İmam Muhammed Bagır’ın –as- şehadeti
https://parstoday.ir/tr/news/iran-i82502-İmam_muhammed_bagır’ın_as_şehadeti
Değerli dinleyiciler hk takvimine göre 7 Zilhicce, Resulullah –saa- efendimizin mutahhar ehlibeytinden hz. İmam Muhammed Bagır’n - as-  şehadet yıldönümüdür. İmam Muhammed Bagır - as-  hk 57 yılında Sefer ayın 3. gününde dünyaya geldi.
(last modified 2025-05-18T10:23:41+00:00 )
Ağustos 29, 2017 08:29 Europe/Istanbul
  • İmam Muhammed Bagır’ın –as- şehadeti

Değerli dinleyiciler hk takvimine göre 7 Zilhicce, Resulullah –saa- efendimizin mutahhar ehlibeytinden hz. İmam Muhammed Bagır’n - as-  şehadet yıldönümüdür. İmam Muhammed Bagır - as-  hk 57 yılında Sefer ayın 3. gününde dünyaya geldi.

O hazretin imamet dönemi muhterem babası ehlibeyt imamlarının 4.sü İmam Zeynulabidin’in –as- vefatı ardından hk 95 yılında başladı ve hk 114 yılına kadar devam etti. İmam Muhammed Bagır - as- 3 Zilhicce 114 tarihinde 57 yaşında Umeyye oğulları halifelerinden Hişam bin Abdul Malik’in emri ile zehirlenerek Medine kentinde şehit edildi ve Bâki mezarlığında toprağa verildi. İmam Muhammed Bagır’ın - as-  şehadet nedeni ile tüm ehlibeyt aşıklarına başsağlığı dileyerek, bu programda o hazretin bereketli yaşamından kesitler aktarmaya çalışacağız.

 

Resul Ekrem’in –saa-  ardından, islami toplumda inanç, ibadet ve siyasi konuların temel kaynağı olarak görünüşte Kur'an-ı Kerim geride kaldı. Fakat bu büyük ve derin kaynağı anlamak ve algılamak için vahiy mesajı ile aşina olan yorumculara ihtiyaç vardı fakat maalesef o dönemde islami topluma hüküm sürenlerin siyasetleri ile inzivaya itildi. Zamanla akidevi ihtiyaçlar ve ibadi sorular ardı ardına gündeme geldi, bunun üzerine toplumda alim ve muhaddis olarak tanınanlar her soru ve konu için bir cevap bulmaları gerekirdi! Fakat onların Kur'an-ı Kerim maarifi hakkında gerekli bilgiye sahip olmamaları bir yandan ve özel vahiy kültürü ile aşina olmamaları diğer yandan, onların kendi görüşlerine dayanarak, kıyas yolu ile görüş bildirmeleri ve fetva vermelerine sebep oldu. Bu yüzden mevcut sorunla mücadelenin en esas yollarından biri, halkı Kur'an-ı Kerim’e geri çevirmek ve vahye dayanmayan uydurma görüşler hakkında uyarıda bulunmaktı. İmam Muhammed Bagır - as-, islami maarifi yayma ve halkı aydınlatma bağlamındaki  kendi görevi doğrultusunda şöyle buyuruyor: Ne zaman ben size bir hadis veya söz söylersem, benden kökünü ve kur’an’a dayalı kaynağını sorun.

İmam Muhammed Bagır- as-  böylece islami toplumda ve özellikle bilim ehli arasında Kur'an-ı Kerim’e yöneliş isteğini güçlendirmeye çalıştı, böylece bilgelikle gösteriş yapanların sapkın görüşlerini halka açıklıyordu.

 

 

İmam Muhammed Bagır - as-  çeşitli insanlarla görüşmelerinde Kur'an-ı Kerim ve bu ilahi kitabı yorumlayabilenleri açıkça destekliyordu. Nitekim takva ile tanınmış olan Kur'an-ı Kerim yorumcusu ve mütekellim Hasan Basri ile konuşmasında bu konu açıkça göze çarpıyor.

