Mart 30, 2017 07:21 Europe/Istanbul
  • Arabistan ve Ürdün'ün Arap sorunları konusunda İran'ı suçlamaları

 Ürdün'ün ev sahipliğinde dün başlayan 28. Arap Birliği Zirvesi'nin hazırlık toplantıları Salı günü daimi temsilciler düzeyinde başladı.

 

 Ürdün'ün Ölü Deniz bölgesinde başlayan toplantının açılışında konuşan Arap Birliği Moritanya Daimi Temsilcisi Vedadi Sidi Heybe, "Daimi temsilciler toplantısı, Arap ülkelerinin zor şartlar içinde bulunduğu bir dönemde başladı. Bu durum, Arap halklarının beklentilerini ve taleplerini yerine getirmek için çalışmamızı gerektiriyor." dedi.

  16 Arap ülkesi liderinin katılacağı toplantıda liderlerin hazırladıkları 15 maddelik Karar tasarısında İran İslam cumhuriyetinin Arap ülkelerinin egemenliği ve uluslararası hukuku ihlal ederek, Arap ülkelerinin iç işlerine karıştığı, İran'ın bölge güvenliği ve istikrarını tehdit edecek ve güveni zedeleyecek provokatif eylemlerden kaçınması gerektiği gibi boş ve asılsız iddialar yer aldı.

Arap ülkelerinde masum halk kitlelerini esir alan dikta Arap rejimleri ve özellikle Suudi Arabistan ve Ürdün krallık rejimleri, terörist İsrail rejimiyle ittifak halinde İran İslam cumhuriyetiyle Lübnan İslami direniş hareket Hizbullah'a kan ve kin kusuyorlar. Bu kifayetsiz dikta Arap rejimleri, Arap milletlerine yoksulluk, ekonomik çöküş, gelişip kalkınmalarını engelleme, Amerika ve Siyonist rejime uşaklık ve bağımlılık dayatmaktadırlar.

    Dikta Suudi krallık rejiminin Vahhabi sapık fırkası, Afganistan ve Pakistan'dan, Irak, Suriye ve Yemen ile Libya'ya kadar DAEŞ, El-Kaide türevlerinden oluşan tekfirci ve İslam ile insanlık dışı terör örgütleri ihracatını yapmakta ve onları besleyerek Şii ve Sünni Savaşını çıkarmaya, bu yoldan İslam ülkelerini bölüp parçalamaya, zayıf düşürüp, Amerika ve Siyonizm'e köle yapmaya çalışıyor. İnkar edilemez bu gerçeğe rağmen Suudi Kralı Selman ile Ürdün kralı Abdullah, ırkçı İsrail rejiminin işbirlikçileri olarak ve Siyonizm ağzıyla konuşup, İran İslam Cumhuriyeti'nin mezhepçilik ihtilafı tetikleyen hareketlerden vazgeçerek Fars Körfezi ülkelerinde karışıklığa neden olan grupları desteklemeye son vermesi gibi çarpık iddiaları ileri sürdüler.

   Filistin işgal altındayken, Arap milletleri yoksulluk içinde kıvranırken Suudi krallık rejimi Amerika'nın emir kulu olarak petrol gelirlerinin büyük bir kısmını Amerika bankalarında yatırma ve Amerika ile İngiltere gibi batılı sömürgeci güçlerden silah alma zorundadır. Aksi takdirde onların desteğini kaybederek çökecektir.

 Suudi Kralı Selman ile Ürdün kralı Abdullah ayrıca Siyonist rejimin işgaline son veren ve Lübnan Milli birliği ve toprak bütünlüğünü sağlayıp koruyan Hizbullah'ı terörist ilan edep, terör örgütlerini desteklemekle suçladılar. Bundan amaçları dünya Siyonizm'ine ve destekçileri küresel güçlere  biatlerini tazelemektir.

    Bilindiği gibi Ürdün kralı Abdullah'ın Babası Kral Hüseyin ırkçı İsrail rejimini desteklemek amacıyla binlerce Filistinli sivil ve savaşçıyı kara Eylül'de katliamdan geçirdi. Ürdün krallığı ülke halkının isteğine rağmen terörist Siyonist rejim İsrail ile ittifak ve işbirliği anlaşmasını imzalamıştır. Dikta ve fitneci Suudi krallık rejimiyse Bahreyn Müslüman halkının özgürlük, bağımsızlık ve demokratikleşme, cumhuriyet nizamını kurma taleplerini kanlı bir şekilde bastırmak amacıyla Bahreyn'i Amerika işgaline bırakan dikta Al-ı Halife rejimine askeri güç desteği vermektedir.

   Suudi krallık rejimi sapık Vahhabi-tekfirci fırkasının öğretileri doğrultusunda Yemen Müslüman halkını katliamdan geçirip, bu İslam ve Arap ülkesinin alt yapılarını bombalayıp imha etmekte ve Siyonist rejimle İslam ve Müslüman milletlere karşı savaş yarışını sürdürmektedir. Suudi hanedan rejimiyle Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün krallığı gibi monarşi dikta rejimler, Irak ve Suriye'de tekfirci teröristleri beslemektedirler.

    Amerika'nın emir kulu olarak "Eğit-Donat" planı çerçevesinde Suriye'deki DAEŞ, Nusra cephesi, İslam ordusu gibi hunhar tekfirci terör örgütlerine mali ve silah ile askeri ve istihbarat desteği vermektedirler. Ancak bu gerici ve dikta rejimler, Irak, Suriye ve Yemen halkının şanlı direnişiyle karşılaşıp, büyük bir hezimete uğradıkları, bu İslam ve Arap ülkelerini parçalayamadıkları için İran ile Hizbullah'tan öç alamaya çalışıyor ve kin kusuyorlar.    

   Lübnan ile Umman ise, Arap ülkelerindeki siyasi ve ekonomik ile toplumsal sorunların çözümü için gerekli planların hazırlanması ve uygulanması, İran'ın boş yere suçlanmaması ve iç sorunlar konusunda hedef saptırılmaması uyarısında bulundular. Suudi krallık rejimi Suriye ve Irak'ta Tekfirci terör örgütlerine milyarlarca dolar harcadığının boşa gittiğini görünce İran İslam cumhuriyetiyle Lübnan Hizbullah'ını karalama zorunluluğunu hissediyor./

 

 

Etiketler