İsrail'in Suriye'ye terör saldırısı ve 5 İranlı danışmanın şehit olması
Siyonist rejimin cumartesi günü Suriye'nin başkenti Şam'a düzenlediği hava saldırısında İran İslam Cumhuriyeti'nin 5 askeri danışmanı şehit oldu.
Bu olay, Siyonist rejimin son haftalarda Suriye ve Lübnan’ın çeşitli bölgelerine ve Filistin direniş savaşçılarının haklı mücadelesi ve Lübnanlıların siyonistlerin işgalciliğine karşı yeni mücadelesini durdurma hedefi ile gerçekleşti.
Son haftalarda Siyonistlerin Lübnanlı ve Filistinli direniş liderlerinin yanı sıra Suriye, Lübnan ve Irak'taki İranlı danışmanlara yönelik hedefli terör saldırılarının yasa dışı olması bir yana, çocuk öldüren bu rejimin batılı destekçilerinin Siyonistlerin terör eylemlerine karşı ölümcül sessizliği, onların bu suçlara anlamlı destek ve suç ortaklığının bir başka işaretidir.
Bu bağlamda İslam Devrim Muhafızları Ordusundan yapılan açıklamada, Siyonist rejimin, Suriye'nin başkenti Şam'ın El-Meza" bölgesine düzenlediği hava saldırısında, İslam Devrim Muhafızları'na bağlı 5 askeri danışman ve türbe savunucuları ile birlikte çok sayıda Suriyeli askerin şehit olduğu belirtildi.
Bundan önce ve geçtiğimiz haftalarda Siyonist rejimin Suriye ve Lübnan topraklarına düzenlediği saldırılarda İran’ın Suriye’deki askeri danışmanlarından Seyyid Rezi Musevi, Lübnan Hizbullah komutanlarından Vesam el-Tevil ve Filistin İslami direniş hareketi Hamas’ın üst düzeyli üyesi Salih el-Aruri şehit oldular. Irak’ın Nuceba hareketi komutanlarından Ebu Takva el-Saidi de Amerika’nın Irak’ın başkenti Bağdat’a yaptığı İHA saldırısında şehit olmuştu.
Her ne kadar Siyonistlerin İranlı direniş yetkililerine, komutanlarına ve askeri danışmanlarına son üç ayda suikast düzenlemekle açıkladıkları hedef, direniş cephesini durdurmak ve bu cephedeki savaşçıların moralini zayıflatmak olsa da geçtiğimiz bir aydaki meydan savaşlarında, bu rejimin her terör saldırısından sonra farklı cephelerdeki Siyonist karşıtı mücadele kapsamının genişlediği ve Siyonist rejim güçlerine karşı yeni cephelerin açıldığı kanıtlandı. Yemen'deki Ensarullah güçlerinin ve Irak direniş güçlerinin, mazlum ve kuşatma altındaki Gazze halkına destek amacıyla Siyonist ve Amerikan güçleriyle çatışma alanına girmesi ise bu konuyu doğruluyor.
Buna ilaveten 80 yıllık işgalin geçmişi ve başta işgal edilen Filistin toprakları olmak üzere bölgede Siyonist rejimin saldırı ve tecavüzlerinin, bu toprakların halkının Kudüs başkentli bağımsız bir hükümetin kurulmasına dayalı hedefin gerçekleşmesinin, Hamas’ın dini lideri şeyh ahmet Yasin, İslami cihat hareketi genel sekreteri Fethi Şakaki, şeyh ahmet Yasin’in ardından Hamas’ın lideri Abdulaziz Rentisi ve onlarca mücadeleciye yapılan terör saldırılarıyla durmayacağı ve hatta daha da güçleneceğini göstermiştir.
Bu arada İran İslam Cumhuriyeti de İslam inkılabının zaferi ardından sahip olduğu tüm siyasi, askeri ve yüksek danışmanlık gücü ile her zaman Filistin ve Lübnan’da direniş cephesinin haklı mücadelesine destek verdiği için Kudüs’ü işgal eden rejim ve onun başlıca destekçisi olan Amerika, İran ve direniş cephesine darbe vurmak için her zaman komutanlar ve danışmanları yok etmeye çalışmıştır.
Fakat İranlı danışmanlarına yapılan namertçe terör saldırılarına rağmen direnişin irade ve gücü zerre kadar azalmazken, üstelik direniş, kendi aydın yoluna devam etmede daha da kararlı kılmıştır; nitekim korgeneral Kasım Süleymani’nin amerikan güçlerince terör edilmesi, direnişin durmasına sebep olmazken aynı zamanda diğer komutanların, onun yolunu sürdürmekte kararlı kıldı; öyle ki bölgede Amerikan üslerine saldırıları yoğunluk kazanırken direniş cephesi Filistin, Suriye, Lübnan ve Yemen’de daha güçlü ve daha kenetlenmiştir.