Ebu Dabi’de açılan Louvre müzesi hakkında bazı gerçekler
(last modified Sun, 26 Nov 2017 08:59:42 GMT )
Kasım 26, 2017 10:59 Europe/Istanbul
  • Ebu Dabi’de açılan Louvre müzesi hakkında bazı gerçekler

Geçenlerde BAE’nin Ebu Dabi kentinde Louvre müzesi açıldı. Bu müzenin maliyeti 1.5 milyar avro ilan edildi ve içinde dünya genelinden 600 kadar sanat eseri sergilendiği açıklandı.

Fransız yetkililer Louvre müzesinde çıplak beden resimleri başta olmak üzere, bu müzede yer alan eserlerin Müslüman bir ülkede sergilenmesi için hiç bir kısıtlama getirilmediğini açıkladı.

 

 

Ebu Dabi’de açılan Ebu Dabi Louvre müzesi aslında bir sanat ve medeniyet müzesidir. Saadiyat adası kültürel alanında inşa edilen ve inşaatı on yıl süren bu müze 8 Kasım 2017’de Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron tarafından açıldı.

Ebu Dabi Louvre müzesi Fransız mimar Jean Nouvel tarafından tasarlandı ve bu bölgede açılması planlanan çok sayıda müessesenin ilkiydi. Ebu Dabi Louvre müzesi içinde yüzlerce tablo ve diğer sanat eserleri sergilenen BAE’nin ilk büyük müze galerisidir ve amacı bölgede kültürel ve sanatsal açılardan etki yapmak ve ayrıca bu bölgeye daha fazla sayıda turist çekmektir.

Gerçi Ebu Dabi Louvre müzesinin açılışında İran’dan hiç bir resmi yetkili katılmadı, ancak müzenin çeşitli salonlarında sergilenen İranlı eserler ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Bu eserler İran’ın çeşitli yörelerine ve çeşitli tarihi evrelerine ait eserlerdir.

 

 

Ebu Dabi Louvre müzesinde sergilenen İranlı eserlerden biri üzerinde geometrik motifler ve ayrıca çeşitli hayvanların resimlerinin yer aldığı bir vazodur. Bu vazo Paris Louvre müzesinden emanet olarak getirilmiştir.

Ebu Dabi Louvre müzesinin bir başka salonunda yer alan eserlerden biri milattan önce 510 yılına ait bir taşın üzerinde yer alan Hahameneşi ordusunun okçusunun resmidir. Bu eser de ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Eser İran’ın Şuş bölgesinde bulundu. Hahameneşi askerin yanında bronzdan yapılan bir arslan heykeli yer alıyor ki bu eser de Hahameneşi imparatorluğu dönemine aittir ve milattan önce 330 ila 550 yıllarına ait olduğu tahmin edilmektedir.

 

İran'lı tarihi eser

 

Ancak bir müze galeride başka ülkelerin tarihi eserleri veya sanatçılarının sanat eserlerinden başka neler sergilenmelidir? Acaba müzenin sahibi olan ülkenin tarihi ve sanatından bazı örnekler de bu müzede sergilenmesi gerekmez mi?

Aslında hş. 1350 yılında kurulan ve yedi ufak emirliklerin ittifakı ile oluşan BAE, 45 yıllık mazisi boyunca sadece iktisadi çıkarları düşünen küçücük bir devlettir. BAE’nin Fars körfezinde inşa ettiği suni adalar şimdiye kadar bu küçük devletin kıyılarını 1200 km arttırmış olsa bile gerçekte Fars körfezi çevresine zarar veren bir çalışmadır, üstelik gelecekte bazı siyasi iddialara da yol açacağı anlaşılmaktadır ki bu iddialar BAE’nin İran’a ait üç ada üzerindeki mülkiyet hakkı kadar boş ve mesnetsiz iddialardır. BAE toprak iddiaları ve siyasi beyhude çabalarına paralel olarak bir de hiç bir tarihi derinliği olmayan bu coğrafyada kendine miras yaratmaya çalışmaktadır, ki Ebu Dabi Louvre müzesi de bu çabalardan biri sayılır.

 

 

Aslında BAE örneklerini sergileyebileceği hiç bir sanatsal veya kültürel kimliği yoktur ve bu yüzden açtığı müzelerinden mecburan başka ülkelerin tarihi eserlerini ve sanat örneklerini sergilemek zorundadır. Bu tür durumlarda ise Batılı ülkeler hemen çözüm yolu üretiyor ve hedef ülkeden yüklü paralar alarak ona kimlik üretme yollarını öğretiyor, ki Ebu Dabi Louvre müzesi gibi müzelerin inşa edilmesi veya film festivallerine ev sahipliği yapılması bu çözüm yollarına birer örnektir.

