BRICS; Mevcut Düzeni Bozmak Yerine Küresel Düzeni Yeniden Tanımlamak
Parstoday – Batının hegemonyasının zayıfladığı ve uluslararası sistemin dönüşüm geçirdiği bir dönemde, BRICS, yükselen güçler koalisyonu olarak mevcut düzeni yıkmayı değil, çok taraflılık, adalet ve küresel istikrar temelleri üzerinde onu reforme etmeyi ve yeniden tanımlamayı hedefliyor.
Uluslararası sistemin yapısının değiştiği ve Batı hegemonyasının etkisinin azaldığı bir dönemde, BRICS grubu yükselen güçlerin işbirliği simgesi hâline gelmiştir. Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve İran gibi ülkelerden oluşan bu grup, daha çok kutuplu ve demokratik bir düzen yaratmayı amaçlıyor; bu düzen eşitlik ve karşılıklı saygı temelinde şekilleniyor, baskı ve tekelcilik üzerine değil. Parstoday’in IRNA’dan aktardığına göre, BRICS, yaygın kanının aksine “anti-Batı” bir yapı değildir; amacı mevcut küresel düzeni reforme etmek ve yeniden düzenlemektir. Grup, Batı’nın tek taraflı ve çelişkili politikalarıyla mevcut düzen için en büyük tehdit oluşturduğunu savunuyor. Bunun örnekleri arasında, ABD’nin Dünya Ticaret Örgütü ilkeleriyle çelişen yeni gümrük tarifeleri ve Batı’nın İsrail rejimini koşulsuz desteklemesi yer alıyor; bu tür davranışlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kurumların meşruiyetini de zayıflatıyor.
Buna karşılık, BRICS, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Şartı’na dayalı bir küresel düzenin korunmasını vurguluyor. Rusya ve Çin liderleri, gelecekteki düzenin kapsayıcı, adil ve çok sesli olması gerektiğini defalarca dile getirdi.
Bu ittifak, Batı’nın neo-sömürgeci modellerini reddederek “eşit katılım” ve “ülke iç işlerine müdahale etmeme” ilkelerini işbirliğinin merkezine koyuyor. Ekonomik alanda BRICS, siyasi ön şart olmaksızın kalkınma modelini teşvik ediyor; BRICS Kalkınma Bankası’nın kurulmasıyla, ülkelerin finansmanı siyasi dayatmalar olmadan sağlanabiliyor.
Sonuç olarak, BRICS, yeni finansal ve ticari sistemler önererek, SWIFT gibi Batı’ya bağımlı mekanizmalara alternatifler geliştirmeyi amaçlıyor; böylece küresel ekonominin siyasi baskı aracı hâline gelmesini önlemeyi hedefliyor. Bu bağlamda, grup mevcut küresel düzeni yok etmek yerine, onu adil ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirmeye çalışıyor.