İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasının sürekliliği ve istikrarı
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ve 13. Hükümetin Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın şehadeti aradından İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasının sürekliliği ve istikrarı konusu eskisinden daha fazla ilgi görüyor.
İslam Cumhuriyeti'nin dış politikası istikbar karşıtlığına ve sultacılıkla yüzleşmeye dayanmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nda bu durum çeşitli maddelerde belirtilmiştir. İran Anayasası'nın 2. maddesinin C bendinde her türlü zulmün, baskının, sultacılığın ve boyun eğdirmenin reddi vurgulanmakta, 3. maddesinin 5. fıkrasında ise sömürgeciliğin tamamen reddedilmesi ve yabancı nüfuzun önlenmesi belirtilmektedir.
"İzzet, bilgelik ve maslahat", İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasının üzerine inşa edildiği üç merkezi ve değişmez ilke olmuştur. İslam inkılabı lideri Ayetullah Hamenei, bu üç ilkeyi "uluslararası ilişkiler çerçevesi için gerekli bir üçgen" olarak değerlendirmiş ve bu üç ilkeye dayalı olarak ülkenin 20 yıllık vizyon belgesinde İran'ın dünyayla etkileşimini de öngörmüştü.
İran İslam Cumhuriyeti'nin Şehit Seyyid İbrahim Reisi başkanlığındaki 13. hükümeti, göreve başladığı 3 Ağustos 2021'den (HŞ 12 Mordad 1400) bu yana dış politika alanında yeni bir yaklaşım benimsedi. Dış politikayı ne doğu ne batı ilkesine dayalı olarak dengelemek bu hükümetin dış politikasının en önemli fikirlerinden biridir, ki bunun en önemli zaruretlerinden biri doğu ve batı ülkeleri le ilişkileri vurgu yapılırken ülkenin bağımsızlığının korunması zaruretidir.
Aynı zamanda dış ilişkilerde tam batıcılığın reddedilmesi, 13. Hükümetin temel ilkelerindendi, bu da küresel düzenin batıdan doğuya doğru güç intikali ile gerçekleşmekte olması nedeni ile İran İslam Cumhuriyeti’nin dünyanın gelecekteki ilişkilerinde bu güçlerle konumunun belirlenmesi, bir ilkedir. Bu bağlamda batıyı kontrol etmek ve dış siyasete denge kurmak için başta Rusya ve Çin olmak üzere doğu güçleri ile stratejik ilişkilere başlamak, bir zaruret olarak gerçekleşti. Üstelik söz konusu ülkelerle İran İslam Cumhuriyeti’nin tercih ettiği alanlarda ilişkilerin geliştirilmesi, stratejik bir siyaset olarak onaylanması gerekir. 13. hükümet, dış siyasette dengeye inandığını ve Müslüman ülkeler ile komşularla işbirliğini geliştirmeyi dış planlarının önceleiğine aldığını gösterdi.
Önemli olan konu, İran İslam Cumhuriyeti’nin dış siyasetinin bireylere dayalı olmadığı, kurumsal ve sistemsel yaklaşım çerçevesinde yürütülmesidir. Bu yüzden Cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanının şehadetine rağmen 13. Hükümet ve İran İslam Cumhuriyeti, belirlenen çerçevede, özellikle komşuluk siyaseti ve çeşitli kıtalardaki ülkelerle ilişkileri geliştirmek üzere dış siyaset hedeflerini ilerletmeye devam edecektir.
Tabii ki İran İslam Cumhuriyeti’nin şekillenmesinden itibaren İran’ın Siyonist rejimi gayrı meşru tanıma alanındaki ilkeli duruşuna vurgusu da aynı şekilde devam edecek. Aynı zamanda ilk etapta komşular ve sonraki aşamada bölgesel ve daha sonra çeşitli kıtalardaki ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi ve de küresel güçler ile ilişkilerde dengenin kurulma politikaları, olduğu gibi devam edecektir.
Ayrıca İran, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel kuruluşlarda ve başta Birleşmiş Milletler ve ona bağlı kuruluşlar olmak üzere uluslararası kuruluşlarda aktif ve dinamik varlığını sürdürecek./