 

 

Ebu Dabi Louvre müzesinin inşaatı 2007 yılında imzalanan bir anlaşmanın ardından başladı. Müze inşaatı 654 milyon dolar maliyeti oldu ki bu parayı BAE karşıladı. Öte yandan Fransa ve BAE arasında imzalanan 30 yıllık bir anlaşmaya göre Fransa  bu müzeye emanet olarak verdiği sanat eserleri karşılığında bir milyar avro kazanacak. Bu paranın 400 milyon avrosu ile Louvre adının kullanma hakkının bedeli olarak Louvre müzesine verilecek.

 

İran'lı tarihi eserler

 

Aslında yeni yeni açılan Ebu Dabi Louvre müzesinin maceraları bununla da sınırlı kalmıyor. Bundan tam iki yıl önce ve Kasım 2015’te Fransa’nın dönem Cumhurbaşkanı Fransuva Hollande Irak ve Suriye’deki tarihi ve kültürel eserlerin terör tehditlerinden korunmaları için bu eserlerin Fransa’nın kuzeyinde ve Louvre müzesi gözetiminde açılması planlanan Liuvan kültürel mirasları koruma merkezine taşınmasını önerdi. Hollande bu öneriyi Gelecek eserleri koruma merkezi adlı bir tablonun görücüye çıkmasının ardından gündeme getirerek şöyle dedi: Liuvan merkezinin ilk görevi Paris Louvre müzesindeki eserleri korumaktır ve diğer görevi maalesef dünya şimdi şahit olduğu hadiseler ve musibetler ve afetlerle ilgilidir, öyle ki başta Irak ve Suriye olmak üzere kültürel miraslar teröristlerin tehditlerine maruz kalmıştır.

 

 

Bundan önce bazı gözlemciler Irak ve Suriye’de IŞİD tarafından yağmalanan tarihi eserlerin organize bir şekilde kaçak edilerek satıldığı konusunda uyarılarda bulunmuştu. Yine bazı raporlar savaşzede bölgelerden çalınan tarihi eserlerin Avrupa kıtasında bazı ülkelere götürüldüğünü gösteriyor. O günlerde Fransa’nın UNESCO temsilcisi Philip Lalio da Irak’ın tarihi eserleri büyük bir tehlikenin altında olduğunu ve kültürel ve tarihi mirasların barış ve diyalog alanında önemi itibarı ile bu konu da özel önem arzettiğini açıkladı. Bazı gözlemciler ise IŞİD tarihi eserleri Irak’tan kaçırmak için sınırlarda tüneller kazdığını ve bu eserleri sınırların ötesinde bazı Asya ve Avrupa ülkelerine sattığını ve böylece mali kaynağını temin ettiğini belirtiyor.

 

 

Aslında Fransa’nın Louvre müzesinin tarihi eserlerin alanında uygulamalarını sorgulatan konu, bu müzenin tarihi eşya ve eserlerin kaçakçıları ile bağlantısı ve hazinesini kaçakçılarla yaptığı illegal anlaşmalar yoluyla zenginleştirmesidir. Müzenin bu tür illegal uygulamalarına müzedeki İslamî İranlı bölümünde yaşanan değişikliği örnek vermek mümkün. Bu bölüm son bir yılda İran’ın çeşitli tarihi evrelerine ait tarihi fayansları ile süslendi. Ve ilginçtir ki son zamanlarda İran’ın bazı tarihi binalarının giriş bölümünde işlenen fayans parçalarının çalışması ve kültürel miras uzmanları çalınan bu eserlerin başka ülkelere kaçırıldığını açıklamasıdır. Bu konu ve Louvre müzesinin son bir yılda yaptığı söz konusu çalışması hiç de gözardı edilecek bir durum değildi.

 

 

Geçen sene Paris Louvre müzesini gezen Tahran üniversitesi edebiyat fakültesi dekan yardımcısı ve arkeolog Dr. Hasan Kerimian müzenni İran bölümünde çok sayıda eski fayansla karşılaşıyor, üstelik bu fayansların nerede ve ne zaman bulunduğu ve hangi tarihi evreye ait olduğu hakkında bilgi bulunmuyor. Dr. Kerimian şöyle diyor: Louvre müzesini en son üç yıl önce ziyaret etmiştim. Ancak o günlerde ve ondan önce Louvre müzesinde bu eşyaları görmemiştim. Louvre müzesinin İslamî İranlı bölümünde bu kadar fayans ve tarihi eşya göz kamaştırıcıydı.

