"İnsanın Hedefi Allah'tır"; İmam Humeyni'nin İnsan Bilimine Bir Bakış
Parstoday- Hazreti İmam Humeyni (ra), bir siyasi sistemin kurucusu olmanın ötesinde bir şahsiyetti; o, insanın felsefi kapsamlı bir teorisine sahip, hakikate ulaşma yolunu şeriat, akıl ve tarikat aracılığıyla gören derin düşünen bir hikmet sahibiydi.
Hazreti İmam Humeyni (ra), modern çağda sadece yılmaz bir mücadeleci değil, aynı zamanda insana yeni bir bakış açısıyla onun yücelme yolculuğunu tasvir etti ve insanlık mertebeleri ile tevhid arasında bir bağ kurarak tevhitçi bir insan bilimi ve onun pratik modelini sunmada büyük bir adım attı.
Parstoday’in Mehr Haber Ajansı'ndan naklen bildirdiğine göre, Hicri 11. yüzyılda Molla Sadra tarafından geliştirilen Sadra felsefesi ve özellikle tasavvuf olmak üzere İslami irfan, İmam Humeyni'nin (ra) görüşlerinin ve sosyal çalışmalarının oluşumunda önemli bir rol oynamıştır.
İmam Humeyni, kelami ve dini esaslardan yararlanarak, yücelme yolundaki insanın net bir resmini sunar. Onun görüşüne göre, insanın varoluşsal mertebelerinin farkında olması ve yüksek mertebelere ulaşmak için çaba göstermesi bu yolda temel bir rol oynar. İslam dini, ilahi bir davetçi olarak, bu mertebeleri tanımak ve kamil insanı yetiştirmek için ana araçtır. Bu düşüncenin güçlü yanı, antropolojide vahiyci bakış açısının birleşmesidir; bu da insanın mertebelerini yeryüzünden gökyüzüne, doğal aşamadan ilahi aşamaya kadar genişletir. Onun görüşüne göre insan, mertebelerin bütünlüğünü potansiyel olarak kendi içinde barındıran yegane varlıktır. Bu kapsamlı yaklaşım, İslami beşeri bilimlerin dönüşümüne ve sistemleşmeye yardımcı olan felsefi, teolojik, kelami ve irfani sonuçlara sahiptir. İmam Humeyni'nin yüce felsefesi vahiy ile aklın birleşimi üzerine kurulmuştur; bu nedenle onun yüce insanı, hem şeriat merkezli hem de teorik ve sosyal akılcılığı kapsar.
İmam Humeyni'nin (ra) düşüncelerinde, insanın yücelişinin başlangıç noktası, felsefi esaslar ve özellikle Molla Sadra'nın, varlığın asalet ilkesiyle iç içedir. O, insanın başlangıcını ve sonunu bu varlığın asalet ilkesine göre tasvir eder. İnsanın dış âlemdeki varlığı özgün ve gerçekleşmiş olsa da, aynı zamanda mutlak yoksul ve Yüce Yaratan'ın varlığına bağımlıdır. Teşkik teorisine göre, insanın varlığı şiddet ve zayıflık mertebelerine sahiptir ve onun faziletleri ve kemalatı da bu şekilde teşekikidir. İnsan, cevherî hareketiyle yücelme ve şiddetlenme yolunda ilerler veya düşüş yönünde azalmaya doğru gider.
Molla Sadra felsefesi, varlık ve cevherî harekete vurgu yaparak, varoluşun ve onun Allah ve insanla ilişkisinin daha derin bir anlayışını sunar. İmam Humeyni'ye (ra) göre bu felsefe, insanın, yaşamın ve bu dünyadaki amacının daha derin anlamlarını anlamasına yardımcı olur. Molla Sadra felsefesi varlık merkezliliğe vurgu yapar. Bu düşünceye göre varlık, insanların odak noktası olması gereken fiili ve idrak edilebilir bir hakikattir. İmam Humeyni (ra), insanı eğitiminde, kemalinde ve varlığında, kendine dikkat etmesinin yanı sıra varlığın kaynağına da dikkat etmesi gereken bir varlık olarak görür. İmam'ın bu ifadesi, Allah'ı ve insan varlığını gerçek anlamda tanımanın birçok sosyal ve bireysel sorunun çözümüne yol açtığını göstermektedir. Bu bakış açısı, insanın kendini geliştirme ve sosyalleşme yolunda ilerlemesine yardımcı olur.
Sadrai düşünceye göre varoluş sürekli bir dönüşüm içindedir ve bu sürekli değişim, bireysel ve sosyal koşulların iyileştirilmesi yönünde bir tür faaliyet ve çabaya davettir. İmam Humeyni (ra), insanların içindeki dönüşümün önemini vurgular ve nefsi eğitmenin ve kendini geliştirmenin her türlü dönüşüm ve yeniliğin anahtarı olduğuna inanır; bu da toplumda etkili olabilmek için kendimizi geliştirmemiz gerektiği anlamına gelir.
Felsefenin yanı sıra İslami irfanın da İmam'ın şahsiyetinde oldukça etkili olduğu görülebilir. İslami irfan, özellikle Ehlibeyt'in (a.s) öğretileri ve irfani tecrübeler, Allah'ı ve hayatın hakikatini tanımanın bir yolu olarak kabul edilir. İmam Humeyni (ra), bu irfandan yararlanarak dinin sosyal boyutuna özel bir önem vermiştir. İrfani öğretiler, Allah'a ve insanlara karşı sevgi ve aşka vurgu yapar.
İmam Humeyni: "Peygamberlerin tüm çabası, toplumda insanlık için bir sosyal adalet yaratmak ve bireysel olarak insan için bir batıni adalet yaratmaktı."/