KOEP Nükleer Anlaşma İslam İnkılabı Rehberi Açısından
İslam İnkılabı Rehberinin nükleer anlaşma KOEP'le ilgili dünkü açıklamaları, İran İslam Cumhuriyeti düzeninin siyaset ve davranışlarının mantık, akılcılık, Amerikanın hedeflerini tanıma ve geçmiş tecrübe esasına dayalı olduğunu bir kez daha gösterdi.
Dün Tebriz halkından muhtelif kitleleri, Doğu Azerbaycan mülki ve askeri erkan ve din ulemasını kabulü sırasında konuşan İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, Amerikalılar ve bazı Avrupa devletlerinin hıyanet ve çirkefliklerine temasla, yabancılara dayanmanın sonucunun nükleer anlaşmada görüldüğünü ve nükleer anlaşma meselesinde onlara güvenilmesine rağmen bir yarar sağlanamadığını bildirdi.
Ülke yetkililerinin bu meseleyi bildiklerini ve Dışişleri Bakanı'nın da Amerikalıların habisliği ve Avrupalıların tutarsız yaklaşımına iyi ve güçlü cevap verdiğini ve buna devam etmesi gerektiğini ifade eden İslam İnkılabı Rehberi, tüm engellere rağmen İran'ın ilerlediğini belirtti.
İran'ın Amerika'ya güvenmemesi sadece bir slogandan ibaret değil, bilakis geçmiş tecrübeler ve Amerikalı yetkililerin şimdiki davranışlarından elde edilmiş bir sonuçtur. KOEP nükleer anlaşmasının Amerikanın sürekli ihlalleri ile önceden belirlenmiş hedefine ulaşamaması bu günlerde hemen hemen tüm dünyanın başlıca kaygısını oluşturan gerçekler esasıncadır.
Halı hazırda KOEP nükleer anlaşmasının icrası üzerinden 25 ay geçmekte oysa Amerika'nın bu anlaşma karşısındaki ihlalleri ve kendi sorumluluğunu yerine getirmemesi artık herkesçe kabul edilen bir husustur. Fakat İran İslam cumhuriyeti içi boş anlamsız vaatlerle her zaman için kendi zaman ve enerjisini boş bir bekleyişle harcamak istemiyor. İran halkının bugün ve yarını için asıl önem taşıyan husus iç kapasiteden özellikle de ekonomik alanda kendi imkanlarından yararlanmaktır. İslam İnkılabı Rehberinin deyimiyle ülke "Hayali noktalarla" zaman kaybettirilmemesi icabediyor.
Amerika ve Fransa gibi bazı Avrupalı ülkelerin davranışları artık nükleer meseleler sınırını aşmış ve direkt olarak İran'ın savunma meselelerini de içine almıştır. Bunun anlamı ise müdahale, zorbalık ve İran'ı içten zayıflatmaktır.
Uluslararası uzmanlardan Dr. Murat İnadi Camı Cem gazetesinde çıkan bir yazısında, KOEP anlaşmasının sürekli olarak tahrip edilmesinde Amerika'nın güttüğü asıl amaca açıklık getirerek şunları yazıyor:
"...Gerçi Donald Trump, yaptırımların askıya alınmasını bir kez daha imzaladı ve KOEP nükleer anlaşmasından çıkmadı ama basamaklı siyasette onu tekrar değersiz kıldı. KOEP anlaşmasının katledilmesi için Beyaz Saray ve Kongre arasında cereyan eden Ping-Peng oyununda Amerika, KOEP dışı yaptırımları şiddetlendirmek suretiyle kendi yaptırım stratejisinde ısrarlı olmuştur. 1980 yılından beri Kongre tarafından tasvip olunan İran aleyhindeki yaptırım politikasını sürdüren Amerika daha sonraları Katsa gibi yeni siyasetler ve insan hakları ihlalleri veya İran'ın terörizme destek verdiği gibi bahanelerle İran'a karşı yeni yaptırımları sürdürmüş ve git gide bunu takviye bile etmiştir..."
Şimdi soru şudur ki acaba Amerika'nın İran'dan talep ettiği tüm haraç bundan mı ibarettir. Bunun cevabı ise açıktır: Amerika yeniden İran'ı kendi sulta ve sömürüsü altına geçirme hayalleri peşindedir. Ve tüm yaptıkları da bundan ibarettir.
İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei bundan önce de yaptığı bir konuşmada bu meseleyle ilgili derin bir yorumda bulunarak, "Bu KOEP anlaşması aslında bizim için bir örnek teşkil etti, bir tecrübe oluşturdu. Zahirde vaat vermekte, tatlı ve yağlı bir dille konuşmakta ama pratikte komplodan geri kalmamakta, tahripte bulunmakta ve işlerde ilerleme sağlanmasına engel olmaktalar."
Artık Amerika tecrübeyle de olsa şu gerçeği kavramış olmalı ki İran İslam cumhuriyeti, kendi çıkarlarını ve geleceğini garanti altına alacak bir yol seçiminde bulunacak ve KOEP anlaşmasında Amerika'nın senaryo ve komplolarını dikkate alarak ona uygun bir siyaseti hayata geçirecektir.