Günün birinde Hasan Basri, İmam Muhammed Bagır’ın - as- huzuruna çıkarak, ben sizden Kur'an-ı Kerim hakkında bir şey sormak için geldim, diyor. İmam “ Acaba sen Basra halkının fakihi değil misin?” diye soruyorlar. Basri “böyle söyleniyor” değince, İmam “ Acaba Basra’da ahkam ve konuları soracağın kimse yok mu?” şeklinde sorunca hayır cevabını duyarlar. İmam Muhammed Bagır - as- yine sorarlar “Öyle ise tüm Basra halkı dini konularını senden mi soruyorlar?” ve evet cevabını duyunca, “ Subhanallah! Büyük bir sorumluluğu üstlenmişsin. Senden bana bir söz aktarmışlar ki gerçekten sen mi söyledin yoksa sana yalan mı attılar bilmiyorum.” Buyururlar. Hasan Basri konunun ne olduğunu sorunca, İmam şöyle buyururlar: Halk, senin, Allah’ın kulların işini onlara bıraktığını düşündüğünü zannediyorlar! Bunun üzerine Hasan Basri sustu ve konuşmadı!

 

 

İmam Muhammed Bagır - as-  onun kendi hatasının kaynağını öğrenmesi, bunun ise Kur'an-ı Kerim maarifini anlamaktaki acziyeti olduğunu anlaması için açıkça bir örnekle şöyle buyurur:

Eğer Allah, Kur'an-ı Kerim’de birini güvene almışsa, Allah tarafından tazmin edilen bu güvenden sonra onun hakkında bir korku söz konusu mudur?

Hasan Basri , “hayır, onun korkmasına bir sebep yok” deyince İmam şöyle buyurur: “ Şimdi sana bir ayet okuyacağım ve sana bir şey söyleyeceğim. Sanırım ki bu ayeti doğru yorumlamamışsın! Ki eğer yanlış yorumladıysan, hem kendini helak etmişsin ve hem seni izleyenleri. Bu ayet Sebe suresinin 18.ayetidir:  

: وَجَعَلْنَا بَیْنَهُمْ وَبَیْنَ الْقُرَى الَّتِی بَارَکْنَا فِیهَا قُرًى ظَاهِرَةً وَقَدَّرْنَا فِیهَا السَّیْرَ ۖ سِیرُوا فِیهَا لَیَالِیَ وَأَیَّامًا آمِنِینَ:

Ve onlarla bereketli kıldığımız ülkeler arasında, arka arkaya (birbirine yakın) beldeler kıldık. Ve orada seyir (yolculuk) yapılacak yollar takdir ettik. Orada geceleri ve gündüzleri emin olarak dolaşın (yolculuk yapın) (dedik).

Fakat duyduğuma göre emin ve mübarek beldeden, Mekke’yi kast edildiğini söylemişsin! Acaba hac için Mekke’ye gidenler yolda eşkıyaların saldırısına uğramıyor mu veya o yolda hiçbir korku yok mu? Acaba mallarını kaybetmiyorlar mı?

Hasan Basri, evet dedi!

 

Bu açıklamanın ardından İmam, “ öyle ise nasıl güvendeler!? Bu ayet, yüce Allah’ın, biz risalet ehlibeyti hakkındaki bir örneğidir. Biz mübarek beldeyiz ve bilinen beldeler ise bizim temsilcilerimiz ve bizi izleyen fakihlerimizdir ki biz ve izleyenlerimiz arasındaki bağlantıdırlar ve bizim konuları onlara iletiyorlar. قدرنا فیها السیر de hareket ve bilimsel araştırmanın bir örneğidir. Nitekim سیروا فیها لیالى و ایاما  ise halkın sürekli ehlibeytten ahkam, helal ve haram ve farzlar hakkında bilgi edinmesi gereğidir. Bu yüzden ne zaman ki halk dini maarifi bu yoldan kazanırlarsa, şüpheden ve sapmaktan korunacaklaradır.

