Hüzünlü nefes-2
(last modified Wed, 02 Jul 2025 03:49:21 GMT )
Temmuz 02, 2025 06:49 Europe/Istanbul
  • Hüzünlü nefes-2

İran Radyo Podcast "Hüzünlü Nefes" podcast'i İmam Hüseyin'in -a.s- Medine'den Mekke'ye manevi ve tarihi yolculuğunu ve Kufe Şiilerinin çağrısına verdiği yanıtı anlatıyor. Bu bölümde, halktan gelen mektuplar ve mesajlarla birlikte, İmam Hüseyin'in yarenleri ile adım adım Kufe ve Basra'ya gidiyoruz ve inancın, direnişin ve fedakarlığın görkemli anlarını tasvir ediyoruz. Bu, yalnızca tarihi oluşturmakla kalmayan üstelik bugün kalplerde akan canlı bir hikayedir.

“Hüzünlü Nefes” podcast'ine hoş geldiniz.
Bu podcast'te, birlikte geçmişe bir pencere açıyoruz; tarihin sokaklarında hakikat ve zulmün sesinin her zamankinden daha yüksek yankılandığı bir zamana. Birlikte, İslam Peygamberi'nin torunu hz. Hüseyin’in coşkulu ve hareketli yolunda adım adım yürüyeceğiz; bu yol sadece dünyevi bir yolculuk değil, manevi ve insani bir yolculuk; fitne kalıntıları ile sadakat ve cesaret sınavları arasında bir yolculuk.
"Hüzünlü Nefes" podcast'i, Yasin Hecazi'nin "Ah" adlı unutulmaz kitabından uyarlanmıştır. Bu eser, Kerbela olayını ve öncesinde yaşananları modern bir dille ve taze bir bakış açısıyla anlatır ve aynı zamanda ünlü İranlı alim Şeyh Abbas Kumi'nin "Nefes el-Mahmum" adlı büyük kitabının çevirisidir.
Fakat tarihi yolculuğumuza çıkmadan önce bu podcastin  "İran Radyo" medya servisi tarafından sunulan bir podcast serisi olduğunu hatırlatıyorum. Daha fazla podcast dinlemek isterseniz, https://iranradio.ir/tr web sitesi ve bu sitenin sosyal medya hesaplarını takip edebilir, görüş bölümünde yorumlarınızı bizimle paylaşabilirsiniz. 
Bu anlatının kökleri uzak geçmişe dayansa da, hâlâ bizimle konuşmaya devam ediyor ve her kuşak, ondan yeni bir gerçek öğreniyor.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Hz. Hüseyin -a.s- Medine şehrinden ayrılırken, Medine ordusunun kendisini takip edeceğinden endişe ediyordu. Bu yüzden Allah'a sığındı ve şöyle dedi: "Ya Rabbi, beni bu zalim kavimden kurtar." Ehl-i Beyt endişelendi ve ona şöyle dedi: "İbn-i Zübeyr'in sapa yoldan gittiği gibi sen de sapsan ki Medine ordusu seni yakalamasa ve güvende olsan..."
Fakat Hz. Hüseyin -a.s- güçlü bir imanla kesin bir cevap vererek şöyle dedi: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, Allah dilediğini takdir edinceye kadar bu yoldan ayrılmayacağım."
İmam Mekke'ye doğru yolculuğuna çıktı. Cuma gecesi, HK 60 yılı Şaban ayından 3 gün geçerken Mekke'ye vardı. Mekke, Hüseyin için güvenli bir liman ve mesken oldu ve insanlar gruplar halinde sürekli ona akın etti; Umre yapanlar, yakın ve uzaklardan gelen insanlar ve Mekke halkı onun gelişinden memnundu.
İbn-i Zübeyr de Mekke'de ve Kabe'nin yakınındaydı. Sürekli namaz kılıyor ve tavaf ediyordu. Zaman zaman Hüseyin'i -a.s- ziyaret ediyordu; bazen birkaç gün üst üste, bazen de gün aşırı. Fakat Hüseyin'in -a.s- varlığı İbn-i Zübeyr'i üzmüştü, çünkü Hüseyin Mekke'de olduğu sürece insanların Hüseyin'i daha çok destekleyeceğini ve İbn-i Zübeyr'e biat etmek istemeyeceğini biliyordu. Bu nedenle Hüseyin'in Mekke'de kalması İbn-i Zübeyr için büyük bir engel gibiydi.
