Devrim Liderinin Bakış Açısıyla İmam Humeyni'nin -ra- Ölümsüz Düşüncelerinin Açıklaması
(last modified Wed, 04 Jun 2025 04:42:17 GMT )
Haziran 04, 2025 07:42 Europe/Istanbul
  • Devrim Liderinin Bakış Açısıyla İmam Humeyni'nin -ra- Ölümsüz Düşüncelerinin Açıklaması

Parstoday - İnsanlık tarihinin gördüğü en seçkin şahsiyetlerden biri, İmam Humeyni'nin -ra- yüce kişiliğidir. O, zulme karşı kıyamıyla peygamberlerin risaletini ve vasilerin imametini hafızalarda canlandırdı. O eşsiz insanın sağlam duruşuyla "Asrın Mucizesi" olarak adlandırılan bir devrim yaşandı.

İmam Humeyni'nin -ra- vasıflarını duymak ve dönemin ebedi düşüncelerinin açıklanması hoştur; ancak onun yıllarca yanında yaşamış, imamet ve liderlik dersleri almış, İslami sistemin mücadelesi ve zaferinin inişli çıkışlı dönemlerinde İmam'ın en yakın, samimi ve liyakatli yardımcılarından ve öğrencilerinden biri olmuş olan salih halefi Hazreti Ayetullah Hamenei'den dinlemek ayrı bir incelik ve tatlılık taşır. İmam Humeyni'nin -ra- bu muhlis öğrencisi, o melekuti ruhu öyle bir tasvir ediyor ki, İmam'ın aşıklarını coşturur: "Bu devrim, Humeyni'nin adı olmadan dünyanın hiçbir yerinde tanınmaz. Hakikaten, o aziz ve eşsiz şahsiyet, ulaşılamaz bir kişilik ve yüce insani makamı, hayal gücünün ötesinde, efsanevi bir konumdaydı. O, ikincisi olmayan ilkti."
-    İmam Humeyni'nin -ra- Kapsamlı Kişiliği
Günümüze kadar dünya siyasi liderleri arasında İmam Humeyni -ra- kadar kapsamlı bir şahsiyet ortaya çıkmamıştır. Perişan ve dağınık bir toplumu birleşik bir ümmete dönüştürmeyi ve asrın en büyük devrimini gerçekleştirmeyi başaran müstesna ve efsanevi bir kişilikti. Yine bu kapsamlılığı sayesinde milyonlarca insan onu karşılamaya gitti, 100 binlerce insan canlarını ve mallarını onun yoluna feda etti ve milyonlarca insan onun cenazesine katılarak onu uğurladı. İslam Devrimi Lideri haklı olarak inanır ki, Hz. İmam Humeyni -ra-, yüzyıllar boyunca büyük bir insanda nadiren bir araya gelebilecek tüm değerli ve nadir özelliklere sahipti ve bu özellikleriyle zamanın firavunlarının tahtını sallamayı, mazlumların kalbini umut ışığıyla aydınlatmayı, İslam dünyasını harekete geçirmeyi ve insanlara tam insan olmanın, Ali gibi yaşamanın ve masumiyet sınırlarına yaklaşmanın bir efsane olmadığını anlatmayı başardı. İslam Devrimi Lideri, İmam Humeyni'nin büyük işinin büyüklüğünü, onun Allah ile olan bağlantısına ve nefis terbiyesine bağlar ki, onun tüm iç ve dış düşmanları bile bu özelliğini kabul ediyordu. O büyük İmam'ın kişiliğinin bazı boyutları şunlardı:
-    Ruhi ve Manevi Boyutları
İmam Humeyni -ra-, kendisini Allah’tan başkasına kulluktan kurtarmayı başaran bilge bir abiddi. Zikir, ziyaret ve Kur'an okumak onun yol arkadaşıydı ve o büyük adam tüm ömrünü Allah'a ibadetle geçirdi. Hz. Ayetullah Hamenei, o salih kulun Allah ile olan bağlantısı hakkında şöyle buyurur: "O, halvet ehliydi, ibadet ehliydi, gece yarısı ağlama ehliydi, dua ehliydi, tazarru ehliydi, Allah ile bağlantı ehliydi, şiir, maneviyat, irfan, zevk ve hal ehliydi."