 

 

Tahran üniversitesi edebiyat fakültesi dekan yardımcısı ve arkeolog Dr. Hasan Kerimian şöyle devam ediyor:

Müzenin bu bölümünde İran’ın tarihi binalarına ait yaklaşık 3 bin parça vardı. Bunca sayıda tarihi eserin nasıl Louvre müzesinde sergilendiği benim için merak konusuydu. Oysa bundan önce bu tür eserlerin sayısı bu müzede çok sınırlıydı.

Dr. Kerimian tüm bu eserlerin İran’ın tarihi binalarına ait olduğunu ve İran’dan başka ülkelere kaçak edildiğini ve genellikle Hermitage, Londra, Japonya, Amerika veya Louvre müzesinden baş çıkardığını belirtiyor. Dr. Kerimian dünya müzeleri komitesi bu tür illegal alış verişleri engellemek için bir takım yasalar çıkardığını belirterek, komitenin bu tür uygulamalara karşı uygun tepki vermesini beklediklerini kaydediyor.

 

 

Öte yandan IŞİD’in tarihi eşyaları kaçak ettiği ile ilgili çıkan kesin haberlerin ardından bazı araştırmacılar Ebu Dabi Louvre müzesinde sergilenen eşyaları araştırmaya başladı. Uluslararası bir kampanya çerçevesinde yürütülen bu araştırmanın ardından uzmanlar bu müzenin Irak, Suriye ve Mısır’dan çalınan ve kaçak edilen eşyalarla dolu olduğunu açıkladı. Söz konusu uzmanlar tarihi eserleri kaçak eden çetelerin çalıntı tarih eşyaların bir bölümünü BAE’ine sattıklarını, bu çetelerin IŞİD gibi tekfirci terör örgütleri ile bağlantılı olduklarını belirtti. Mısır’daki eşyaların bu ülkede ve Ebu Dabi’de bazı nüfuz sahibi şahsiyetlerin işbirliği ile çalınarak kaçak edildiğini belirten uzmanlar, Ebu Dabi Louvre müzesinin açılışı değersiz bir çalışma ve BAE ve despot rejimini bezeme çalışması olduğunu vurguladı.

 

 

Bu arada BAE’ini boykot kampanyası, Ebu Dabi Louvre müzesinde sergilenen tarihi eserlerin gerçeğini ve nasıl çalındıklarını ifşa etmek üzere bir mücadele başlatacaklarını açıkladı. Söz konusu uluslararası kampanyanın Başkanı Henry Green hatta bu müzenin açılış düşüncesini reddediyor, çünkü bu projeyi tarihten yoksun olan bir devlet uyguladığını belirtiyor. Kampanya tarafından yayımlanan bildiride ise turistlerden bu müzeyi boykot etmeleri isteniyor, zira bu müze hatta Paris Louvre müzesinin adını karalıyor.

 

 

Uluslararası BAE’ini boykot etme kampanyası sözcüsü bu kampanya insan haklarını önemsemeyen tarihsiz bir devletin bu projeyi hayata geçirmesini reddettiğini belirterek şöyle diyor:

Bu müze, hakları çiğnenen ve türlü hakaretlere ve aşağılanmalara maruz kalan ve bir çokları gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri olmadığı için uzun süre çalışmak ve aşırı sıcaktan hayatını kaybeden işçilerce inşa edilmiştir.

Uluslararası BAE’ini boykot etme kampanyası insan hakları gözetleme örgütünün bu bağlamda yayımladığı raporlara istinat ederek BAE müze inşaatında çalışan işçileri aşağıladığını, özgürlüklerini kısıtladığını, ücretlerini ödemediğini ve onlara seyahat izni vermediğini açıkladı.

 

 

Fransa’nın Louvre müzesinde 35 bini aşkın tarihi ve sanat eseri bulunuyor ve her yıl 8 milyon ziyaretçi bu müzeyi geziyor. Bu müzede İran’dan 2500 tarihi eser yer alıyor ki bu eserlerin önemli bir bölümü illegal yollardan satın alındığı ve bu müzeden nasıl baş çıkardıkları açıklanmadığı anlaşılıyor.