Nisan 22, 2024 14:37 Europe/Istanbul
  • Batı'nın Bağımsız Ülkelerin İran'ın Deniz Gücünden Faydalanma Korkusu

Son aylarda ve bölgesel gerginliklerin tırmanmasıyla birlikte, İran'ın dünya çapında büyük bir deniz gücü haline gelmesi fikri ortaya çıktı. Bu durum, batılı hakim ülkelerin hoşuna gitmese de, bağımsız Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerine fayda sağlayacaktır.

Son aylarda, Batı Asya bölgesi gergin ve çalkantılı günler yaşadı. Gazze Şeridi'ne yönelik büyük ve yıkıcı bir savaş başlatmadan önce, Hamas Hareketi tarafından El Aksa Fırtınası operasyonunun başarıyla tamamlanmasına tanık olduk. Bu savaş 6 aydan fazla bir süredir devam ediyor ve şu ana kadar 100.000'den fazla Filistinlinin şehit, yaralı ve kayıp olmasına neden oldu.

Bu savaş çerçevesinde, bölgedeki direniş cephesinde yer alan farklı aktörler, işgalci İsrail güçlerine karşı koordineli bir şekilde yıpratma ve sürekli operasyonlar gerçekleştirmeye başladılar ve mümkün olduğunca Gazze Şeridi'ne yönelik İsrail saldırılarının ve baskısının yükünü hafifletmeye çalıştılar.

Bununla birlikte, son günlerde İran ve işgalci İsrail rejimi arasında da gerginlikler arttı. Siyonistler, önce Şam'daki İran Konsolosluğu'nun konsolosluk bölümüne düzenledikleri terörist saldırıda, Suriye'ye İran'ın daveti üzerine gelen İranlı komutanlardan ve askeri danışmanlardan bazılarını şehit ettiler.

İran da bu saldırıya karşılık, İsrail'e karşı "Doğru Söz" adında bir cezalandırma operasyonu gerçekleştireceğini açıkladı. Bu operasyonda İran tarafından onlarca füze ve İHA işgal altındaki topraklara gönderildi.

Birçok analist bu operasyonu dünyanın en büyük İHA operasyonu olarak nitelendirdi. İşgalci İsrail rejimine stratejik zararlar ve kayıplar veren bir operasyon.

Bununla birlikte, son aylarda ve bölgesel gerginliklerin tırmanmasıyla birlikte, İran'ın dünya çapında büyük bir deniz gücü haline gelmesi fikri daha da belirgin hale geldi. Bu durum, Amerika Birleşik Devletleri, İsrail rejimi ve sömürgeci geçmişi olan iki üç ülke için ciddi endişeler yarattı.

Bu bağlamda, birçok analist İran'ın son yıllarda stratejik Hürmüz Boğazı üzerinde önemli bir kontrol elde ettiğine dikkat çekiyor. Enerji taşımacılığı açısından dünyanın en önemli su yollarından ve boğazlarından biri olan ve dünya enerji rezervlerinin %60'ından fazlasının bu boğazdan geçtiği bir boğaz.

Ancak, son aylardaki bölgesel gelişmelerin ortasında, İran'ın yakın müttefiki Yemen'deki Ensarullah hareketi de Bab el-Mandeb Boğazı'nın güvenlik denklemlerini kontrol altına alma konusunda önemli yetenekler sergiledi.

İşgalci İsrailliler ve Batı Avrupa güçleri için de stratejik öneme sahip olan ve resmi istatistiklere göre dünya konteyner ticaretinin %12'sinden fazlasının geçtiği bir boğaz.

İran ve müttefiklerinin bu stratejik boğazları kontrol etme yeteneği, Amerika merkezli batılı hakim cephede, Tahran'ın bölge ve dünyada ciddi hasara yol açabilecek ve sömürgeci batılı akımlar için bir dezavantaj ve Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi sömürgeci olmayan ve güney ülkeleri için bir avantaj sağlayabilecek etkili kozlar elde ettiği endişesini yarattı.

İran'ın deniz gücündeki artış, batılı hakim güçler için endişe kaynağı olsa da, bu durum bağımsız ülkeler için bir fırsat sunmaktadır. İran'ın deniz gücü, bölgede güç dengesini değiştirebilir ve sömürgeci olmayan ülkelerin çıkarlarını teşvik edebilir.