Kufe’de Muaviye'nin ölüm haberi halka ulaşınca, Hz. Hüseyin'in Yezid'e biat etmeyi reddettiği ve İbn-i Zübeyr'le birlikte Mekke'ye gittikleri anlaşılınca, Kufe şehrinin ileri gelenlerinden Sard el-Hazaî'nin  oğlu Süleyman’ın evinde toplandılar ve Muaviye'nin ölümünden dolayı şükrettiler. Süleyman konuşmaya başladı ve şöyle dedi: "Muaviye öldü ve Hüseyin biat etmeyi reddetti ve Mekke'ye gitti. Ey onun Şiileri ve babasının Şiileri! Eğer siz onun dostuysanız ve düşmanına karşı savaşta müttefikseniz, ona bir mektup yazın ve onu Kufe'ye davet edin."
Kalabalık hep birlikte kabul etti ve ona yardım edeceklerine ve onun uğruna canlarını feda etmeye hazır olduklarına dair tanıklık ettiler.
Bu yüzden ona şöyle bir mektup yazdılar:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Süleyman b. Sard el-Haza'i, Musayyib b. Nucebe, Rifa'ah b. Şeddad, Habib b. Mazahir ve Kufe'nin Şiileri ve müminlerinden Hüseyib. Ali'ye selamlar.
Zalim düşmanı yok ettiği için Allah’a şükrediyoruz. Ümmeti yöneten, hazineyi gasp eden ve halkın rızası olmadan iktidara gelen kişi. Salihleri öldüren ve kötüleri bırakan ve halkın servetini zalimler arasında bölüştüren. Semud kavmi gibi onun da yok olmasını umut ediyoruz.
Kufe'de imamımız yok, lütfen bize gelin ki Allah bizi hak üzerine birleştirsin. Nu'man b. Beşir şu anda Kufe sarayındadır ve siz gelene kadar cuma ve bayram namazlarına katılmayacağız. Eğer sizin gelişinizin haberi bize ulaşırsa, onu Kufe'den kovarız ki Suriye'ye gitsin, inşallah."
Hemen Mekke'ye gidip mektubu Hüseyin'e -a.s- ulaştırmaları için iki kişiye verdiler. Onlar Mekke'de Hüseyin'e ulaşmak için hızla hareket ettiler. Hüseyin'e -a.s- ulaştıklarında Ramazan'ın iki günü geçmişti. Bundan sonra, 4 kişi daha Hüseyin'e 150 mektup getirdi.
Ayrıca, Kufe’nin ileri gelenlerinden Hani b. Hani ve Said b. Abdullah, da şöyle bir mektup yazdılar: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Şii ve Müslümanlardan Hüseyin b. Ali'ye, halk senin yolunu gözlüyor ve onların görüşü senden başkası değil. O halde çabuk gel."
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Öyle ise Hüseyin -a.s- mektupları okudu ve elçilere halkın durumu hakkında sorular sordu. O sırada Hüseyin -a.s- ayağa kalktı ve iki rekat namaz kıldı ve Allah'tan hayır ve bereket istedi. Sonra kardeşi ve kuzeni olan Müslim b. Akil'i çağırdı ve ona şu mektubu yazdırdı:
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Hüseyin b. Ali'den Müslümanlar ve müminler topluluğuna. Hâni ve Said mektuplarınızı getirdiler ve gönderdiğiniz son gruplardı. Her şeyi anladım ve samimiyetle ve Allah'ın Kitabı'na dayanarak hükmedecek, adaleti tesis edecek ve dini hak ile ayakta tutacak bir İmam'ın gelmesini istediğinizi biliyorum. Müslim b. Akil'i gönderdim, çünkü o benim kardeşim ve kuzenimdir ve ailemde güvenilirdir. Bana durumunuzu ve fikrinizi anlatmasını istedim. Eğer fikrinizin, geleceğimi yazarsa, inşallah yakında gelirim."
