Nisan 22, 2024 09:16 Europe/Istanbul
  • İsrail Limanlarını ve Kamu Kurumlarını Vurabilirdik / İran Dışişleri Bakanı'nın Amerikan Medyasına Röportajı

New York'a seyahat eden İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, son zamanlarda NBC News'e verdiği röportajda bölgedeki son gelişmeler ve İran'ın politikası hakkında ilginç açıklamalarda bulundu.

Röportajın özetinde şu noktalar öne çıktı:

Sunucu: Sayın Dışişleri Bakanı, röportajımıza katıldığınız için teşekkür ederiz. Amerikan izleyicilerinin şu anda izlediği bu röportajda, İsrail ve İran arasında yıkıcı bir savaşın patlak vermesinden endişe duyduklarını biliyoruz. Onlara mesajınız nedir?

Emir Abdullahiyan:

Gazze'deki krizin başından beri İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgede savaşın ve gerginliğin artmasından asla hoşlanmadığını defalarca dile getirdik. Geçen cumartesi günü, İsrail rejiminin Şam'daki İran büyükelçiliğine füze saldırısı düzenlediği üslerden ikisine karşı meşru müdafaa kapsamında bir operasyon gerçekleştirdik. Operasyonumuzun başarıyla tamamlanmasının hemen ardından, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir mesajla İsrail rejimine savaşı bölgeye yaymaması için tavsiyede bulunacağımızı bildirdik. Bu, Netanyahu'nun kendi ve hükümetinin hayatta kalması için izlediği bir yoldur. İran İslam Cumhuriyeti, bölgedeki gelişmelerin olumlu tarafında yer alıyor; son yıllardaki terörle mücadelede ve Gazze'deki savaşı durdurma ve bölgeye, Akdeniz kıyılarından Kızıldeniz'e ve tüm bölgeye barış ve güvenliği geri getirme çabalarında.

Sunucu: Size çok önemli ama kısa bir soru soracağım. İran misilleme yapacak mı?

Emir Abdullahiyan:

İsrail rejimi maceracılığa girişip İran'a yönelik bir operasyon yapmaya kalkarsa, cevabımız eskisinden farklı olacak. Önceki cevabımız asgari ve sınırlıydı. Sadece iki askeri üs ve üslerini hedef aldık: Nevatim Hava Üssü ve İşgal Altındaki Golan Tepeleri'nde bir istihbarat ve keşif üssü. Her iki üs de Şam'daki İran büyükelçiliğine yönelik saldırıda rol oynadı. İsrail rejimi maceracı bir adım atmazsa, İran, rejim aleyhine yeni bir adım atmayacaktır.

Sunucu: Kaynaklarımız İsrail'in dün gece misilleme yaptığını ve İran'ı bombalayan İsrail olduğunu söylüyor.

Emir Abdullahiyan:

Dün gece olan şey, sınırlı bir alanda iki veya üç drone ve quadcopter'ın uçuşu idi ve bunlar hemen düşürüldü ve bu konuda kimse sorumluluk almadı.

Sunucu: İran, İsrail'in dün geceki misilleme saldırısından haberdar mıydı?

Emir Abdullahiyan:

Savunma sistemimiz zekidir. İki veya üç drone İsfahan semalarında göründüğü anda hedef alınarak düşürüldü. Silahlı kuvvetlerimizin tetikte olması yüzde yüz.

Sunucu: Suriye'deki İran büyükelçiliğinin bombalanmasını kapalı bir konu olarak mı görüyorsunuz ve artık bir şey yapmayacak mısınız?

Emir Abdullahiyan:

