Kutsal savunma ve hatıra yazarlığının parlak çalışmaları
Yeni kuşağın İslam inkılabı dönemindeki gerçekleri bilme zarureti, günümüzde daha çok hissedilmekte, bu da o dönemin duru ve her türlü tahriften uzak anıları görüntüye dökerek yaymaktan başka yolu yoktur; zira aksi halde bu anılar zaman aşımı ile tahrife uğrayıp unutulmaya yüz tutacaktır.
Mayıs ayını yeni geride bırakıp Haziran ayındayız. Bu günler İran’ın sanat ve kültür alanı, İran tarihinin kutsal savunma anıları ve olayları ile yoğrulan günlerdir. Bunun en önemli sebebi ise 24 mayıs (hş 3 Hordad) Hürremşehr’in işgalden kurtuluş günü olmasıdır.
Bu yıl Mayıs’ın başlarında Ayetullah Hamenei’nin katılımı ile “anma gecesi” etkinliklerinden biri düzenlendi ve İslam inkılabı rehberi bu törende yaptığı konuşmada kutsal savunma dönemi anılarının korunması ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Ayetullah Hamenei 8 yıllık kutsal savunma anılarının yeni kuşaklara aktarılması ve bu bağlamda yeni ve çeşitli sanat ve edebiyat tarzlarının kullanılmasına işaretle bunun çok değerli ve önemli çalışmalar olduğunu belirtti. Ayetullah Hamenei kutsal savunma döneminin en kalıcı derslerinden birinin, “ pratik olarak ve ruh derinliğinden gelen bir duyguyla Allah'a tevekkül olunması halinde kesinlikle iman sayesinde tüm engeller ve zorluklara galebe çalınabileceğini” söyledi.
İslam inkılabı rehberi kutsal savunma döneminin maddi ve insani kayıplarına rağmen günümüz ve gelecek için önemli etkileri ve eserleri olduğuna işaretle, "Toplumda inkılâpçı ruhun, moralin korunması ve takviyesi ve inkılâbın devamlılığının korunması o dönemin etkilerinden biridir. O cihadi ve fedakârlık girişimi eğer olmasaydı kesin olarak inkılâpçılık ruhu ciddi bir tehdit altına girecekti" dedi.
Ayetullah Hamenei bu moral ve Allah’a tevekkülün yayılmasının ancak kutsal savunma dönemi anılarını canlı tutmakla mümkün olduğuna değinerek, "Kutsal savunma anılarıyla ilgili yazılan veya bu amaçla hazırlanan filimler bir sanat veya edebiyat eseri olmaktan çok daha üstündürler. Bu eserler gerçekte inkılâp, milli kimlik veya ülkenin kalkınması temellerine beton takviyesi mesabesindedir" şeklinde konuştu.
Kutsal savunma dönemine ait hatıraların ulusal bir servet özelliği taşıdığını belirten Ayetullah Hamenei, bu hatıra ve anıların bir arada toplanarak daha sonraki nesillere aktarılması ve bu hususta modern metotlardan yararlanılması gerektiğine temasla, "Bu hatıraların topluma aktarılması büyük bir manevi infak, hasene ve sadakadır, bu alanda faaliyet gösterenler gerçekte ilahi ve manevi rızkın ülkeye enjekte edilmesi vasıtalarıdırlar" dedi.
İslam inkılabı rehberi Ayetullah Seyid Ali Hamenei o döneme ait gerçekler ve anılar hazinesinin toplanması için gelecek 50 yılda çalışmalar yapılsa bile yine bitmeyeceğini söyledi.
Dünyanın her yerinde ve yer küre üzerinde çeşitli dillerle konuşan insanlar arasında, sürekli günlük anılarını kaleme alan bir çok insan var. Tabi ki bu insanlar, anılarını yazmayı profesyonelce değil, genellikle bir hobi olarak ve amatörce yapmaktalar. Onlar kendi anılarını kaleme almak için hiçbir zaman yazma teknik ve yöntemlerini öğrenmek niyetinde değiller, zira onların muhatapları halkın çoğunluğu değiller; başka bir ifade ile bu gibi yazarlar, metinlerini halka açma niyeti ile ellerine kalem tutmuyorlar.Fakat bazı anı metinleri de genel kitleye hitap ediyorlar; öyle ki bu metinlerden bazıları, değerli edebi metinler arasında yer alıyor ve yayımlanırken bir çok okuru ve destekçisi oluyor. En çok okunan hatıralar kategorisinde, savaş anıları da yer alıyor; komutanlar, askerler ve genel olarak savaş meydanında olanların günlük hatıraları.
