Ekim 10, 2024 19:07 Europe/Istanbul
  • Seyyid Abbas Irakçi’nin Suudi Arabistan ziyareti; diplomasi ve saha çalışmalarının örtüşmesi

İran İslam Cumhuriyeti, diplomasi alanında da Siyonist rejimin kötülüklerine ve savaş çığırtkanlıklarına karşı yoğun çaba harcıyor ve bu kapsamda İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a önemli bir ziyaret gerçekleştirdi.

İran İslam Cumhuriyeti'nin Riyad Büyükelçiliği'nden yapılan duyuruya göre, İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, İran İslam Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan Krallığı arasındaki kardeşlik ilişkilerini görüşmek üzere Çarşamba günü Suudi Arabistan'a gitti. Suudi mevkidaşı Faysal Bin Farhan ile çeşitli siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal ve halk arası konularda görüşmelerde bulunmak ve ikili ilişkileri güçlendirmek ve geliştirmek bu ziyaretim amaçları arasında.
Tahran'daki Mescid-i Aksa Tufanı toplantısının oturum aralarında Irakçı, gazetecilere Riyad ve bazı bölgesel başkentlere yaptığı ziyarete işaretle şöyle konuştu : Bölge, İslam ülkeleri ve uluslararası camia tarafından Lübnan’a yapılan barbarca saldırıları durdurmak için toplu bir hareket için çabalarımız devam edecektir.
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, Dışişleri Bakanının Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretle ilgili olarak resmi X hesabında şunları yazdı: "İran İslam Cumhuriyeti’nin diplomatik müzakereleri ve bölge ülkeleriyle koordinasyon ilkesi çerçevesinde, İsrail rejiminin soykırım ve saldırılarını durdurmak ve Gazze ile Lübnan'daki kardeşlerimizin acılarını hafifletmek amacıyla, Bakanımız bugün (dün) Suudi Arabistan’a gitti."
Bekayi, soykırım ve saldırıların durması gerektiğini de vurguladı. Ayrıca, İran'ın komşularıyla olan ilişkilerini daha da güçlendirme kararlılığında olduğunu, bu sayede bölgedeki tüm halkların yararına olacak istikrar, güvenlik ve ekonomik işbirliğini sağlamayı amaçladığını belirtti.
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan’ın Doha gezisinde de eşlik eden Irakçi, bu görüşmelerde İran'ın direniş eksenine kararlı desteğini bir kez daha vurguladı. Ayrıca son birkaç günde diplomatik kanallar aracılığıyla, aralarında Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdül Ati'nin de bulunduğu diğer bölgesel yetkililerle çok sayıda istişarelerde bulunuldu. Bunlardan en önemlisi, Siyonistlerin Lübnan ve Gazze işgalini durdurmaya yönelik diplomatik çabalardı.
Seyyid Hasan Nasrullah’ın şehadetinin ardından İran, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın olağanüstü toplantısının düzenlenmesini talep etmiş. Bu görüşmeler ve istişareler, söz konusu talebin yerine getirilmesinde etkili olabilir.  Siyonist rejimin Nasrallah'a yönelik suikast eyleminden amaçlarından biri Lübnan'da iç savaş ve anlaşmazlıkları kışkırtması olabildiği için, Riyad’ın Lübnan'daki Hristiyanlar ve Sünniler arasındaki nüfuzu göz önünde bulundurulduğunda bu fitneyle mücadelede Suudi Arabistan'ın rolü ve sorumluluğu önemlidir.
Öte yandan Siyonist rejim Gazze'ye saldırarak Suudi Arabistan'ın desteklediği Filistin devlet planının yok edilmesine yönelik pratik bir adım atmış oldu. Suudi Dışişleri Bakanı Bin Farhan, Financial Times gazetesinde yayınlanan makalesinde şunları yazdı: "Muhammed bin Salman, Suudi Arabistan'ın önceliğinin bir Filistin devletinin kurulması olduğunu vurguladı."
Suudi yetkili sözlerine şöyle devam etti: Artık iki devletli planın uygulanmasına yönelik kararlı eylemlere başlama zamanıdır ve Suudi Arabistan her zaman çatışmayı çözmeye kararlıdır.
 Suudi Arabistan defalarca İsrail'in suçlarını ve uluslararası hukuk ihlallerini kınadı ve bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar İsrail ile diplomatik ilişki kurmayacağını açıkladı.
Bundan önce Suudi Arabistan, İsrail'in 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesini vurgulamış ve bundan önce de Emir Abdullah'ın barış planını desteklemişti, ancak işgal rejim de planı rafa kaldırmıştı.
Sonuçta Siyonist rejimin saldırganlığı ve yayılmacılığı, Muhammed bin Selman'ın ekonomik planlarına ve mega projelerine de meydan okuyor, çünkü bu planların ilerlemesi istikrar gerektiriyor, ancak Siyonist rejim, özellikle de aşırı sağcıların iktidara gelmesinden sonra,  Bölgeyi savaşa sürüklediler.
Uzmanlara göre bölgenin mevcut ve çalkantılı koşullarında askeri faaliyetlerin yanı sıra diplomatik faaliyetler de gereklidir. Bu İran İslam Cumhuriyeti’nin Siyonist rejim ile gerilimi azaltma stratejisinin bir parçasıdır.  Gerek Arap ülkeleri, gerekse ABD ve Avrupa ülkeleriyle iyi ilişkileri olan ve dünyanın büyük petrol ve doğalgaz ihracatçılarından olan Suudi Arabistan’a İran Dışişleri Bakanı’nın gerçekleştirdiği bu ziyaret, İran’ın sarih tutumunu Arap ve Batılı ülkelere ulaştırılmasında etkili olabilir.
Doğal olarak İslam Cumhuriyeti'nin diğer ülkelerle etkileşim kurma konusunda hiçbir sorunu veya engeli yoktur.
Son senelerde İran diplomasi servisinin gündeminde Fars Körfezi başta olmak üzere komşularla münasebetlerin geliştirilmesi yer almıştır, doğal olarak bu yaklaşım bölgede gerilimin düşürülmesinde etkili olabilir