Nisan 30, 2024 09:21 Europe/Istanbul
  • İmam Humeyni, Siyonizmle Mücadelede Öncü Lider

İran'da Şah'ın devrilmesi ve İmam Humeyni önderliğinde İslamî düzenin kurulması, Siyonistlerin yayılmacı hedeflerine en büyük ve en sert darbeyi indirmiştir.

İran İslam Devrimi'nin zaferi, Müslümanların anti-Siyonist mücadelelerini çeşitli açılardan şiddetlendirdi ve Filistinlilerin mücadele tarzını dönüştürdü. Şah rejimi, hassas Orta Doğu bölgesinde Batı'nın ve İsrail'in güçlü bir müttefiki olarak görülüyordu. Şah dönemindeki İran, işgalci rejimin ekonomisini canlandıran İsrail mallarının ve ürünlerinin büyük miktarda ithalat pazarıydı. Ayrıca Şah, İsrail'in ihtiyaç duyduğu petrolü ihraç ve tedarik ederek bu rejime yardım ediyordu ve İran petrolü, İsrail ekonomisi ve sanayisinde Filistinlilere karşı kullanılan mermi ve silahlara dönüşüyordu. İran, İsrail'in casusluk operasyonları ve bölgedeki Arapların kontrolü için bir üs haline gelmişti. Şah'ın İsrail ile gizli ve açık ilişkilerini ifşa etmek ve Şah rejiminin Müslümanların ortak düşmanına sınırsız yardımına karşı çıkmak, İmam Humeyni'nin kıyamının nedenlerinden biriydi. İmam Humeyni Bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Bizi Şah'a karşı koymaya iten nedenlerden biri de İsrail'e yardımıdır. Ben her zaman yazılarımda Şah'ın İsrail kurulduğundan beri onunla işbirliği yaptığını ve İsrail ile Müslümanlar arasındaki savaş doruğa ulaştığında Şah'ın hala Müslümanların petrolünü gasp edip İsrail'e verdiğini söyledim. Bu da benim Şah'a karşı çıkmamın nedenlerinden biriydi."

Şah'ın devrilmesi ve İran'da İslami düzenin kurulması, Siyonistlerin yayılmacı hedeflerine karşı atılmış ilk ölümcül darbeydi. İslami Devrimin ve liderliğinin kamuoyu üzerindeki etkisi o kadar büyüktü ki Enver Sedat Camp David'te barış anlaşmasını imzaladığında, Mısır hükümeti Arap ülkelerinden ve hatta gerici Arap rejimlerinden bile ihraç ve tamamen tecrit edildi.

Kudüs'ün işgalci rejiminin ana destekçileri olan Amerika ve Avrupa devletleri, İmam Humeyni'nin önderliğindeki devrime karşı acı bir yenilginin deneyimini yaşayarak İran İslam Devrimi'ni kontrol altına almak ve koşulları değiştirmek için seferber oldular. Bu süreçte, kendi Doğu rakipleriyle (Sovyetler Birliği) iş birliğine varacak kadar ileri gittiler. Bu iş birliğinin somut bir örneği, Saddam'ı İran topraklarını işgal etmeye teşvik etmeleri ve Irak-İran Savaşı'nın tüm aşamalarında Irak Baas rejimini  her yönden desteklemeleriydi.

Irak'ın İran'a dayattığı savaş, İran'ı işgal ve bölmek ve İslam Devrimi'ni yok etmek amacıyla başlatıldı ve bu da öncü rolünü oynamaya kararlı olan ve "Bugün İran, Yarın Filistin" sloganını gerçeğe dönüştürmek isteyen İslam Cumhuriyetini, istenmeyen bir savaşa sürükleyerek varlığını savunmaya zorladı. Batı ve Doğu devletlerinin liderlerinin itirafına göre bu savaş, İslam Devrimini yıkmak ve Müslüman halkları ayaklanma ve devrim fikrinden umutsuzluğa sürüklemek için başlatılmıştı.

