İran Füzeleri Gerçeği Yazdı; Vur-Kaç Dönemi Sona Erdi
(last modified Sat, 14 Jun 2025 14:38:40 GMT )
Haziran 14, 2025 17:38 Europe/Istanbul
  • İran Füzeleri Gerçeği Yazdı; Vur-Kaç Dönemi Sona Erdi

Cumartesi, 14 Haziran sabahının erken saatlerinde başlayan stratejik karşılaşmanın yeni aşamasında, İran’a ait füze ve insansız hava araçları yalnızca İsrail’in semalarını değil, aynı zamanda “Siyonist güvenlik efsanesi”ni de yerle bir etti. Artık Tel Aviv, huzurun gölgesinde bir şehir değil; zulümle alevlenen ve şimdi onu başlatanları saran bir ateşin tam ortasındadır.

Siyonist rejim, bugün kendi elleriyle yıllar önce bölgede yaktığı ateşin içinde yanmaktadır. İşgal, saldırı ve mazlum halklara düşmanlıkla körüklenen bu alev, şimdi daha da büyüyerek onları sarmıştır. Bu, her zorba ve saldırgan rejimin kaçamayacağı bir sondur.

İran’ın bu rejimin son saldırısına karşı verdiği sert ve hesaplı yanıt, net bir mesaj taşımaktadır: Hiçbir zorbalık, tehdit ya da saldırı cevapsız kalmaz. Saldırganlar, eninde sonunda yaptıklarının bedelini öder.

Bugün, Demir Kubbe, Davut’un Sapanı ve Hetz gibi sistemler hakkında yapılan tüm medya propagandalarına rağmen, İran İslam Cumhuriyeti yüzlerce hassas güdümlü füze ve akıllı İHA fırlatarak işgal altındaki toprakların derinliklerine sızmayı başardı ve belirlenen hedefleri büyük bir isabetle vurdu.

Dünya, bugün çıplak gözle gördü ki Siyonistlerin yıllardır “kırmızı çizgi” ve “güvenlik kalkanı” olarak sunduğu şey, aslında bir güvenlik serabından ibaretti. Düşman, bugün Filistin, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen halklarının kalbinde yıllardır yaktığı ateşin içinde kavrulmaktadır.

Bu yanıtın mesajı nettir:“Her kim özgür bir halka el uzatırsa, eli kesilir; her kim tehdit diliyle konuşursa, cevabını alır; ve her kim saldırırsa, bedelini öder.”

Siyonist rejim, yıllardır sahte güç gösterileriyle kendini yenilmez göstermeye çalıştı. Ama sahadaki gerçekler farklıdır. Bugün direniş, Filistin’den Lübnan’a, İran’dan Yemen’e kadar kök salmış ve artık dev bir ağaca dönüşmüştür; öyle ki gölgesi Tel Aviv’in kalbine kadar ulaşmaktadır. Zamanında beton duvarlar ve hava savunma sistemleriyle kendini güvene alabileceğini sananlar, bugün gerçeği başka türlü yaşamaktadır. Şimdi boğazları, “direniş ağacının” kalın dallarıyla sıkılmıştır. Bu ağaç, “Filistin” adıyla filizlendi, “Lebbeyk ya Zeyneb” nidalarıyla can buldu ve direniş liderlerinin kanıyla olgunlaştı.

İran’ın bugünkü cevabı, yalnızca askeri bir yanıt veya uyarı değildi; bu, yeni bir stratejik caydırıcılık döneminin resmen başladığının ilanıydı. Direniş Cephesi artık sadece savunmada değil, inisiyatif sahibidir. Yıllarca Siyonist rejimin ve destekçilerinin elinde bulunan korku dengesi, bugün eşi benzeri görülmemiş biçimde tersine dönmüştür. İsrail şehirlerinin yıkılmış hali dünya medyasında yer bulurken, artık bu işgalci rejim, bir sonraki cevaptan korkmalı ve operasyon planlamak yerine birbiri ardına gelen iç ve dış güvenlik krizlerini bertaraf etmenin yollarını aramalıdır.

Bu yeni denklemde hiçbir saldırı cezasız kalmaz, hiçbir suç unutulmaz. Siyonist rejim artık penceresiz sığınaklarında saklanarak Filistin halkını katletme ya da komşu ülkelere saldırı planı yapamayacaktır. Çünkü vur-kaç dönemi bitmiştir.

İran’ın bu barbar saldırıya verdiği ezici karşılık aynı zamanda bu rejimi destekleyen Batılılara da net bir mesaj gönderdi: Eğer masumların ve çocukların kanına bulanmış bir rejimi destekliyorsanız, bu krizin alevlerinde siz de yanarsınız. Çünkü bu alevler; halkların acısından, mazlumların öfkesinden ve susturulmuş feryatların içinden yükselmiştir. Bu ateş ne söner, ne de hafifler.

Evet, bu sadece bir başlangıçtır.Eğer direniş dün yalnızca kendini savunmayı düşünüyorduysa, bugün zaferi düşünmektedir.Ve yarın –belki de çok uzak olmayan bir yarın– işgal altındaki topraklar artık süngünün gölgesinde kalmayacak, özgür insanların kollarına dönecektir.