İmam Humeyni'nin direniş düşüncesinin doğuşuna bir bakış
İranlı bir üniversite profesörü, İmam Humeyni'nin kendi döneminde ektiği direniş düşüncesi tohumlarının bugün güçlü bir örgüte dönüştüğünü söylüyor.
İran'da ilahiyat fakültesi hocası ve üniversite profesörü olan Hüccetü'l-İslam Muhammed Cevad Fakih, "İmam Humeyni'nin (ra) düşüncesindeki direniş" hakkında "İmam'ın devrim öncesindeki direniş fikri gençlik yıllarından itibaren oluşmuş ve şimdi bu fikir dünyanın özgür milletlerinin uyanmasına yol açmıştır." dedi.
Aşağıdaki metin Huccetulislam Fakih'in Mehr Haber Ajansı'na verdiği röportajın bazı kısımlarından alınmıştır:
"İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinde direniş birçok esasa dayanmaktadır. Tevhid, Allah için mücadele etmek ve Allah'tan başkasından korkmamak anlamına gelir ve bu düşüncenin birinci ilkesidir.
İmam'ın direniş düşüncesindeki ikinci ilke ise ilahi, Kur'an ve İslami geleneklere adanmıştır. Kur'an küfr'den ziyade istikbar karşıtıdır. İstikbar ile mücadele etmek, Kuran'ın her Müslümanın, özellikle de alimlerin omuzlarına yüklediği bir görevdir.
Akıl, İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinde direnişin üçüncü ilkesidir. Dünya aydınları, egemen güçlerin içi boş büyüklüğüne yenilmezler ve her zaman ezilmekten kurtulmanın bir yolunu bulurlar. Aydınlar İstikbarın zayıf noktalarını bulurlar ve oradan saldırırlar.
Tarihi tecrübe, İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinde direnişin dördüncü ilkesidir. Tarihte kazanılan zaferler direniş sayesinde olmuştur.
Nitekim Ayetullah Hamenei'nin beyanatına göre bu anlam "Nerede direnirsek ilerledik, nerede teslim olursak vurulduk." şeklinde ifade edilmiştir.
İmam'ın siyasi düşüncesinde direnişin beşinci ilkesi tabiata dayalı olmasıdır. Sağlıklı bir doğa olan insan vicdanı, zulme karşı mücadeleyi över, mazlumlara desteği kutsal sayar.
İran'dan başlayan direniş mantığı, her milletten dünya özgür insanlarının kalbini fıtratın diliyle buluşturdu ki dünya öğrencilerinin Gazze halkına verdiği destek ve gayrimüslim milletlerin uyanışında bunun örnekleri açıkça görülmektedir.
İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesindeki direniş, İslam'a karşı yazılan "Bin Yılın Sırları" kitabına cevaben "Keşfü'l-Esrar" kitabını yazdığı döneme kadar uzanıyor.İran İslam Cumhuriyeti nizamının kurucusu bu kitabı yazarak dünya Müslümanlarını direnişe davet etmiştir. Devrimden önceki günlerde İmam, konuşmalarında daima dünya alimlerine ve Müslüman halklara, zulme karşı ayağa kalkmaları, müstekbirler ve onların kuklalarını ülkelerinden kovmaları çağrısında bulunurdu.
İslam Devrimi'nin hem ardından İmam Humeyni, Saddam'a karşı sekiz yıllık kutsal savunması sırasında her yıl hacılara verdiği mesajda bu daveti açık ve net bir şekilde dile getiriyordu. Bölge ülkelerinin halkından ve alimlerinden beklentileri vardı. Bağımlı yöneticilere istikbare, din ve namus talanına karşı durmalarını tavsiye ederlerdi.
İran Şahına Amerika ve İsrail'in boyunduruğundan kurtulmasını tavsiye ederdi ama Şah İngiltere ve Amerika'nın kuklasıydı.
İster İmam'ın (ra), Ayetullah Şehabadi'nin öğrencisi iken, ondan tasavvuf ve felsefe eğitimi aldığı dönem olsun, ister Meclis'e giderek Şehit Muderes'in mücadele ruhunu ve cesaretini övdüğü günler olsun, veya yirmili yılların başlarında, Keşful Esrar kitabında İran ve dünya Müslümanlarını, yabancı güçlerin ve onların müttefiklerinin baskılarına direnmeye davet ettiği dönem olsun, ister 1342'deki ayaklanmanın başlangıcında, saldırılarını alenen sadece Şah'a değil, Amerika ve İsrail'e de hedef alarak onlara karşı sert tavırlar aldığı dönem olsun, veya İslam Devrimi'nin zaferinin arifesinde bile, birçok insanın takiyye yolunu izlemesine ve iki şekilde konuşmasına rağmen, Şah'a karşı mücadelenin yanı sıra ABD ve İsrail'e karşı da açıkça net ve kesin pozisyonlar almıştır.
İmam'ın devrim öncesindeki direniş fikri gençlik yıllarından itibaren oluşmuş ve şimdi bu fikir dünyanın özgür milletlerinin uyanmasına yol açmıştır.
Direniş fikri, küresel istikbarın inatçı muhalefetine, tarihi sömürgecilik akımına ve bölgedeki kukla hükümetlere rağmen bölgede ve dünyada kendine yer edinmiştir.
Bir şehidin evladı olan İmam Humeyni, babası Humeyn'in alimlerinden biri olarak zulme karşı mücadelede şehit olmuştur. İmam Humeyni, çocukluğunda babasıyla birlikte yerel zorba yöneticilere karşı silahlı mücadeleye katıldığını, bu nedenle İmam'ın direniş düşüncesinin genetik ve ailevi bir mesele olduğunu söylemiştir.
Bugün İmam'ın direniş fikri güçlü bir örgüt haline gelmiş, Amerika ve İsrail için ciddi bir tehdit oluşturmakta, bölgenin ötesine geçerek Amerika ve Avrupa'da filizlenmiştir ki bu İslam İnkılabı Rehberi'nin son mektubunda da dile getirilmiştir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamenei, Avrupa ülkelerindeki öğrencilerin Filistin'e destek amacıyla sürdürdükleri hareketi, direnişin bir parçası şeklinde nitelendirdi.
Direnişin geleceği parlak bir gelecek çünkü bu düşünce, ilahi zafer vaadinin verildiği ilahi geleneklere ve İnsan doğasına uygun bir mantık olan açık ve net bir özelliği var. Eğer dünya bu açık ve net mantığı fark ederse ve İslam İnkılabı Rehberi'nin de buyurduğu gibi direnişin maliyeti, uzlaşma ve aşağılanmanın maliyetinden daha az olacaktır.
Bütün uyanık vicdanlar zulümden ve cinayetten nefret eder. Direniş düşüncesinde zulme karşı duranlar övülür.
Siyonist medya imparatorluğunun hakimiyetindeki batı ülkelerinde direniş filizlenmiş, Batı'nın zulmüne karşı vicdanları uyandırmış ve dehşete düşürmüştür. Direniş fikrinin kutsal kitaplarda vaat edilen kurtarıcının, yani Hz. Mehdi'nin –as- zuhuru denilen bir ufku ve zirvesi vardır."