Müşriklerden Berâet Felsefesi Nedir?
Parstoday – “Berâet”, Kur’anî bir kavram olup müşriklerden ve İslam düşmanlarından uzak durmak ve onlarla bağları kesmek anlamına gelir. Bu öğreti Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde (örneğin Tevbe: 1–3, Nisa: 48, Enam: 79) açıkça vurgulanmıştır.
Müşriklerden berâet her ne kadar önceki ümmetlerde de yer almışsa da, İslam’ın zuhuruyla ve Peygamber’in (s.a.a) gönderilişiyle bu kavram zirveye ulaşmıştır. İslam tarihinde müşriklerden açıkça berâet ilanı, ilk kez müşriklerin antlaşmaları bozmasının ardından, Mekke’nin fethinden sonra (Hicrî 8 / Miladî 630) gerçekleşmiştir. Bu süreçte, Hz. Ali (a.s), Peygamber Efendimiz’in vasisi ve halefi olarak, aynı yıl Zilhicce’nin 10. günü öğleden sonra Mina’da halka hitap etmiş, Tevbe Suresi’nin ilk ayetlerini okuyarak Peygamber’in mesajını duyurmuştur.
İlk berâet ilanı hac günlerinde gerçekleştiği ve Peygamber’in bu sünneti kalıcı olduğu için, bu gelenek hac mevsiminde yerine getirilmeye devam etmektedir. Ancak berâet sadece mevsimlik ya da dönemsel bir tutum değil, her Müslümanın hayatı boyunca müşriklerden uzak durmayı ve onlara karşı nefretini açıkça göstermesi gereken bir görevdir.
İmam Humeynî'nin Görüşü
Berâet geleneğini yeniden canlandırma ve temellerini açıklama, İran İslam Cumhuriyeti’nin kurucusu İmam Humeynî’ye dayandırılmaktadır. İmam Humeynî, berâetin temelini Kur’anî iki kavramda görür: “Tevellâ” (dostluk ve bağlılık) ve “Teberrâ” (uzak durma ve buğz etme).
İmam Humeynî, Tevbe Suresi'nde geçen berâet ayetlerinin anlamını genişleterek, Kâbe’deki putların Peygamber’in emriyle kırılmasını da müşriklerden berâet olarak görür. Ona göre berâetin özü, putperestliği ortadan kaldırmak, müşriklerden ve İslam düşmanlarından nefret duyduğunu açıkça ilan etmek, onların komplo ve zulüm politikalarını kınamak ve Müslümanların bugünün “yeni putlarını” tanıyıp yok etmesini sağlamaktır. Bu nedenle, berâetin belirli bir zaman veya mekâna bağlı olmadığını ve her yıl tekrarlanması gerektiğini vurgulamıştır.
Berâetin anlamını genişletmenin bir diğer sonucu da, mazlum Müslüman halkların müstekbirlere karşı savunulmasıdır. İmam Humeynî’ye göre, hacıların Haccın siyasi ve toplumsal yönlerine dikkat etmesi, zalimlerin ellerini Müslüman ülkelerden çekmesine neden olur ve bu da gerçek özgürlüğe ulaşmanın yolunu açar.
Bu bakış açısından, berâetsiz hac, eksik ve değersiz kabul edilmiştir. İmam Humeynî’ye göre berâet, Kâbe’yi daima tevhidin merkezi ve şirk ile zulme karşı nefretin sembolü haline getirir. Hac’daki şeytana taş atmak gibi bazı ibadetler de bu sembolik anlamı taşır. Ayrıca, müşriklik simgelerine karşı berâet ilanı, Müslümanların Kâbe çevresinde bir araya gelmesiyle; İslam kardeşliğini pekiştirme, ümmetin ihtilaflarını giderme, İslam’ın yüceliğini gösterme ve kâfirlerin zilletini ilan etme gibi sonuçlar doğurabilir.
İmam Hamaney’inin Vurgusu
İmam Humeynî’nin vefatının ardından, İmam Hamaneyi liderliğinin başından bu yana İmam Humeynî’nin Haccın siyasi boyutlarına ve özellikle müşriklerden berâet ilanına yaptığı vurguyu devam ettirmiştir. İmam Hamaneyi, berâeti, emperyalizm ve siyonizmin komplolarına karşı koyma fırsatı olarak görmektedir.
İmam Hamaneyi, her yıl hac mevsiminde hacılara hitaben bir mesaj yayınlamakta ve o yılın dünya meselelerini değerlendirmektedir.
Örneğin, 2020 yılında (Hicrî 1441) hac mesajında şöyle demiştir:
> “Eğer biz hacda Filistin halkını ya da Yemenli mazlumlar gibi İslam dünyasının ezilen halklarını destekliyorsak, bu İslami öğretilerin ta kendisidir. Mazlumun savunulması, başlı başına bir farzdır. Bu farzı yerine getiriyoruz.Veya müşriklerden berâet: Eğer bu konuda ısrar ediyor ve uyguluyorsak, bunun sebebi, bunun ilahi bir görev olmasıdır.”
Her yıl düzenlenen berâet töreni, İslam İnkılabı Rehberi'nin mesajının okunmasıyla, dini ve siyasi şahsiyetlerin ve İslam ülkelerinden düşünürlerin katılımıyla Arafat’ta gerçekleştirilir.Bu törende hacılar, “Kahrolsun İsrail”, “Kahrolsun Amerika”, “Ey Müslümanlar birleşin”, “Ayrılık ve fitne şeytanın izinden gitmektir” gibi sloganlar eşliğinde müşriklerden berâet ilan eder.