 

 

İmam Muhammed Bagır - as-  müminleri her işi ilahi kıstaslarla ölçmeye teşvik ediyor ve her zaman Allah’ın rızasına dikkat etmelerini istiyordu. Zira eğer insan her konuyu kendi aklına göre iyi ve kötü olarak ayırırsa hataya düşer ve itidalden uzaklaşır. Bu yüzden şöyle buyururdu: Eğer sana zulmederlerse sen zulmetme. Eğer sana ihanet edilirse, sen ihanet etme ve eğer seni överlerse mutlu olma. Eğer senin hakkında kötü konuşurlarsa üzülme. Senin hakkında konuşulana dikkat et. Eğer söylenenleri kendinde görüyorsan, senin bu gerçekten öfkelenmen, Allah’tan uzaklaşmana sebep olur, bu da halkın gözünden düşme korkusundan daha da büyüktür. Eğer onların söyledikleri değilsen bir sevap kazanmışsın üstelik bu sevabı kazanmak için zahmete düşmemişsin. Öfkelendikleri zaman zulüm etmeyenler ve mutlu olduklarında aşırıya kaçmayanlar, çevrelerindekilerin bereketine sebep oluyorlar.

Tabii ki bu konu bireysel alanda geçerlidir, toplum içinde böyle değil. Bu yüzden eğer islami toplumda Müslümanlar ve müminler bir kişi hakkında suç işlerse ve sosyal yönü bariz olursa, toplumun afetlerden korunması için misli ile karşılık verilmeli; böylece toplumun güvenliği korunur ve sosyal haklar da eda olunur.

 

İmam Muhammed Bagır - as-  hükümdarların halk ve İslami topluma karşı zulmü karşısında asla susmuyordu. O hazret çeşitli fırsatlarda Umeyye Oğullarının yanlış siyasetleri hakkında uyarıda bulunuyordu. O hazret hükümdarların toplumun, saadet veya bedbahtlığında temel rolleri olduğuna inanırdı. Eğer liderler salih ve doğru olurlarsa toplumu saadete yönlendirirler. İmam Muhammed Bagır - as- bir birinden daha zalim olan Umeyye oğullarından beş halife ile çağdaştı. Onların sonuncusu ise çok cimri, zalim, baskıcı ve duyarsız olan Hişam bin Abdul Malik’ti. O zalimin kör gözleri, İmam gibi halkın hidayet yolunu aydınlatan bir ışığa tahammül edemedi. Bu yüzden alçakça bir hareketle İmam’ı, Şam’daki kendi hükümetinin merkezine çağırdı. İmam Muhammed Bagır - as-  Hişam’ın yemek töreninde kendisine hitaben şöyle buyurdu: Eğer geçici hükümet sizin elinizde ise, bilin ki daimi hükümet bizimdir ve hayırlı son ise muttakilerindir.

 

İmam’ın Hişam’ın yemek törenindeki konuşması, o hazretin derin manevi ve engin bilgisini, gerçekleri arayanlara daha da aydınlattı. İmam o beldede de İslam’ın açık ve aydın diliydi. Bu yüzden Hişam mecburen İmam’ı Medine’ye tekrar geri gönderdi. Fakat İmam tarafından sürekli endişe duyduğu için o hazretin nurani varlığını yok etmeye karar verdi ve böyle bir günde, 7 Zilhicce gününde kararını gerçekleştirdi ve o hazreti zehirleyerek şehit etti.

 

 

Ehlibeyt imamlarının 5.si hz. Muhammed Bagır’ın - as-  şehadeti nedeni ile bir kez daha İslam dünyasına taziyelerimizi bildirerek, sohbetimizi o hazretten bir vecize ile noktalıyoruz.

İmam Muhammed Bagır - as-  şöyle buyuruyor: Bir insanda üç şey olursa Allah’a imanı tamdır: mutlu olduğu zaman bu mutluluk onu batıl işlere sürüklemeyen, öfkelendiği zaman öfkesi onu hak yolundan ayırmayan ve güçlendiğinde ise kendi hakkından fazlasını almayan./