Böylece Saddam, Müslümanların düşmanlarının kışkırtması ve desteğiyle, İmam Humeyni'nin şu şekilde anlattığı acı ve uzun bir olayın oyuncusu oldu:

"Çok üzücü olan şey, emperyalist güçlerin, özellikle de Amerika'nın, Saddam'ı kandırarak ülkemize saldırarak, güçlü İran hükümetini ülkesini savunmakla meşgul etmesi ve bu sayede işgalci ve hain İsrail'in Nil'den Fırat'a kadar Büyük İsrail'i kurma planını uygulamaya koymasına imkan tanımasıdır."

İmam Humeyni, şah rejiminin baskıcı gücünün zirvesinde, şah rejimi ile İsrail arasındaki gizli ilişkileri ifşa eden ve İsrail'in İslam dünyası için oluşturduğu tehlikeye karşı çok ciddi ve kararlı bir şekilde mücadele eden biriydi. İmam Humeyni, dini vecibelerden, zekat ve sadakalardan Filistinli mücahitleri desteklemeye izin veren ilk dini liderdi. İmam Humeyni en başından itibaren Filistin ile mücadelenin İslami yönünü ve inanç boyutunu, mazlum Filistin halkını harekete geçirmenin ve İslam ümmetinin desteğini almanın en etkili yolu olarak görmüş ve Arap milliyetçiliğine, diğer ithal ve gayri İslami ideolojilere ve etnik kökene dayalı diğer yollara başvurmayı, Kudüs'ü kurtarmak için mücadelenin sapması olarak değerlendirmiştir.

İmam Humeyni İslam dünyasının iç sorunlarının, özellikle de bazı İslam ülkelerinin liderlerinin zayıflığı, yetersizliği veya bağımlılığı konusunda tam bir farkındalığa sahipti ve bu nedenle İslami inanç prensiplerinden ve ümmetin ortak inanç ve kültüründen kaynaklanan İslam dünyasının genel bilincine ve duyarlılığına vurgu yapıyor ve mezhepsel farklılıklardan kaçınmaya çağırıyordu. İslam devletlerinin liderlerini bu akıma uymaya davet ediyordu ve hükümetlerin bu bilinç ve genel Müslüman iradesiyle uyumlu ve dayanışma içinde olduğu sürece liderlik ve mücadeleyi yönlendirme sorumluluğunu üstleneceğine inanıyordu, aksi takdirde Müslüman halklar, İranlı Müslümanların şaha yaptıklarını onlara da yapmalıydı.

Şimdi, İmam Humeyni'nin Filistin meselesi ve Siyonist düşmana karşı mücadele konusundaki bakış açısının diğer bazı yönlerine kısaca değinelim:

Amerika ve İsrail'e karşı petrol silahını kullanmanın gerekliliği

İmam Humeyni, hicri şemsi 16/8/1352 tarihinde Ramazan savaşı vesilesiyle İslam devletlerine ve halklarına hitaben bir mesajında şunları yazmıştır:

"İslam petrol üreten ülkelerinin hükümetleri, İsrail ve sömürgecilere karşı bir silah olarak petrol ve ellerindeki diğer imkanları kullanmalı ve İsrail'e yardım eden ülkelere petrol satmaktan kaçınmalıdır."

Filistin'in özgürlüğü, İslami kimliğin yeniden kazanılmasına bağlıdır

"Biz İslam'a dönmedikçe; Resulullah'ın İslam'ına dönmedikçe, sorunlarımız olduğu gibi kalacak. Ne Filistin meselesini çözebiliriz ne de Afganistan'ı ne de diğer yerleri..."

Büyük İsrail planının tekrar tekrar ifşası

İsrail parlamentosunun ana sloganı şuydu: "İsrail, sınırları Nil'den Fırat'a kadardır"; ve bu slogan, işgalcilerin nüfus ve güç bakımından zayıf olduğu İsrail'in zayıf ve yeni doğduğu bir dönemde ortaya atılmıştı ve kuşkusuz güçlendiklerinde onu gerçekleştirmek için çabalayacaklardı.