İmam Hüseyin sözlerini şöyle tamamladı: “Hayatım adına yemin ederim ki, İmam, Allah'ın hükmünü uygulayan, adaleti sağlayan ve hak dini ikame eden kişidir. Kendimi Allah’ın rızası yoluna bırakıyorum.” 
Hüseyin b. Ali, Müslim b. Akil’i, Kays b. Mazhar ve Ammare  b. Abdullah ile birlikte Kufe’ye gönderdi. Müslim’e sakin ve dikkatli davranmasını ve Kufe halkının gerçekten birlik içinde olduğunu ve kararlarının ciddi olduğunu gördüğünde kendisine haber vermesini tavsiye etti.
Muslim ibn Akil Ramazan ayının ortasında Mekke'den yola çıktı. Önce Medine'ye gitti, Peygamber Camii'nde namaz kıldı ve ailesiyle vedalaştı. Kays kabilesinden kendisine yol göstermesi için iki rehber tuttu. Görünmemek için yan yollara ve arazi yollarına saptılar, ancak yollarını kaybettiler ve şiddetli susuzluğa yenik düştüler. Her iki rehber de susuzluktan öldü. Ölmeden önce Muslim'e yolu gösterdiler.
Muslim yoluna devam etti. Sonunda, 5 Şevval gününde Muslim Kufe'ye girdi ve Muhtar b. Ebu Ubeyde’nin evine yerleşti. Muhtar Muslim'e biat etti ve onu destekledi. Büyük bir Şii grubu Muslim'e gelirdi ve Muslim onlara Hüseyin'in mektubunu okurdu. Kalabalık mektubu duyduğunda ağladı.
Kufe'den 18 bin kişi Müslim'e biat etti. Müslim ayrıca Hüseyin'e bu biatı bildiren bir mektup yazdı.
Müslim b. Akil'in şehadetinden 27 gün önce, Şiilerin onun evine geliş gidişleri arttı. İşte orada Müslim'in nerede olduğu, Kufe valisi Nu'man b. Beşir'e bildirildi. Muaviye ve ardından Yezid tarafından Kufe valisi olarak atanan Nu'man minbere çıktı ve insanlara şöyle seslendi:
"Ey insanlar, Allah'tan korkun ve fitne ve fesada bulaşmayın. Bana karşı savaşmayan kimseyle işim olmaz ve siz bana karşı harekete geçmediğiniz sürece ben de size karşı durmam. Fakat yemininizi bozar ve Zamanın Halifesine karşı gelirseniz, yardımcım olmasa bile kılıcımla size karşı gelmek zorunda kalırım. Umarım ki, içinizden hakikati arayanlar, batılı arayanlardan çok daha fazla olur."
Bu sırada Emevi hükümetinin taraftarlarından Abdullah b. Müslim ayağa kalktı ve şöyle dedi: "Bu kargaşa iyilikle halledilemez, sizin siyasetiniz zayıftır." Nu'man, "Eğer ben insani ve ahlaki kurallara uymaktan aciz görünüyorsam, bunu zafer kazanmak için kurallarımı çiğnemekten daha iyi olduğunu düşünüyorum." diye cevap verdi. Sonra minberden indi.
Fakat Abdullah b. Müslim ve birkaç kişi Yezid'e mektuplar gönderip şöyle yazdılar: "Müslim b. Akil Kufe'ye girdi ve birçok kişi onunla birlikte Hüseyin b. Ali'ye biat etti. Eğer istersen, işinde güçsüz olan Nu'man'ın yerine Kufe'ye güçlü birini gönder."
Haber Yezid'e ulaştı. Sarcun adlı bir danışmana danıştı. Sarcun, Muaviye'nin Kufe ve Basra valiliğini Ubeydullah ibn Ziyad'a emanet ettiği fermanını gösterdi. Yezid, Ubeydullah'ı her iki şehrin valisi olarak atadı ve ona şöyle yazdı:
"Kufe'den Müslim b. Akil'in etrafına büyük bir kalabalık topladığı haberi geldi. Kufe'ye git, Müslim'i bul ve eğer yapabilirsen onu tutukla ve öldür ya da sürgün et."
