İranlılar Neden ABD Büyükelçiliğini Ele Geçirdiler?
Pars Today - Bu işgalin en önemli kazanımlarından biri, elçiliğin aslında büyük bir darbe merkezi olarak faaliyet gösterdiğini ortaya çıkaran belgelerin bulunması ve ifşa edilmesiydi.
13 Aban 1358’de (3 Kasım 1979), İran'da İmam Humeyni'nin izinden giden öğrenciler, belirli bir amaç doğrultusunda ve detaylı bir planlamayla ABD'nin Tahran Büyükelçiliğini, bilinen adıyla “Casus Yuvası”nı ele geçirdi. Olay günü, öğrenciler elçiliğe sızarak kısa bir çatışmanın ardından Amerikan askerlerini etkisiz hale getirip binalara ulaştılar. Bu işgalin en önemli sonuçlarından biri, darbe planlarına dair belgelerin ele geçirilmesi ve ifşa edilmesiydi.
Elçiliğin Ele Geçirilmesinin Nedenleri ve Gerekçeleri
Şaha Destek Veren ABD'ye Misilleme:
Öğrencilerin harekete geçmesinin temel nedenlerinden biri, ABD'nin eski Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi kabul etmesiydi. Şahın kaçışının ardından ABD, onu eski bir müttefik olarak kabul edip ona sığınma hakkı tanıdı. Bu davranış, İran halkı nezdinde ABD'nin istibdada destek verdiği ve Pehlevi rejimini yeniden kurmaya çalıştığı şeklinde algılandı, Amerika'ya yönelik derin bir güvensizlik oluşturdu.
ABD’nin Devrimi Yıkma Girişimlerini Engelleme:
Elçilik işgali sırasında elde edilen belgeler, bazı devrimcilerin şüphelerinin doğru olduğunu gösterdi. Elçiliğin, devrim karşıtı grupları yönlendirme ve devrim yıkma planları hazırlama amacıyla bir operasyon merkezi olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Belgelerde, elçiliğin yıkıcı gruplarla geniş çapta bağlantıları olduğu anlaşıldı.
İç Karışıklıkların Önlenmesi:
Raporlara göre, ABD elçiliği bölücü ve terörist gruplara destek vererek İran'ın iç güvenliğini tehdit etmek ve ülkeyi bir dizi kaosa sürükleyerek Batı müdahalesine zemin hazırlamaya çalışıyordu.
28 Mordad 1332 Darbesine Karşı Tarihî Korku:
Ayrıca, 1953’te Musaddık hükümetine karşı ABD ve İngiltere’nin gerçekleştirdiği darbe ve Şah’ın yeniden iktidara getirilmesi olayı, Amerikalıların İran’ın bağımsızlığını ihlal ettiği şeklinde hatırlanıyordu. Öğrenciler ve devrimciler, ABD'nin elçilikteki faaliyetleriyle eski rejime bağlı güvenlik ve askerî unsurlar arasında bir ağ kurmayı hedeflediğini düşünüyorlardı.
Amerikan Büyükelçiliğindeki gizli belgelerin yeniden okunmasından elde edilen bilgiler, ABD'nin İran İslam Devrimi Lideri İmam Humeyni'ye yönelik suikast planladığını gösterdi.
Elçiliğin İşgalinin Sonuçları
Elçiliğin işgal edilmesinin ardından bir dizi olay yaşandı. İmam Humeyni (ra) bu olayı "İkinci Devrim" olarak adlandırdı ve İran’ın küresel istikbara karşı kararlılıkla durduğunu belirtti. Bu olay sonucunda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler kesildi ve ABD, İran’a ekonomik yaptırımlar uygulayarak İran’ın mali varlıklarını dondurdu.
Ayrıca, belgelerin incelenmesinden sonra ABD'nin devrim lideri İmam Humeyni’ye suikast düzenlemeyi planladığı ortaya çıktı. Bu olay, Batı'nın baskısına ve ABD'nin rehine kurtarma çabalarına rağmen İran İslam Devrimi tarihinde kalıcı bir noktaya dönüştü. İran, büyük güçlerin kendi kaderini kontrol etme girişimlerine meydan okuyarak bağımsız bir yol izlemeyi başardı.
444 gün süren rehin alma olayının ardından, İmam Humeyni’nin izni ve İran İslam Cumhuriyeti Meclisinin kararıyla, Cezayir hükümetinin arabuluculuğunda ABD yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonucunda Cezayir Anlaşması imzalanarak rehineler serbest bırakıldı.
ABD Illinois Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü ve araştırmacı Francis Anthony Boyle, “Küresel Politika ve Uluslararası Hukuk” adlı kitabında, BM Şartı'nın 51. maddesi uyarınca bu rehin alma olayını İran’ın meşru müdafaa hakkı olarak savundu ve öğrencilerin hareketini, ABD'nin yeni bir darbeye kalkışmasını engelleme amacıyla meşru gördü.
Bu olaydan sonra İran, ABD ile ilişkilerini kesmiş ve Washington’un elçilik açma taleplerini reddetmiştir. Bazı analistler, ABD'nin İran İslam Cumhuriyeti’ni devirmekte başarılı olamamasının bir nedenini, Tahran'da Amerikan elçiliğinin bulunmamasına bağlamaktadır.