İmam Humeyni, İsrail'in yayılmacı arzularının ve mevcut sınırlara razı olmayışının tehlikesini defalarca dile getirdi ve İsrail'in bu hedeften herhangi bir şekilde inkar etmesinin veya örtbas etmesinin sadece kamuoyunu yanıltmak ve nihai hedeflerine kademeli bir politika izleyerek ulaşmak için bir araç olduğunu vurguladı.

Siyonizm'i Yahudilikten Ayırmak

Siyonizm'in, dini bir kılıf altında siyasi emelleri olan, ırkçı ve sömürgeci bir ideoloji olduğu bilinmektedir. Bu ideoloji, kendini Yahudi milletinin kurtarıcısı olarak lanse ederek, siyasi hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadır. Fakat uzmanlar tarafından da kabul gören bir gerçek var ki, dünya çapındaki Yahudilerin tek bir ırktan geldiği iddiası, Filistin topraklarını işgal etmeyi ve işgal altındaki topraklarda işledikleri suçları haklı çıkarmak için Siyonistler tarafından uydurulmuştur. Bu komplodaki asıl aktörün ilk başlarda sömürgeci İngiltere olduğu ve günümüzde yerini Beyaz Saray'daki yöneticilere bıraktığı açıktır. Şüphesiz ki modern Batı sömürgeciliği, sömürgeci çıkarlarından başka bir şey düşünmez.

İmam Humeyni'nin Bakış Açısı

İmam Humeyni, bu gerçeklerin farkında olarak, Siyonizm'i Yahudilikten ayrı tutarak bu hileye karşı koymuş ve sahte Yahudi savunucularının maskelerini düşürmüştür. O, Siyonizm'i, dinin ilkelerine ve peygamberlerin ilahi hedeflerine karşı gelen siyasi bir akım olarak nitelendirmiştir.

Filistin'in Kurtuluşunun Yolu: Birlik

İmam Humeyni, bir avuç Siyonistin bir milyardan fazla Müslüman nüfusu yönetmesini utanç verici ve aşağılayıcı buluyordu ve şunları söylüyordu:

"Neden her şeye sahip olan ve her türlü güce sahip olan ülkeler, o az sayıdaki İsrail ile bu şekilde yönetiliyor? Neden böyle olmalı? Milletler birbirinden, devletler birbirinden ayrılmış değil mi? Bir milyar nüfuslu Müslümanlar, İsrail'in Lübnan'da ve Filistin'de işlediği bu suçlara karşı, sahip oldukları tüm teçhizatla oturup seyrediyorlar mı?"

Siyonizme Karşı Mücadelede Milletlerin Ayaklanması ve ABD'ye Bağımlılıktan Kurtulma Gerekliliği

İmam Humeyni (s.a.), 25 Kasım 1981'de yargı çalışanları ile yaptığı bir görüşmede, Müslümanların temel sorunlarının kaynağının Amerika'ya bağımlı Müslüman hükümetler olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Müslümanlar, hükümetlerinin İslam'ı Siyonizm'den kurtarması için harekete geçmesini beklemesinler. Uluslararası kuruluşların onlar için bir şey yapmasını beklemesinler. Milletler İsrail'e karşı kendi kendine ayaklanmalıdır. Milletler kendi kendine ayaklanmalı ve hükümetlerini İsrail'e karşı durmaya zorlamalı ve kınamayla yetinmemelidir. İsrail ile kardeşlik ahdi yapanlar da İsrail'i kınıyorlar, ancak bu kınama samimi ve gerçekçi değil. Müslümanlar, Amerika'nın veya Amerika'nın kuklalarının onlar için bir şey yapmasını beklerlerse, bu konvoy sonsuza kadar aksar."