Nisan 16, 2024 06:43 Europe/Istanbul
  • İran'ın Siyonist rejime karşı askeri harekatı, gerçek bir

Siyonist rejimin Suriye'nin başkenti Şam'daki İran diplomatik tesislerine yönelik silahlı saldırısına yanıt olarak İran İslam Cumhuriyeti, bugün sabahı erken saatlerinde (14 Nisan 2024) işgal altındaki topraklardaki askeri hedeflere doğrudan insansız hava aracı ve füze saldırıları düzenledi.

1 Nisan 2024 akşamı Siyonist rejim, Suriye'nin başkenti Şam'daki İran büyükelçiliğinin konsolosluk bölümüne saldırarak İran'ın 7 üst düzey askeri danışmanının şehit olmasına yol açan cinayet niteliğinde bir saldırı gerçekleştirdi.

İslam Devrimi Lideri ve Başkumandan, Tel Aviv’in saldırısını İran İslam Cumhuriyeti topraklarına yönelik bir saldırı olarak nitelendirdi ve Siyonist rejimin "cezalandırılacağını" vurguladı.

İran İslam Cumhuriyeti, son 45 yılda doğrudan ve dolaylı olarak defalarca saldırıya uğradı ancak bu saldırılar karşısında "stratejik sabır" gösterdi ve bölgenin güvenliğine olan bağlılığı nedeniyle herhangi bir savaşa girmekten kaçındı.

İran İslam Cumhuriyeti'nin dün geceki operasyonu, Siyonist rejim İsrail'e karşı bir "cezalandırıcı" eylemdi ve Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nün 51. maddesinde yer alan "meşru savunma"nın gerçek bir örneğiydi.

İran'ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi ve Daimi Temsilcisi Emir Said İrevani, yerel saatle Cumartesi gecesi, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres' ile bu ay Güvenlik Konseyi dönem başkanlığını üstelenen Malta Büyükelçisi ve Daimi Temsilcisi Bayan Vanessa Fraser'a yazdığı mektupta şunları vurguladı: “İran İslam Cumhuriyeti'nin, BM Tüzüğü’nün 51. maddesinde açıkça belirtilen doğal savunma hakkının uygulanmasına yönelik ve İsrail rejiminin tekrarlanan askeri saldırılarına, özellikle de bu rejimin 1 Nisan 2024 tarihinde tüzüğün 2. maddesinin 4. fıkrasıyla tamamen çelişen askeri saldırısına yanıt olarak yapılmıştır.”

Siyonist rejim, Amerika'nın desteği ile, Gazze'deki soykırımı meşru bir savunma olarak nitelendirdi  zira 7 Ekim'de Aksa Tufanı  operasyonuyla karşı karşıya kaldı. Gazze'deki soykırıma karşı meşru savunma iddiası asılsız bir iddia ve Gazze halkına karşı işlenen bu benzeri görülmemiş cinayeti haklı çıkartmak için bir bahanedir. Zira  Filistin halkı, özellikle Gazze Şeridi'ndekiler, 70 yılı aşkın süredir Siyonist rejimin sistematik şiddetine maruz kalmıştır ve Aksa Tufanı bu organize şiddete karşı meşru savunmanın bir örneğidir.

İran İslam Cumhuriyeti'nin dün geceki askeri harekatı aynı zamanda Siyonist rejimin Şam'daki İran büyükelçiliğine yönelik saldırısına karşı da meşru bir savunmadır.

İkinci nokta ise İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist rejime karşı kararlı eylemi, BM Güvenlik Konseyi'ndeki irade eksikliği veya bu konseyin, Siyonist rejimin İran'ın Suriye'deki diplomatik tesislerine yönelik silahlı eylemini kınama konusundaki yetersizliği nedeniyle gerçekleştirildi.

Güvenlik Konseyi'nin pasifliği ve hatta bu konseyin bazı üyelerinin, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin desteği, İran İslam Cumhuriyeti'nin işgal altındaki Filistin'e karşı meşru müdafaa amacıyla askeri harekat başlatmasına neden oldu.

İran İslam Cumhuriyeti’nin BM temsilcisi İrevani bu bağlamda da şöyle diyor: Maalesef Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, uluslararası barış ve güvenliğin korunması konusunda üzerine düşen görevi yerine getirememiş ve İsrail rejiminin uluslararası hukukun kırmızı çizgilerini ve temel ilkelerini ihlal etmesine izin vermiştir. Bu tür ihlaller bölgedeki gerilimi artırdı ve bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye attı.

Üçüncü nokta, İran İslam Cumhuriyeti, Siyonist rejime karşı düzenlediği askeri harekatta hiçbir sivil mekanı veya kişiyi hedef almadı. Bu arada Siyonist rejim bir yandan diplomatik ve dokunulmazlık merkezi olan İran'ın büyükelçiliğini hedef alırken, diğer yandan da yaklaşık 7 aydır Gazze'de sivillere karşı en ağır suçları işliyor.

Son nokta ise, İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist rejime karşı askeri harekâtı, İran'ın toprak bütünlüğünü destekleme yolunda yalnızca ilk adımdı ve eğer bu rejim, İran'ın askeri harekâtına tepki gösterirse, işgal altındaki Filistin'e karşı daha kapsamlı ve sert bir harekât daha yapılacaktır./