Temmuz 22, 2017 09:56 Europe/Istanbul
  • İran'ın Diplomatik Personelinini Azaltılması; Kuveyt Arabistan Sahasında Oynuyor

Kuveyt yönetiminin, "Abduli dosyası" olarak bilinen konuyla alakadar olarak İran'ın kuveyt büyük elçiliğindeki diplomatlarının sayısını azaltma ve İran'la ilişkiler seviyesini düşürme kararı ardından kuveyt'in Tahran Maslahatgüzarı da İran dışişleri bakanlığına çağrılarak İran'ın da bu konuda misilleme hakkını kullanabileceği konusunda uyarıda bulunuldu.

Kuveyt Dışişleri Bakanlığı, geçtiğimiz Perşembe günü İran İslam Cumhuriyeti Büyükelçisi'ni bakanlığa çağırarak, bu ülkedeki İranlı diplomatların sayısının azaltılması kararını bildirmişti.

Kuveyt yönetimi, "el-Abduli yapılanması" dosyası bahanesiyle, bu girişimde bulunmuştur. Söz konusu dosyada, Kuveyt, İran'ı bu yapılanmanın unsurlarıyla ilişki içinde olmakla suçluyor.

Son dönemde, Kuveyt basını ülke yetkililerinden naklen, el-Abduli grubuna bağlı 14 kişinin İran'a firar ettiğini ileri sürdü. Kuveyt mahkemesi, el-Abduli grubu mensuplarını, casusluk yapmak ve Kuveyt aleyhinde hasmane girişimlerde bulunmakla suçlamaktadır.

Kuveyt yönetiminin bu girişimi ardından Kuveyt'in Tahran maslahatgüzarı İran dışişleri bakanlığına çağrılarak bu konuda İran hükümetinin itirazı bildirilmiş ve İran'ın misillemede bulunma hakkının mahfuz olduğu açıklanmıştır.

İran dışişleri bakanlığı sözcüsü Kasımi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, ‘’Kuveyt Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin İran aleyhinde El Abduli dosyası ile ilgili temelsiz iddiaları ardından Kuveyt maslahatgüzarı bakanlığa çağrılarak İran’ın şiddetli itirazları iletildi’’ açıklamasında bulundu.

Kasımi,’’İran yetkilileri bu görüşmede, Kuveyt makamlarının İran aleyhindeki ithamlarını reddederek, bölgenin hassas şartlarında Kuveytli yetkililerin sonuçsuz gerginlikleri azaltmak ve baskılara direnmek yerine, İran’ı hedef almalarının esef verici olduğunu iletti’’ dedi.

Abduli dosyası 2015 yılında Kuveyt'te açılmış ve bu davayla ilgili olarak Kuveyt yetkilileri Abduli grubunu casusluk ve terör girişimlerinde bulunmakla suçlayarak bu grubun aslında İran'a bağlı bir grup olduğunu iddia etmişlerdir.

Kasımi, bu dava ardından İran İslam cumhuriyetinin bu dosyanın kesinlikle İran'la hiç bir alakasının bulunmadığının Kuveytli makamlara iletildiğini hatırlatarak son Kuveyt maslahatgüzarının dışişleri bakanlığına çağrılması olayında da İran Dışişleri Yetkilisinin Kuveyt Maslahatgüzarına İran’ın bu dosya ile bir ilgisi olmadığını ve bunun daha önce de ifade edildiğinin iletildiğini belirtti.

Kasımi, ‘’Görüşmede ayrıca İran’ın bölge ülkeleri karşısında özellikle zor zamanlarında her zaman sorumlulukla davrandığı hatırlatılarak, diplomatik kadro azaltılması karşısında İran’ın da haklarının saklı olduğunu söylemiştir’’ dedi.

İran-Kuveyt ilişkilerinin gözden geçirilmesi, özellikle Irak'ın idam edilmiş diktatörü Saddam rejiminin Kuveyt'e saldırısı ve bu ülkeyi işgal ardından İran'ın tutumu ve siyasetleri ve Kuveyt yönetimine destek vermesi İran'ın en zor dönemlerde bile sorumlu bir siyaset izlediğini göstermiştir. Geçmiş yıllarda İran ile Kuveyt arasındaki dostça ilişkiler kışkırtıcı ve fitneci girişimlerden etkilenmemiş ve İran her zaman Kuveyt'e yönelik mantıklı bir yaklaşım içinde olmuştur.

Toplu işbirliği ve diyalog, İran'ın kendi komşularıyla özellikle de Fars Körfezi ülkeleriyle  teamül ve yaklaşımında temel bir kriter olarak dikkate alınmıştır. Bölgede her hangi bir krizin baş gösterdiği anlarda İran ilk etapta Kuveyt ile yakın temas içinde olmuş ve gelişmeleri birlikte değerlendirmiştir. Öyle ki İran son dört Arap rejiminin Katar ile her türlü ilişkilerini kesmesi ardından baş gösteren Arap krizi esnasında bile her hangi bir ülkeye destek vermemiş ve bu krizin sonlandırılması amacıyla Kuveyt ile yakın temas ve teamül içinde olmuştur.

Kritik Fars Körfezi bölgesinde kalıcı istikrar ve güvenlik ve barış içinde yaşama ilkelerine gereken ilgi ve özen'in gösterilmesi İran'ın bölgede ifa ettiği iki temel kriterdir ve bu hususta her zaman sorumluluk içinde kendi görevlerini layıkıyla yerine  getirmeye gayret göstermiştir.

Buna karşılık bölge ülkelerinin ilişkileri bozmaya çalışan maceracı bir takım yönetimler ne yazık ki kendi misyonlarını yerine getirmeye devam etmekte ve fitnecilikte bulunmaktalar.

Suudi rejiminin belirlediği 13 maddelik şartlar kapsamında dış siyaset politikasını değiştirmesi yönünde Katar'a yönelik yapılan baskılar bu çerçevede değerlendirilmelidir. İran ve İhvanul Muslimin ile ilişkilerini kesmesi, Türkiye'nin Katar'daki askeri üssünü kapatması yönünde Katar yönetimine yapılan baskılar hepten şahsi çıkarlar ve yanlış siyasetlerin bir ürünü olup Suudi rejimi tarafından hayata geçirilmek istenmektedir. İran'ın bölgedeki sorumlu rolü karşısında Suudi rejiminin izlemekte olduğu siyasetler gerçekte bölgeyi ateşe sürüklemekte olup Suudi rejimi yöneticileri bu konuyla ilgili olarak özellikle de İran düşmanlığını daha da yaymak amacıyla Fars Körfezi bölgesi Arap yönetimleri üzerinde yoğun baskılar uygulayarak İran'la ilişkilerini gözden geçirtmeye çalışmakta.

Nitekim Kuveyt yönetiminin Abduli dosyası bahanesiyle İran'ın bu ülkedeki diplomatlarının sayısını azaltma kararı alması gerçekte bölgenin maceracı rejimi sıfatıyla Arabistan'ın sahasında top oynatması anlamına gelmektedir. Bu senaryo daha önce katarla ilgili de sergilenmiş ancak Katar kendi dış siyasetinde Arabistan'ın bir kukla ve oyuncağı olmayı ve Suudi rejimi sahasında top oynatmayı kabul etmeyerek kendini Arabistan'ın kaymumiyeti altına sokmamıştır.

Etiketler