Ubeydullah bu emri aldı ve hemen Kufe'ye gitmeye hazırlandı.
Aynı zamanda İmam Hüseyin, Yezid b. Mesud ve Ahnaf b. Kays dahil olmak üzere Basra'nın ileri gelenlerine ve kabile liderlerine mektuplar gönderdi. İmam bu mektuplarda onları kendisine yardım etmeye ve onu desteklemeye davet etti.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
Burada Kufe'den ve Müslim İbn Akîl olayından bir süreliğine uzaklaşıp, o günlerde huzursuzluk ve kargaşanın gölgesinde kalan ve Hz. Hüseyin'in Şiilerinden bir grubun kaderinin belirlendiği Basra'ya geçiyoruz.
Bu mektuplarda Hüseyin b. Ali şöyle yazmıştır: "Allah, Muhammed'i peygamber olarak seçti ve biz, onun soyundan gelenler, peygambere en yakın ve en şayeste kişileriz. Ancak bu konum bizden alındı. Sizi Allah’ın Kitabına ve Peygamber'in Sünnetine davet ediyorum, çünkü onlar Sünneti yok ettiler ve onun yerine bid'at koydular. Bana katılırsanız, sizi doğru yola yönlendireceğim."
Basra'nın ileri gelenlerinden Yezid b. Mes'ud, kabilesini topladı ve konuşmaya başladı. Onlara İmam Hüseyin'in manevi konumundan bahsetti ve Yezid'in yönetiminin halkın haklarını nasıl ihlal ettiğini ve yolsuzluk ve zulmü nasıl yaydığını hatırlattı.
Yezid b. Mesud, İmam Hüseyin'e eşlik etmenin kurtuluş ve şeref yolu olduğunu vurguladı ve onları kendisine destek olmaya davet ederek şöyle dedi: "Yezid halifeliğe layık değil. O, sefahat ve içki adamıdır ve halkın haklarını bilmez. Fakat Peygamber'in kızının oğlu olan Hüseyin b. Ali, halka liderlik etmeye en layık kişidir. Ona eşlik edelim ve hakka yardım edelim."
Biraz daha istişare etmek isteyen bir grup hariç, mevcut kabilelerin tümü, ona desteklerini ilan ettiler. Yezid b. Mes'ud, tereddüt edenlere hitaben, “Eğer İmam'ı desteklemezseniz, Allah aranızdaki kılıcı ve fitneyi kaldırmayacak ve bunun her zaman sizin için sorun olacaktır.” dedi.
Basra'nın ileri gelenlerinden Yezid b. Mesud el-Nehşeli, İmam Hüseyin'in mektubunu aldıktan sonra ona katılmaya ve ona doğru hareket etmeye karar verdi. Ancak yolun ortasında İmam Hüseyin'in şehadet haberi ona ulaştı. Basra'daki durum da karmaşık ve tehlikeliydi. Soyluların çoğu İmam Hüseyin'in mektubunu gizli tuttu, Manzar b. Carud hariç. Manzar b. Carud mektubu Basra ve Kufe'nin yeni atanan valisi Ubeydullah b. Ziyad'a teslim etti. Ubeydullah mektubu okuduktan sonra İmam'ın elçisini aynı gece idam etti.
Ertesi gece, Ubeydullah b. Ziyad camiye gitti, bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: "Basra'da bir kimse fitne çıkarırsa, ona en sert şekilde karşılık veririm. Kufe'yi yönetmek üzere atandım ve kardeşim Osman'ı Basra'da benim yerime bırakacağım. Karşı çıkan olursa onu öldüreceğim."
Ubeydullah b. Ziyad kararlı ve acımasız bir adam olduğunu göstererek şöyle dedi: "Ben Ziyad'ın oğluyum ve kimseye benzemem! Kimse benden kaçamaz."
Ubeydullah kardeşini Basra'da bırakıp hızla Kufe'ye doğru yola çıktı. Aynı zamanda Basra'daki Şiilerden bazıları, durumu görüşmek üzere Şii bir kadın olan Mariah bint Sa'd’ın evinde gizlice buluşuyorlardı. 