Bölgede savaşın kapsamını genişletmek istemediğimiz için kendimizi tuttuk. Netanyahu, kendimizi tutmamızdan yanlış bir mesaj aldı ve kırmızı çizgiyi aşarak büyükelçiliğimize 6 füzeyle saldırdı. Burada iki seçeneğimiz vardı: 1) İsrail'e anında cevap vermek, 2) Kendimizi tutmak ve diplomasiye bir şans vermek. Bölgedeki koşulları, Gazze konusuna dikkati çekme ihtiyacını ve savaşın genişlememesini göz önünde bulundurarak diplomasiye bir şans verip kendimizi tutmayı seçtik. Bu yaklaşımımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne gitmemize neden oldu. Güvenlik Konseyi'nde bir diplomattik yere yapılan saldırıyı ve Viyana Sözleşmelerini ihlal etmeyi kınayan bir bildiri yayınlanmasını bekliyorduk. Ne yazık ki, bu bildiriye karşı Amerika, Birleşik Krallık ve Fransa tarafından sessizlik politikası izlendi ve bu bildiriye karşı çıkan bir bildiri yayınladılar. Bu nedenle önümüzde tek bir seçenek kaldı: İran'ın meşru müdafaa kapsamında açık ve uyarıcı bir yanıtı. İsrail'e yönelik askeri operasyon yapmaya karar verdiğimizde, öncelikle uyarmak ve rejimi cezalandırmak istedik. Operasyonda orantılılığı gözettik. Hayfa ve Tel Aviv'i vurabilirdik, İsrail rejiminin tüm ekonomik limanlarını hedef alabiliriz, İsrail rejiminin devlet kurumlarını ve ekonomik kurumlarını hedef alabiliriz. Ama kırmızı çizgimiz sivillerdi. Hedefimiz sadece askeri olarak tanımlandı ve o da Şam'daki büyükelçiliğimize yapılan saldırıda kullanılan iki askeri üs. Menfaatlerimizi ve ulusal güvenliğimizi savunmaya hazır olduğumuzu ve bunun sonuçlarına da hazır olduğumuzu göstermek istedik. İsrail rejimi hata yaparsa, sonraki yanıt kesin, anında ve pişman edici olacaktır.

Sunucu: İran İsrail ile savaşa girdi, ülkeniz Suriye büyükelçiliğine yapılan saldırıda iki general, beş Sepah üyesi kaybetti, Gazze'de on binlerce insan öldürüldü, geriye dönüp 7 Ekim'deki İsrail saldırısına baktığınızda, Hamas'ın aşırıya kaçtığını düşünüyor musunuz?

Emir Abdullahiyan:

Hamas'ın gerçekleştirdiği operasyon önceden bizimle koordine edilmemişti. Ancak bir gerçek var: köken 7 Ekim'de değil, 75 yıl önce. Köken Filistin topraklarının 75 yıllık işgalinde. İsrail rejimi meşru bir devlet değil, uluslararası hukuka göre İsrail rejimi bir işgal gücüdür. İşgalin uzunluğu işgalciye hiçbir hak vermez. İsrail topraklarının doğası uluslararası hukuka göre işgaldir. Uluslararası hukuk, özgürlük savaşçılarının kendi topraklarını savunmak ve ülkelerini işgalden kurtarmak için harekete geçebileceğini söylüyor. Hamas bir terör örgütü değil, Hamas köklü bir halk hareketi ve işgale karşı bir özgürlük hareketidir. Köken işgaldir, bu kökene dikkat edilmelidir. Köken 7 Ekim'de değil.

Sunucu: On yıllardır diplomat olduğunuzu biliyorum. Hamas'ın böyle eylemlerde bulunmaya değdiğini ve bunun sonucunda böyle olaylara yol açtığını düşünüyor musunuz?

Emir Abdullahiyan:

Hamas Filistin halkının çıkarları doğrultusunda karar veriyor. Hamas Filistin halkının iradesi doğrultusunda karar veriyor. Hamas, Birleşmiş Milletler kararları ve bu ülkenin kaderini tayin etmede dikkate alınan haklar doğrultusunda hareket etti. İşgalin uğursuz fenomenine karşı Hamas'ın eylemini destekliyoruz. Bu krizin başından ve 7 Ekim'den beri açıkça ifade ettik ki İran İslam Cumhuriyeti hiçbir zaman hiçbir yerde sivillerin katliamına, kadın ve çocukların katliamına asla destek vermemiştir ve vermeyecektir.

Sunucu: Sizce Biden yönetimi Filistin'i bir devlet olarak tanıma çabalarında samimi mi, özellikle de Filistin'in BM üyeliği için yapılan oylamada hayır oyu verdikten sonra?

