Harrazî: İslam Cumhuriyeti Müzakereye Açık Ama Dayatmayı Kabul Etmez

Parstoday – İran İslam Cumhuriyeti Stratejik Dış İlişkiler Konseyi Başkanı, İslam Cumhuriyeti’nin müzakereye açık olduğunu fakat dayatmayı kabul etmeyeceğini vurguladı.

Parstoday’e göre, Stratejik Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Kamal Harrazî şunları söyledi: Eğer müzakere mantıklı ilkeler üzerine kurulursa ve İslam Cumhuriyeti’nin haysiyeti korunursa, biz müzakereye hazırız; şu an da müzakereye hazırız, ancak müzakereyi yöneten ilkeler gözetilsin ve bir şeyin üzerimize dayatılmasına izin vermeyelim; dayatılmak istenirse ona karşı dururuz.

Kamal Harrazî, KHAMENEI.IR ile yaptığı söyleşide şunları ekledi: Müzakereler boyunca İslam Cumhuriyeti’nin haysiyetini her zaman göz önünde bulundurduk; haysiyete aykırı hiçbir anlaşmaya imza atmadık ve her zaman İran’ın “uranyum zenginleştirme hakkı”nı vurguladık; aynı zamanda bir sonuca varılabilmesi için müzakerede bazı esneklikler de gösterildi. Bu nedenle nükleer müzakerelerde “haysiyet”, “hikmet” ve “menfaat” olmak üzere üç ilkenin tecrübesi açıkça görülmüştür.

Harrazî, Donald Trump’ın müzakereler sırasında askeri saldırıda bulunduğunu ve bunun müzakere ilkelerine aykırı olduğunu belirtti; ya da Avrupalıların taahhütlerini yerine getirmediklerini, kendilerinin de İran’ın sıfır zenginleştirmeyi kabul etmesi gerektiği sonucuna vardıklarını söylemelerine rağmen yine de Nükleer Anlaşma’yı (JCPoA) kullanma ve snapback mekanizmasını uygulama iddiasında bulunduklarını kaydetti. Bunların diplomasinin literatüründe yer alan ilkelere aykırı olduğunu dile getirdi.

Stratejik Dış İlişkiler Konseyi Başkanı ve İran’ın Menfaatlerini Belirleme konseyi üyesi Harrazî, kendine yeterlilik politikasını İslam Cumhuriyeti’nin başlıca politikalarından biri olarak niteledi ve uranyum zenginleştirmenin ülkemiz için “mukat’a bir hak” olduğunu; bunun vazgeçilebilecek ya da başkalarına tamamen bağımlı olunabilecek bir konu olmadığını, bunun ülkenin maslahatına uygun olduğunu vurguladı.

Harrazî ateşkesin kabul edilmesine dair şunları söyledi: İsrail üzerinde büyük bir baskı kuruldu ve bizim füze saldırılarımız etkili oldu; İsrail işgal edilmiş topraklar içinde birçok iç sorunla karşılaştı. Öngörüldü ki bu on iki günlük savaşın doğrudan maliyeti yaklaşık 2,4 milyar dolar civarında oldu; elbette dolaylı maliyetler de söz konusu. Dolayısıyla bu baskılar — hem ekonomik hem de psikolojik baskılar — işgal edilen topraklarda etkili oldu. Ayrıca Amerikalılar da savaşın devam edip bölgeye yayılmasını ve daha fazla karışmayı istemiyorlardı çünkü çıkarları bunu gerektirmiyordu. Bu şekilde ateşkes talep edildi. Biz de en başından beri dedik ki eğer onlar (karşı taraf) saldırmazsa biz devam etmeyiz; bu yüzden biz de savaşı durdurduk.