İmam Hüseyin'in Irak'a doğru yola çıktığı haberi geldi. Ubeydullah b. Ziyad, Basra'daki temsilcisine yolları kapatmasını ve herhangi bir hareketi gözetlemesini emretti.
Bu arada, 10 oğlu olan Abdul Kays kabilesinden Yezid b. Nubayt, İmam Hüseyin'e katılmaya karar verdi. İki oğlu Abdullah ve Ubeydullah da ona eşlik etti.
Mariah bint Sa'd'ın evine gittiler ve Yezid arkadaşlarına, "İmam Hüseyin'e gidiyorum." Dedi. Arkadaşları da, "Ubeydullah b. Ziyad'a karşı senin hayatından endişe ediyoruz." Dediler.
Fakat Yezid şöyle cevap verdi: "Bu iki oğlumun ayakları hak yolunda yakılırsa bile, hiçbir düşmandan korkmam."
Hızlı hareket etti. Bu arada, Yezid b. Nubayt'in İmam Hüseyin'in peşinden geldiği haberi geldi. İmam Hüseyin Mekke'de bir bölge olan Abtah'taydı. İmam, Yezid b. Nubayt'in İmam'ın Abtah'taki önceki ikametgahına gittiği bilgisini aldı. İmam Hüseyin de oraya geri döndü. Yezid b. Nubayt İmam'ın önceki ikametgahına ulaştığında İmam Hüseyin'i görmedi ve beklemek için oturdu. Sonra İmam Hüseyin oraya geri döndü ve Yezid b. Nubayt onu ikametgahında gördü. Yezid b. Nubayt İmam'ı selamladı ve yanında oturdu ve ona gelişinin nedenini söyledi. İmam Hüseyin onun için dua etti.
Yezid b. Nubayt ve 2 oğlu Abdullah ve Ubeydullah, İmam Hüseyin ile birlikte Kerbela'da savaştılar ve her üçü de şehit oldu.
Ubeydullah b. Ziyad, Basra halkından 500 kişi seçerek ailesi ve muhafızlarıyla birlikte Kufe'ye doğru yola çıktı.
-+-+-+-+ ara +-+-+-+-
"Hüzünlü Nefes" podcast'inin ikinci bölümünü takip ettiğiniz için teşekkür ederiz. Duyduğunuz hikayeler sadece eski ve unutulmuş hikayeler değil; gerçeğe inanan, onun yoluna adım atan ve kaderlerini fedakarlık ve cesaretle şekillendiren insanların yaşayan hikayeleridir. Bu bölümlerin her biri, yalnızca geçmişimizi değil, bugünümüzü de şekillendiren ve sesi hâlâ yüreklerde yankılanan tarihi gerçeğin büyük yapbozun bir parçasıdır.
Bir sonraki bölümde, Kerbela olayının diğer bölümlerine adım atacağız; sadakatin, özverinin ve gerçeğe olan umudun zorluklar ve fırtınalar arasında öne çıktığı bir yer. İmam Hüseyin -a.s- ve arkadaşlarının Kerbela yolculuğunun öyküsünü birlikte inceleyelim; duru anlarla ve büyük kararlarla dolu, her anlatıldığında insanların kalplerinde düşünce ve duygu ateşini yakan bir öykü.
Sizlerden ayrılmadan önce podcastlerimiz ile ilgili görüşlerinizi [email protected] üzerinden iletebileceğinizi hatırlatıyoruz. Bu podkast "İran Radyo" medya servisi tarafından sunulmuştur.  Daha fazla podcast dinlemek isterseniz, https://iranradio.ir/tr web sitesi ve bu sitenin sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz. Ve eğer bu hikayeler sizin için önemli ve etkiliyse, onları arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle paylaşın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, unutmayın: Tarih sadece gözden geçirilmek için değil, yaşamak içindir! Umut ve adaletin hayatlarınızda her zaman yaşamasına izin verin.
Sizlerden ayrılırken hepinizi yüce Allah’a emanet ediyoruz. /