İranlı roman yazarı Ahmed Dehgan, savaş anılarını yazmadan kısa ve özet açıklamasında şöyle diyor: Dünya tarihi bir çok ağır ve korkunç çekişmelere şahit. Anı yazmanın en önemli alt kademelerinden biri, savaştan anılarını yazanlara ait. İlk başlarda sadece savaş komutanları kendi toprak genişletme serüvenlerini kaleme alıyorlardı, fakat yeni dönemde askerler ve sadece savaşçı unvanını taşıyanlar bile kendi anılarını kaleme alıyorlar.Dehgan sözlerinin devamında 15-16 yy'da İspanyol komutan Bernal Díaz del Castillo’nun anı kitabının girişinden bazı cümleler aktararak, savaş anılarını kaleme alma tekniğinden sade ve kapsamlı bir açıklama aktarıyor:Ben Allah’ın yardımı ile bizzat iştirak ettiğim bir savaşı anlatmak istiyorum; bizzat şahit olduğum şeyleri, ve tarafız bir şahit gibi sade bir dille olayları iddiasız bir şekilde yazayım. Görme ve duyma yeteneğimi kaybettim, tesadüfen çocuklarıma ve torunlarıma, gerçek bir hikayeden başka miras bırakacak pek değerli bir şeye de sahip değilim ve ne kadar hayret verici bir hikaye olduğunu da göreceksiniz.Kutsal savunma alanında araştırmacı ve gazeteci Hidayetullah Behbudi’ye göre İran halkının 8 yıllık kutsal savunmanın ardından İran kültür alanında daha önce yaşanmayan yeni olaylar gerçekleşti, ve buna da “anı yazma seferberliği” denilebilir. Behbudi’ye göre edebiyat ve sanat yaratmada şayeste çalışmalarda bulunan sanatçılar ve yazarlara ilaveten, aslında halkın bizzat kendisi olan savaşçılar da 8 yıllık savaş anılarını kaleme almaya başlamışlar. Bu yazıların sayı bakımından fazla olması, iklim açısından çeşitliliği ve uzun sayılan dönemi nedeni ile onlara gönül rahatlığı ile anı yazma seferberliği adı verilebilir.
Genelde kitap şeklinde veya gazete ve dergilerde yayınlanan savaş dönemine (hş 1359-1367) ait anıların çoğu belirli bir yöntem izliyorlar. Bu anılar genelde genç savaşçılar tarafından yazılmasına rağmen, basılma sürecinde bazı değişikliklere de uğruyorlar. Savaş ve İslam inkılabı ülküleri ve sloganlarının propaganda edilmesi, düşmanı tahkir etmek, öz kuvvetlerin moralinin üstün olması ve savaş döneminde halkın moralini bozacak olayların açıklanmaması ilkesi, bu anıların çoğunda göze çarpan özelliklerdir.
Fakat kutsal savunma döneminden yıllar geçtiği günümüzde, bu anılar bir nebze değişime uğramıştır. Günümüz eserlerinde kutsal savunma dönemi ile ilgili bir çok gerçekler beyan edilirken, savaşın halkın günlük yaşamı, savaşçıların ailelerinin moralleri, muhataplara daha çok anlatılıyor. Öyle ki çeşitli alanlarda çalışan sanatçılara güvenli ve değerli kaynaklar oluşturabilirler.
Kutsal savunma dönemi ile ilgili filmlere imza atan İranlı film yapımcısı bayan Nergis Abyar şöyle diyor: Kutsal savunma alanında yazılan anılar, gönül rahatlığı ile her zaman başvurabileceğimiz inandırıcı bir kaynaktır ayrıca sanat eserlerimiz için sayısız çekici konular bulabiliriz. Bu yüzden bana göre film yapımcıları bu ortamdan uzak kalmamalı, hatta tam tersine kendilerini ona yakın ve daha yakın etmeli.
Savaş yıllarının en çekici anılarından biri, bir veya birkaç üyesinin savaş cephelerinde olan ailelerin anıları ve bu ailelerin başına gelen olaylardır; bunlar bizleri savaş ve cepheyi daha iyi anlatırken, dönemin sosyal ve insanların yaşamı durumunu anlamamıza yardımcı oluyor.
İranlı yönetmen bayan Monir Geydi eseri olan “Vilayi-ha” (yazlıkçılar) sinema filmi, kutsal savunma yıllarında savaşçıların ailelerinin yaşamını aktarıyor. Bu film, kutsal savunma döneminin görünmeyen yönünü gösteriyor ve tüm çekiciliğini, bu dönemdeki kadınların varlığına borçludur. Vilayi-ha, savaşın ön cephesi ile Ahvaz kenti arasında bir sitede yaşayan ve kocalarını tekrar görebilme beklentisi olan İranlı kahraman ve yiğit kadınların yaşam hikayesidir. Filmin hikayesi, film gibi kısa bir sürede, bu ülke tarihinde kutsal savunma yıllarında sabır ve direniş kahramanlarının yaşamını anlatan hamasi olayları aktarıyor. Filmin kadınların direnişine ve onların yanyana sade yaşamlarına odaklanması, muhatabın bu halkın düşmana karşı cesur ve kahraman tarafını daha iyi anlamasına sebep oluyor.
Bu film İran halkının saldırganlara karşı savaş cephesinde sadece erkeklerin yiğitçe direnerek savunma yapmadığını, kadınların da eşsiz bir cesaretle bu savaşta erkeklerle omuz omuza zorluklara göğüs gerdiği gerçeğini perdeye aktarıyor.