İktisadi iktidar, hükümetin temel hedefi
İran’da İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra İran milleti ve İslam inkılabının düşmanları bu halkçı inkılabı yok etmek için ellerini geleni ardına koymadı ve böylece İslam inkılabının yücelmesine ve yayılmasına engel olmak istedi. Ancak bugün İslam inkılabı kırk yaşına geldiği bir sırada tüm bu komplolara ve düşmanlıklara karşın dim dik ayakta duruyor ve yücelmeye devam ediyor.
Terör ve suikast, İslam inkılabı düşmanlarının İran milleti ve İslam inkılabına karşı kullandıkları en önemli silahlarıydı. Düşmanlar bu silahı kullanarak çağın en büyük halkçı inkılabının gelişmesini engellemek istiyordu. Bu yüzden İslam inkılabı düşmanları İslam inkılabı zafere kavuştuğu günden itibaren siyasi şahsiyetlere ve hatta sıradan vatandaşlara karşı suikast operasyonlarını gündemine aldı.
Bu arada İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra münafıklar ecnebi odakların destekleri sayesinde İran’ın önemli inkılapçı şahsiyetlerine yönelik suikastlerde önemli rol ifa etmeye başladı ve kendilerince dünyanın hür milletleri arasında benimsenen bu inkılabı yüce ülkülerinden saptırmak ve sıkıntı ile karşı karşıya getirmek istedi.
Bu doğrultuda hş. 1360 yılının Şehriver ayının sekizinci gününde İslam inkılabının yüce ülkülerini gütmek üzere ülkenin yürütme erkinin başında yer alan iki önemli şahsiyet münafıklar terör örgütünün menfur suikastinin hedefi oldu. 8 Şehriver 1360’ta Cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai ve Başbakan Muhammed Cevad Bahüner münafıkların başbakanlık binasına yerleştirdikleri bombanın infilak etmesi sonucunda şehit düştü.
Şehit Bahüner ve şehit Recai İran İslam inkılabının en hassas günlerinde iç ve dış komplolara karşı önemli rol ifa ettiler ve İslam inkılabı ve İslamî nizamın yüce inkılapçı ve değersel hedeflerini gütmek için büyük emek harcadılar.
Aslında İran’da İslam inkılabının iktidar yapısında yürütmenin başı hedef alınması, bu inkılabı yok etmekten başka amacı yoktu. Ancak inkılapçı İran milleti son kırk yılda terör ve suikastlerin onları geriye götüremeyeceğini ispat etti. Nitekim bugün yine İran milleti hükümetin diğer erkanları ile el ele vererek İslam inkılabını ilerletmeye ve iktidarın zirvesine taşımaya devam ediyor.
İran İslam Cumhuriyeti nizamının kurucusu İmam Humeyni –ks– şehit Recai ve şehit Bahüner’in gözü dönmüş münafıklarca şehit edilmelerinin ardından yaptığı açıklamada şöyle buyurdu: alemin tüm zorba güçlerine karşı kıyam eden bir milleti, İslam için kıyam eden bir milleti, Allah için kıyam eden bir milleti, ahkamı ilerletmek için kıyam eden bir milleti terör ve suikastle geri itemezsiniz.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei de şehit Recai ve şehit Bahüner’in hakkında şu açıklamada bulundu:
Gerçi bu iki saygıdeğer insanın görev süresi çok kısaydı ve yürütme erkinde icraatı hakkında herhangi bir yargıda bulunamayız, ancak bu iki aziz şehit her zaman iyilik ve takdirle anılıyor. Bunun sebebi ise bu aziz şehitlerin inkılapçı, mümin, muhlis ve muttaki olmak gibi kişilikleri ve özelliklerinden kaynaklanır.
İran’ın o dönemde Cumhurbaşkanı ve Başbakanı münafıklarca şehit edilmesinin ardından İran İslam Cumhuriyeti takviminde bir hafta, bu iki şehidin şehadet günü sonuncu günü olmak üzere hükümet haftası olarak adlandırıldı.
Hükümet haftası çerçevesinde bu iki şehit anılıyor ve ayrıca hükümetin uygulamaları ve geleceğe dönük programları halkla paylaşılıyor. Hükümet haftasında en çok üzerinde durulan konu ise hükümetin iktisadi icraatıdır.
Cumhurbaşkanı Ruhani geçen Çarşamba günü düzenlenen etkinlikte başta şehit Recai ve şehit Bahüner olmak üzere hükümetin şehitlerini ve fedakarlıklarını ve İran milletine sundukları hizmetlerini saygı ile andı. Ruhani, hükümet haftası aynı zamanda yürütme kurumlarının halka hizmetleri ile ilgili rapor sunmaları ve sosyal sermayelerin arttırılması yönünde iyi bir fırsat olduğunu vurguladı.
