Grossi’nin Davranışları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı Meşruiyet Kriziyle Karşı Karşıya mı Bıraktı?
https://parstoday.ir/tr/news/iran-i279326
Parstoday – İran, kasıtlı ve önyargılı raporlar ile nükleer tesislerine yönelik saldırılara karşı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın sessizliğini hedefli ve caydırıcı bir yanıtla karşıladı. Böylece Batı’nın medya oyununu bozdu ve Rafael Grossi’nin çizdiği yolu sorgulattı.
(last modified 2025-07-10T04:47:17+00:00 )
Temmuz 10, 2025 07:11 Europe/Istanbul
  •  Grossi’nin Davranışları, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nı Meşruiyet Kriziyle Karşı Karşıya mı Bıraktı?

Parstoday – İran, kasıtlı ve önyargılı raporlar ile nükleer tesislerine yönelik saldırılara karşı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın sessizliğini hedefli ve caydırıcı bir yanıtla karşıladı. Böylece Batı’nın medya oyununu bozdu ve Rafael Grossi’nin çizdiği yolu sorgulattı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA), barışçıl nükleer programlara ilişkin teknik, tarafsız ve denetleyici bir rolü olması gerekirken, son haftalardaki gelişmeler, bu kurumun Rafael Grossi yönetiminde bilimsel şeffaflık yerine İran’a baskı aracı olarak kullanıldığını bir kez daha ortaya koydu. Parstoday’in Mehr Haber Ajansı’na dayandırdığı haberine göre, çifte standartlı davranışlar, çelişkili raporlar, güvenilir olmayan kaynaklara seçici biçimde dayanılması ve nihayetinde ABD ve İsrail’in düşmanca eylemlerine medya zemin hazırlanması, Grossi’nin performansını ciddi şekilde sorgulanır hale getirmiştir.

İran, bu süreçte seyirci kalmamış, hukuki, diplomatik ve teknik araçlarla bu siyasi oyuna akıllıca ve uygun yanıtlar vermiştir.

İran’ın Yanıtları: Meşru, Hassas ve Caydırıcı

İran’ın barışçıl nükleer tesislerine (Natanz, Fordo ve İsfahan) yönelik doğrudan askeri saldırılara karşın UAEA’nın şüpheli sessizliğinin ardından, İran İslami Danışma Meclisi, uluslararası hukuk ilkelerine dayalı stratejik bir yasa çıkararak, Ajans’la olan gönüllü iş birliğini resmen askıya aldı. Bu karar, BAE’nin 36. maddesi ve NPT Antlaşması’nın 19. maddesi çerçevesinde alındı ve teknik ve hukuki açıdan tamamen meşru ve savunulabilirdir. Çünkü taraflardan biri yükümlülüklerini ihlal ettiğinde, diğer taraf gönüllü yükümlülüklerini askıya alma hakkına sahiptir.

Rafael Grossi’nin Ajans başkanı olarak taraflı tutumu ise, İran’ın bu şahsın ülkeye girişinin yasaklanmasını tartışmasına yol açtı. Grossi’nin davranışları yalnızca tarafsızlıktan uzak değil, bazı durumlarda daha resmi raporlar yayınlanmadan önce, içerikleri Batılı ve İsrail medyasına sızdırılmıştır. Bu durum, Grossi’nin kendisini teknik bir yetkili olarak değil, İran’a uluslararası baskı uygulama senaryosunun bir medya aracı olarak konumlandırdığını göstermektedir. Bir ülkenin güvenliğini tehdit eden kişi ya da yetkililerin ülkeye girişinin yasaklanması, uluslararası diplomasi tarihinde örnekleri olan bir durumdur ve İran bu caydırıcı aracı yerinde kullanmıştır.

Sonuç olarak, İran, güvenlik koşulları, bilgi sızıntıları ve Ajans’ın gerilim yaratan eylemlerini göz önünde bulundurarak, bazı özel denetçilerin erişimini sınırlandırmış ya da askıya almıştır. Bu karar da Ajans Tüzüğü’nün 9. maddesi ve denetçilerin kimliğini onaylama yetkisine dair koruyucu hükümler kapsamında savunulabilir niteliktedir.

