Şehit Nasrallah direnişin ve zulme karşı duruşun sembolü

Sahab- Nasrallah Mektebinin uluslararası konferansı, Şehit Hasan Nasrallah'ın çeşitli entelektüel ve bilişsel yönlerinin yanı sıra kibir ve Siyonizm karşısındaki siyasi rollerinin araştırılması ve tanınması amacıyla 13 ülkeden uzman ve düşünürlerin katılımıyla Tahran'da düzenlendi.

Direnişin lideri ve Mücahid Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehadetinin 40. günü münasebetiyle düzenlenen bu konferansta kendisinden ulusal, bölgesel ve küresel arenada bilge, ciddi ve mükemmel bir siyasetçi olarak bahsedildi.

İran İslami Şura Meclis Başkanı Muhammed Bakır Galibaf bu konferansta şunları vurguladı: Şehit Nasrallah, Hamas mücahitleri ile birlikte, hiçbir savaşın Siyonistlere karşı mücadele kadar meşru olmadığına inanıyordu.

İran Kültür ve İslami İrşat Bakanı Seyyid Abbas Salehi de bu konferansta şunları söyledi: Şehit Hasan Nasrallah ulusötesi bir İslam şahsiyetiydi; bir insanın hem coğrafya ufkunda hem de bölge ve dünya ufkunda tanımlanabilmesi çok nadirdir.

Şehit Hasan Nasrallah, Siyonist rejimin güney Lübnan'daki terör eyleminin ardından 27 Eylül'de şehit edildi. Lübnan Hizbullah’ının üçüncü genel sekreteri ve kurucularından biriydi. Hizbullah, Genel Sekreter olarak görev yaptığı süre boyunca (1992-2024) bölgesel bir güç haline geldi. Güney Lübnan'ın Siyonist rejimin işgalinden kurtarılması, Lübnanlı esirlerin serbest bırakılması, direniş şehitlerinin naaşlarının siyonist rejimden alınması ve 33 gün savaşında zaferin kazanılması, onun Genel Sekreter olarak görev yaptığı dönemde gerçekleşti.

Seyyid Hasan Nasrallah akıllı ve cesur bir lider olarak biliniyor, çünkü Lübnan'daki direniş cephesinin lideri olarak değişim yaratma ve özellikle Filistin'in kurtuluşu ve Lübnan'ın bir bütün olarak korunması konularında Hizbullah'ın hedeflerini ilerletme cesaretine sahipti. O sadece bir askeri lider değildi, aynı zamanda baskı ve saldırganlıkla başa çıkmanın bir yolunu arayan birçok genç ve yeni nesil için de ilham verici bir şahsiyetti.

Bu arada İsrail rejimi, onbinlerce Filistinlinin şehit olmasına yol açan Gazze savaşındaki başarısızlıklarının ardından Seyid Hasan Nasrallah'ın şehit edilmesiyle koşulları kendi lehine değiştirmeye ve Hizbullah hareketini, Lübnan'ın hedeflerine ulaşmasında ve Filistin ideallerini desteklemesinde başarısız kılmaya çalıştı. Fakat Nasrallah'ın şehadeti, direniş eksenini Filistin'i asıl sakinlerine geri döndürme hedeflerine ulaşma konusunda daha kararlı hale getirmekle kalmadı, aynı zamanda direniş gruplarının Kudüs'ü işgalcilere karşı savaşma konusundaki uyum ve kararlılığını da artırdı. Hizbullah'ın Lübnan'daki yeni Genel Sekreteri Şeyh Naim Kasım'ın Seyid Hasan Nasrallah'ın şehadetinin 40. gününde vurguladığı gibi: Direniş kendi iradesi ve devamlılığıyla güçlüdür, her ne kadar düşmanla askeri imkânlar farklılık gösterse de; zafere ulaşmak için ödenmesi gereken bedel şehit kanının ağır bedelidir ve teslimiyet kabul edilemez, biz yenilmeziz, çünkü toprak bizimdir ve hak bizimledir.

Aslında Seyyid Hasan Nasrallah'ın şehadeti, ayakta durmanın ve fedakarlığın sembolü olarak, direniş güçleri için giderek daha fazla ilham kaynağı, direniş grupları ve onları destekleyen ülkeler arasında birlik ve artan dayanışmanın kaynağı haline geldi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamenei, Hizbullah'ı Şehit Nasrallah'ın kalıcı hatırası olarak adlandırdı ve şunları söyledi: Hizbullah, Direniş Seyyid’inin cesareti, inceliği, sabrı ve güveni sayesinde muazzam bir şekilde büyüdü. Öyle ki, her türlü maddi ve propaganda silahıyla donatılmış düşman, bu harika olayı Allah'ın izniyle aşamamıştır ve aşamayacaktır.

Şüphesiz direniş ekseni, Şehit Nasrallah'ın Filistin'in kurtuluşu yolunda gösterdiği yolu kararlılıkla ve cesaretle izleyecektir. Nitekim düzenlenen konferansta da vurgulandığı gibi: Seyyid Hasan Nasrallah'ın adı ve mirası yaşamaya devam edecek, onun başladığı yol yeni nesiller tarafından daha büyük bir motivasyon ve azimle devam ettirilecektir./