Emir Abdullahiyan:

Bakın, Bay Biden'ın yönetimi Filistin ve Gazze konusunda bir dizi sloganı gündemine aldı ve ondan bir dizi davranış görüyoruz. Amerika'nın sözlerinin ve eylemlerinin çelişkili olduğunu görüyoruz. Örneğin, Amerika bir yandan ateşkes için çalıştığını söylüyor, ancak ateşkesi kabul etmesi için Netanyahu'yu ikna etmek için yetkisini tam olarak kullanmıyor. İsrail savaş uçaklarının İran büyükelçiliğine saldırısı konusunda Amerikalılar bize mesaj gönderip bu saldırıdan haberdar olmadıklarını ve İsrail'e tarafımızdan herhangi bir koordinasyon veya yeşil ışık verilmediğini söylediler. Amerika ve Beyaz Saray'ın bu sözünü doğru kabul edersek, Netanyahu'nun hiçbir kırmızı çizgiyi çekmediğini kabul etmeliyiz. Netanyahu, Amerika'nın da hassas olduğu hiçbir kırmızı çizgiyi çekmiyorsa, neden bu kadar Netanyahu'ya destek? Amerika barıştan, ateşkesten, bölgeye güvenliğin geri dönmesinden ve savaşın genişlememesinden bahsederken, aynı Amerika'da İsrail'e bir milyar dolar daha silah yardımı gönderme kararı veriliyor ve ABD yetkilileri bu konuda röportajlar veriyor. Amerika, Netanyahu'nun kırmızı çizgileri aşmamasını istiyorsa, neden uluslararası hukuka aykırılığı kınayan bildiriye karşı bir itiraz oyu kullanılıyor? Ve Amerika, tüm diplomatlar ve diplomatik tesisler için önemli olan tanınmış Viyana Sözleşmeleri'ni korumaya istekli değil mi?

Sunucu: Bildiğiniz gibi ABD seçimleri yaklaşıyor. İran kiminle müzakere etmeyi tercih ediyor; Biden mı yoksa Trump mı?

Emir Abdullahiyan:

Amerikan halkı seçmeli. Amerikan halkının yaptığı her seçim Amerikan toplumuna aittir. Dış politikamızda bilinen ilkelerimiz var. Bizim için Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında bir fark yok. Gerçek farkı Amerika'nın davranışında aramak gerekir. Biz Amerika'ya göre muhakeme edeceğiz. Amerika'nın davranışı müdahalesizlik, İran halkına saygı ve İran'ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı üzerine kuruluysa, Amerikan halkının seçtiği her şey saygı görecektir.

Sunucu: İran İslam Devrimi'nin 45. yıl dönümünü kutladı. İranlıların ekonomiye ve hükümete olan hoşnutsuzluğuna dair haberler aldık. İnsan hakları ve sivil hakların ihlaliyle ilgili şikayetler de var. Önümüzdeki 45 yıl için dünyaya ne söyleyebilirsiniz?

Emir Abdullahiyan:

Geçtiğimiz 45 yılda, öncelikle siyasi bağımsızlık alanında ve ikincisi bilim, teknoloji, sanayi, savunma vb. ile ilgili gelişmeler alanında büyük ilerleme kaydettik. Bazı konularda artık dünyanın ilk 5 veya 10 ülkesi arasındayız, hatta yeni teknolojiler ve bize yaptırımlar nedeniyle izin verilmeyen alanlarda bile halkımızın ve gençlerimizin yardımıyla önemli ilerlemeler kaydettik. Ekonomik sorunlara gelince, bu bir gerçek. Bunlardan bir kısmı Amerika'nın yasa dışı politikaları ve tek taraflı yaptırımlar uygulaması ve Amerika'nın diğer ülkeleri korkutması nedeniyle yaşandı. Diğer bir kısmı ise sadece İran'la sınırlı kalmayacak olan bölgedeki genel ekonomik sorunların varlığıdır. Büyük engelleri aştık. Ülkemiz bugün bilim, bilgi, teknoloji ve savunma alanlarında en güçlü durumlarından birindedir. Ekonomik alanda da halkımızın, gençlerimizin ve hükümetimizin gündemine aldığı programlarla İran ve İran halkı için parlak bir gelecek şekillenecek. Hükümetimiz de bu yolda halkımızın desteğiyle büyük başarılara imza atacaktır. Yaptırımlar bize zarar verdi ama bize büyük dersler verdi ve bugünkü İran'a büyük sonuçlar ve kazanımlar kazandırdı.