İran’ın Filistin’de adil barışın sağlanması için önerisi
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı birinci yardımcısı Muhammed Muhbir Afrika ülkelerinden Uganda’nın başkenti Kampala’da düzenlenen 19. Bağlantısızlar Hareketi oturumunda Filistin meselesinin çözümü için İran’ın önerisini gündeme taşıdı.
İran İslam Cumhuriyeti son yıllarda her zaman Filistin ile ilgili kendi şeffaf ve uygulamalı tutumunu dünya kamuoyuna sunmuştur. Siyonist işgalci rejim özellikle son yıllarda ve Amerika ile batının direkt destekleri ve baskı araçlarıyla, gerçek sahipleri evlerini barklarını işgal sonucu terk etmek zorunda kalanların topraklarını zorla işgal etmeye çalışmıştır.
Bir çoğu son yıllarda inşa edilmiş olan tüm Siyonist yerleşkeler, Birleşmiş Milletler bildirilerinin ihlalidir ve Siyonist rejim tüm uluslararası yasaları ayaklar altına alarak Siyonist yerleşkeleri inşa etmiştir. Milyonlarca Filistinlinin komşu ülkelere sığınması ise korsan ve Apartheid rejimin işgallerinin direkt sonucudur. Bir referandumun yapılması, hiç şüphesiz milyonlarca Filistinlinin kendilerine ait olan topraklara geri dönmeleri için gerçek talebini gerçekleştirebilir.
Bu öneriye göre Siyonist rejimin yaktığı savaş ateşi nedeni ile Filistin sınırları dışına göç ettirilen tüm Filistinli mülteciler, kendi topraklarına dönüyorlar ve daha sonra bu topraklarda yaşayan tüm Müslümanlar, Hristiyanlar ve Yahudilerden oluşan gerçek sakinlerinin katılımı ile bir referandum düzenlenir. Böyle bir referandumun düzenlenmesi durumunda Filistin topraklarının hükümet arzı belirlenir. Oy sandıklarının sonucuna dayanarak halkların kaderinin belirlenmesi gibi demokratik çerçeveye yapılan vurgu, Filistinlilerin haklarını garanti eden ve batılı hükümetler ile Amerika’nın sonuçsuz ve uzlaşmacı planlarının karşıt noktasında Filistinlilerin haklarını garanti eden İran İslam Cumhuriyeti’nin planının başlıca özelliğidir.
Amerika ve Beyaz Saray’ın Avrupalı müttefikleri son yıllarda Filistin krizinin çözümü bağlamında iki devletli çözüm üzerine vurgu yapıyorlar. 1993 yılı Oslo anlaşmasının sonucu olan bu plan, Amerikalıların tüm sloganları ve propagandalarına rağmen, işgal topraklarında krizin şiddetlenmesinden başka sonucu olmamıştır. Siyonist rejim açık bir şekilde hiçbir anlaşma ve karara bağlı olmadığını gösterirken, hatta Filistin Özerk Yönetimi ve Filistin İslami direniş hareketi Hamas’ın kontrolünde olan Batı yaka ve Gazze bölgelerine yönelik savaş siyasetini sürdürüyor.
Görünen o ki Amerika ve batının desteklediği iki devletli çözüm planı, Siyonist rejimin işgalciliğinin yayılması ve sürmesi için şartları en uygun hale getirmiştir. Radikal siyonistler hatta batı yaka ve Gazze’den Filistinlileri sürmek için plan ve komplo kurmuşken bunu açıkça belirtmekte de beis görmüyorlar.
Aksa Tufanı operasyonu ardından Siyonist rejim elebaşları Filistinlilerin yaşadığı bölgeleri tamamen yok etme hedeflerine değindiler. Nitekim Siyonist rejim maliye bakanı Bezalel Smotrich şöyle dedi: Gazze ahalisini bu bölgeyi terk etmeleri için teşvik etmeliyiz, zira onlar yoksulluk içinde yaşıyorlar.
Siyonist rejimin eski savaş bakanı Avigdor Liberman da Gazzeli Filistinlilerin Sina çölünde avare olmaları için Gazze şeridi ve Mısır arasındaki sınırın tahrip edilmesini istedi.
“İki devletli çözüm” gibi uzlaşmacı planların sonuçsuz kalması, İran’ın işgal edilen topraklarda son yıllarda önerdiği referandumun hakkaniyetinin bir nevi ispatıdır. Filistin’in tüm gerçek sakinlerinin katıldığı ve kendi gelecekleri hakkında karar verebilecekleri bir referandum./