-    Pratik ve Davranışsal Boyutları
İmam Humeyni, tüm sapkınlıklara ve sapmalara karşı sağlam ve kararlı bir şekilde duran ve ilahi sırat-ı müstakimden bir zerre bile ayrılmayan nadir insanlardan biriydi. Düşmanın şiddeti, dostun tebessümü ve münafığın iki yüzlülüğü onun derin anlayışını asla etkilemedi. İslam Devrimi Lideri, İmam Humeyni'nin -ra- uzlaşmazlığını şöyle anlatır: O Hazret ülkeye girer girmez İslam Cumhuriyeti'nin tüm siyasi hatlarını netleştirdi ve bir hükümet kuracağını ilan etti. O günlerde Şah rejimi, emirle çalışan meclis, Şah ordusu ve devlet daireleri hala mevcuttu. Aynı gün, Amerika'nın bölgedeki sömürgeci ve sultacı politikasının sona erdiğini de ilan etti. İmam Humeyni'nin kararlılığı sadece Amerika, Şah rejimi ve Baas düşmanıyla sınırlı değildi; o Hazret, sızanları, münafıkları, yobazları ve sahte dindarları da iyi tanır ve onların yüzlerini ortaya çıkarırdı. O Hazretin "İslam'ı ve sistemi savunmak şaka kaldırmaz ve kimseyle kardeşlik anlaşması imzalamamıştır" şeklindeki meşhur cümlesi, onun uzlaşmazlığını gösteriyordu.
-    İmam Humeyni'nin -ra- Düşmanı TanımasıTanıması
İmam Humeyni'nin eşsiz özelliklerinden biri, iç ve dış boyutlarda Müslümanların çıkarlarına yönelik kapsamlı görüşüydü. İslam Devrimi'nin mimarı, geçmiş hareketlerin tarihini dikkatle incelemiş ve onların zaaflarını analiz etmişti. Bu deneyimleri, devrimi korumak için kullandı. Hazreti Ayetullah Hamenei, İmam Humeyni'nin dış ve iç düşmanlara karşı duruşun, İmam’ın emperyalizmin başı olan dünyayı yutan Amerika'yı ve Batı sistemlerinin liderlerini defalarca başarısızlığa uğratan ve zorbaların gözlerinden rahat uykuyu kaçıran şeklinde açıklıyor. 
-    İslami Değerlerin Canlandırılması
İslam Devrimi'nin hedefi de sayılan büyük İmam'ın marifetlerinden biri, ülkeyi yöneten zalimler yüzünden sadece adı kalmış olan İslami değerleri yeniden canlandırmaktı. İmam Humeyni -ra-, İranlı olsun ya da olmasın tüm Müslümanların izzetini düşünür ve bu yolda hiçbir çabadan kaçınmazdı. İslam Devrimi Lideri şöyle buyurur: İmam Humeyni'nin marifeti, dünyada emsali olmayan, modern dünyanın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, siyasi meselelere ve güncel siyasi doktrinlere aşina olan her düşünür için anlaşılır ve kabul edilebilir İslami bir siyasi sistem tasarlamış olmasıydı. Kafir ve şirke dayalı rejimlere karşı dünya Müslümanlarına koşulsuz destek vermek, İmam'ın ilkelerindendi. Müslümanların onurunu ve şerefini düşünürdü ve bazı ülkelerde azınlıkta olan ve Müslümanlıklarını açıkça ifade edemeyen Müslümanları, Müslüman olmakla gurur duyacakları bir izzet derecesine ulaştırmayı başardı.
-    İmam Humeyni'nin -ra- Gözünde Halk
İmam'ın bakış açısına göre, halkın kendi kaderini belirleme, İslam Cumhuriyeti sisteminin olmazsa olmazlarındandır. O, Allah'a tevekkül ettikten sonra, halkı devrimin zaferinde ve İslam hükümetinin kuruluşunda ana eksen ve rol oynayıcı olarak görüyordu ve nizamın ve devrimin devamlılığında ve bekasında halkın önemli ve etkili bir unsur olduğuna inanıyordu. İslam Devrimi Lideri, İmam Humeyni'nin -ra- duygulara dayanmadan halktan bahsettiğini ve birçok ülkenin lideri gibi halkçılık iddiasında bulunmadığını, aksine pratikte halka ve onların onuruna ve şahsiyetine değer verdiğini belirtiyor./