Ajans İran’daki Güvenilirliğini Nasıl Kaybetti?

1. Teknik Değil, Siyasi Raporların Yayınlanması

Ajans’ın teknik rotadan sapmasının en önemli göstergelerinden biri, bilimsel ve koruma kriterlerine dayanmayan, dış kaynaklardan özellikle İsrail’den gelen doğrulanmamış bilgilere dayanan raporların sürekli yayımlanmasıdır. Örneğin, Merivan ve Turkozeabad gibi yerlerde uranyum parçacıklarının varlığına dair iddialar, ilk kez İsrail Başbakanı tarafından bir medya şovunda gündeme getirilmiş ve detaylı saha araştırmaları yapılmaksızın doğrudan Ajans raporlarına dahil edilmiştir.

2. Askerî Saldırılara Zemin Hazırlama

Ajans’ın raporlarının içeriği ve Grossi’nin açıklamaları, ABD ve İsrail’in İran nükleer tesislerine yönelik saldırı hazırlıklarının öncesinde, Ajans’ın yalnızca teknik gözlemci değil, adeta askeri operasyonlara ön hazırlık aracı olarak kullanıldığını açıkça ortaya koymuştur.

3. Çifte Standart ve Saldırılara Sessizlik

Ajans’ın siyasi yaklaşımının en belirgin yönlerinden biri, İran’ın barışçıl nükleer tesislerine yönelik açık askeri saldırılar karşısındaki mutlak sessizliğidir. Natanz, Fordo ve İsfahan’daki tesislere yapılan İHA ve füze saldırılarının ardından, Ajans’tan tarafsız bir kurum olarak, bu saldırıları şiddetle kınaması bekleniyordu. Ancak Grossi böyle bir açıklama yapmak yerine, İran’ın programını "tehlikeli" olarak niteleyerek ve "acil iş birliği" çağrısında bulunarak dolaylı biçimde bu saldırıları meşrulaştırmıştır. Oysa Ajans Tüzüğü’nün 2. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, Ajans, üyelerin barışçıl tesislerine yönelik potansiyel ya da fiili tehditler karşısında kesin tutum almakla yükümlüdür.Oyun Sona mı Yaklaşıyor?

Rafael Grossi’nin yönetiminin beş yıl yedi ayını geride bırakmasıyla birlikte, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir meşruiyet, güven ve tarafsızlık krizine girmiştir. Bilimsel ve teknik denetim kurumu olması gereken bu yapı, artık başta Bağlantısızlar Hareketi üyeleri olmak üzere, dünyanın önemli bir kesimi tarafından Batı ve İsrail’in siyasi aracı olarak görülmektedir.

Belgesiz raporlar, gizli bilgilerin ifşası, askeri saldırılara açıkça taraf olunması ve tehditkâr söylemler, bu kurumun mesleki itibarını büyük ölçüde zedelemiştir. Hukuki bütünlükteki zayıflık, barışçıl tesislere yönelik saldırılara karşı etkisizlik ve teknik bağımsızlığı koruyamama durumu, Ajans’ı tarafsız uluslararası bir gözlemci olmaktan çıkararak, bağımsız ülkelere karşı yürütülen siyasi baskı ağının bir parçası haline getirmiştir.Grossi’nin İran kartıyla oynadığı oyun sona yaklaşmış gibi görünüyor. Kaybedilen güven, saldırılar karşısındaki sessizlik ve Batı baskısını koordine eden bir platforma dönüşme süreci, bu Ajansı yalnızca Tahran’da değil, dünyanın birçok yerinde bağımsız bir teknik kurum olarak görülmez hale getirmiştir.

Bu gidişat devam ederse, hedef ülkeler sadece iş birliği düzeylerini düşürmekle kalmayacak, aynı zamanda Ajans’ı küresel denetim makamı olmaktan çıkarıp etkisiz bir siyasi oyuncuya dönüştüreceklerdir. Dolayısıyla İran, son adımlarıyla yalnızca ulusal çıkarlarını savunmakla kalmamış, aynı zamanda uluslararası düzenin temel taşı olan "güvenin kaybı"nın sonuçları konusunda da ciddi bir uyarı vermiştir.