Hükümet haftasında hükümete bağlı çeşitli kurum ve kuruluşlar özellikle iktisadi bazda çeşitli planlarını anlatarak kamuoyu ile paylaşıyor. Son yıllarda ise hükümetlerin en önemli kaygılarından biri istihdam alanlarını genişletmek ve gençlerin işsizlik sorununu gidermek olmuştur.
Öte yandan İran İslam inkılabı ve İslamî nizam siyaset arenasından başka, iktisadi arenalarda da her daim düşmanların komplolarının hedefi olmuştur. Nitekim yaptırım ve ekonomik kuşatma ve baskı, İslam inkılabı zafere ulaştığı ilk günden beri sürekli uygulanmıştır. Ancak iç kapasitelerin gözetilmesi ve bu yönde çaba harcanması İran’ın iktisadi darboğazlardan geçirmeyi başarmıştır.
Bundan başka İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei İran ekonomisini güçlendirmek ve geliştirmek üzere direniş ekonomisi genel politikalarını hükümete tebliğ etmiştir. Gerçekte direniş ekonomisi yıllardır İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin ilgi odağında yer alan bir konudur. Bu çarçevede Ayetullah Hamanei Cumhurbaşkanı Ruhani ve bakanlar kurulunu kabulünde bir kez da ekonomi ve direniş ekonomisine vurgu yaptı.
İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei hükümet haftası dolaysıyla Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunu kabulünde ekonomi, İran İslam Cumhuriyeti’nin gerçek önceliği olduğunu belirterek yetkililerin başta gençlerin işsizliği olmak üzere halkı geçim sıkıntıları ile ilgili sorunları çözmek üzere aralıksız çaba harcamaları gerektiğini vurguladı. Ekonomi hükümetin ve bakanların ve tüm erkanların önceliği olması gerektiğini beyan eden Ayetullah Hamanei ayrıca İran ekonomisi petrol ekonomisi ve rant ekonomisinden sıyrılması ve üretken ve halkçı bir ekonomiye dönüşmesi gerektiğini kaydetti. Ayetullah Hamanei şu vurguyu yaptı: ekonomiyi petrolün pençesinden kurtarmalıyız ve bu önemli hedef İran’ın imkanları, kapasiteleri ve insan gücüne bakıldığında mümkün olduğu anlaşılıyor, nitekim petrolü olmayan bazı ülkeler bunu yapmayı başardı.
İran İslam Cumhuriyeti çeşitli iktisadi alanlarda halk eksenli çok iyi üretim kapasiteleri bulunan bir ülkedir. Bu önemli ilkeyi gözetlemek ve petrol ekonomisinden el çekmek hiç kuşkusuz İran ekonomisinin güvenliğini ikiye katlayacaktır. Bu önemli meseleden başka esas mesele, yeni işsizlik ve istihdam meselesi de üretken ve halkçı ekonomi ilkesi gözetildiği takdirde çözümlenebilir. Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Ruhani 12. Hükümetin üyeleri ile birlikte ziyaret ettiği İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’ye sunduğu 11. Hükümetin icraatı ve 12. Hükümetin programlarını içeren raporunda hükümet İran milletine mutlak yoksulluğu önümüzdeki dört yıllık süre içerisinde kökünden yok etme sözü verdiğini vurguladı.
12. hükümetin ilk amacı, gençlerin işsizlik sorununu çözme şeklinde açıklandığı ve bu doğrultuda gereken planların hazırlandığı ve önümüzdeki dört yıllılk sürede tam 900 bin yeni iş alanı açılacağı ifade ediliyor. Aslında üretim sürecinde gelişme, gerçek manada iştigal oluşturmaktır. Buna göre sanayi sektörünü yenilemek ve yeniden yapılandırmak, bilim temelli ekonomide değişim ve petrol dışı gelirlere dayanmak, İran ekonomisinin bünyesini geliştirmekte üç temel ve hayati ilke sayılır. Bu durumda İran devleti ekonomisini düşmanların kumpaslarından ve küresel ekonomik çalkantılardan koruyabileceği kesindir. Günümüzde iktisadi iktidar güç bileşenleri arasında yer alan önemli bir bileşendir ve artık geçmişte olduğu gibi bir ülkenin güç ve iktidarı sadece askeri gücü ile sınırlı olmadığı bilinen bir gerçektir.