayalı eski stratejisi doğrultusunda olduğunu belirtti.

Ken'ani şöyle dedi: İran İslam Cumhuriyeti, barışçıl nükleer programın ilerlettirmeye ve nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması ve Kapsamlı Koruma Önlemleri Anlaşması kapsamındaki hak ve yükümlülüklere uygun olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile işbirliği yapıcı bir şekilde devam etmiştir ve siyasi baskı ve propagandalardan etkilenmez.
Dışişleri bakanlığı daha önce Washington'dan üst düzeyli bir heyetin 4 günlük Riyad ziyaretiyle ilgili bildiride, toplantının terörizm ile mücadele, İran ve entegre hava ve füze savunma sistemi ekseninde düzenlendiğini duyurdu.
Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi  üyeleri ortak çalışma gruplarının oturumu ardından İran'a karşı bir bildiri yayınladılar. Bildiride İran'a karşı tekrardan ibaret temelsiz suçlamalara istinaden Tahran'dan kendi tabirleri ile kışkırtıcı nükleer girişimleri durdurması ve UAEA denetçileri ile tam işbirliği yapması istendi.
Bu iddia UAEA'nın defalarca yayımladığı raporlarında İran İslam Cumhuriyeti'nin bu uluslararası kurum ile işbirliğini açıkladığı bir dönemde gerçekleşti. Hatta UAEA genel müdürü Rafael Grossi de İran'ın hali hazırda nükleer silah kazanmaya dayalı hiçbir belge ve kanıtları olmadığını vurguladı.
Başta Amerika olmak üzere Batılılar, hiçbir delil olmamasına rağmen İran'ı yıllardır askeri nükleer programa sahip olmakla suçlamış ve bu bahaneyle İran'a karşı kapsamlı siyasi ve yaptırım kararları almıştır. Washington'un Fars Körfezi güney kıyılarındaki müttefikleri de aynı temelsiz iddiayı kendi bildirilerinde yayımlıyorlar.
Bu suçlamalar, İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer silah yapma planları olmadığını, hatta buna doğru ilerlemediğini defalarca açıkladığı sırada yapılıyor. Aslında batılıların Tahran'ın nükleer silah elde etme çalışmaları konusundaki temelsiz iddialarının aksine İran, barışçıl nükleer teknolojiyi elektrik üretimi, tıp, tarım ve diğer alanlar dahil olmak üzere çeşitli alanlarda yaygın bir şekilde kullanabildi.
Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi ortak bildirisinde ayrıca UAEA raporlarına göre, İran'ın nükleer çalışmalarındaki göz alıcı ilerlemesi ve yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum üretiminin İran'ın sivil ihtiyaçlarını aştığı ve bölge ve uluslararası boyutta gerginliklerin tehlikeli boyutta yoğunlaşması için bir kaynak olduğu iddia edildi.
Fakat İran, Amerika'nın Mayıs 2018'de BERCAM nükleer anlaşmadan çekilmesinden ve Avrupa Troykasının Washington'un İran'a karşı maksimum baskı siyasetleri çerçevesinde tek yanlı yaptırımların etkisini azaltma konusunda sorumluluklarını yerine getirmemesinden bir yıl sonra 5 adımda bizzat BERCAM anlaşması içeriğine dayanarak sorumluluklarını azalttı ve aynı zamanda barışçıl nükleer ilerlemesine devam etti; tabi ki bu çalışmalar da UAEA bilgisi dahilinde ve denetlemeleri kapsamında gerçekleşti.
Amerika ve Fars Körfezi İşbirliği Konseyi ortak bildirisindeki bir diğer konu, İran'ın bölgedeki etkinliğinden duydukları korkuyla, sözde İran'ın istikrarsızlık oluşturan siyasetleri, terörizme destek vermesi, modern füzeler kullanması, siber ve İHA saldırıları ve tüm bunların kınanmasıdır. Fakat İran Amerika, Siyonist rejim ve Arap müttefiklerinin sultacı siyasetlerine muhalefetle özgürlükçü ve anti Siyonist akımların destekçisidir.
İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı sözcüsü Nasır Ken'ani Amerika ve Arap müttefiklerinin bildirisindeki tekrardan ibaret üzücü suçlamaları reddederek şöyle dedi: Amerika tarafından milyarlarca dolar değerinde silah ve savaş edevatının bölge ülkelerine satılması, tekfiri terörizme destek verilmesi, mazlum Filistin halkına karşı Siyonist rejim cinayetlerine tam destek verilmesi, Yemen halkına karşı kaç yıllık yıkıcı savaşın yaşanması, Amerika'nın batı Asya ve Fars Körfezi bölgesindeki yıkıcı ve müdahaleci siyasetlerinin sonucudur ve bölgenin sebat ve güvenliğini yok etmiştir./