NATO ve Türkiye'nin İdlib Çekişmesi
Türkiye'nin açık bir şekilde Suriye'deki terörist grupları desteleme doğrultusunda Suriye'ye müdahil olması Batı'nın da destekleri ile karşılaşmıştır. Buna rağmen Ankara'yı destekleme konusunda askeri NATO örgütünde üyeleri arasında ihtilafların olduğu görülmektedir.
Yunanistan'ın NATO'daki daimi temsilci heyeti 28 Şubat Cuma akşamı NATO'nun Türkiye'ye destek bildirisini reddetti. NATO daimi temsilciler düzeyinde İdlib'deki askeri gelişme özellikle de 33 Türk askerinin öldürülmesi ve 30'unun da hava saldırılarında yaralanması dolayısı ile olağanüstü bir oturum düzenledi. NATO genel sekreteri Ankara'yı desteklediklerini ve bu saldırıyı kınadıklarını bildirseler de Yunanistan dışişleri bakanı Nikos Dendias doğrudan NATO'daki daimi Yunanistan temsilci heyetine NATO'nun ortak bildirisinin Yunanistan'ın Avrupa Birliği ve Türkiye arasında Mart 2016'da göçmenler ve mülteciler konusunda vardıkları anlaşmanın uyuglanmasındaki önerisine değinilmemesi halinde veto hakkını kullanma talimatını verdi. Buna rağmen Yunanistan, Amerika, Britanya, Almanya ve Fransa gibi NATO üyesi ülkelerin tepkileri ve ayak diremeleri ile karşılaştı.
Türkiye dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise NATO anlaşmasının 4'üncü maddesi zemininde siyasi istişarelerin yapılmasını istedi. Bu madde, üye ülkelerin her birine, kendi güvenliği, siyasi bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü tehlike altında gördüğü zaman bu örgütten yardım istemesi hakkı hususundadır. Şimdi de bu çerçevede Türkiye NATO'nun hava savunma ve istihbarat yardımlarını ve başka yardımları talep etti. Ancak görünen o ki en azından mevcut durumda bu hususlarda NATO üyeleri bir konsensüse varmamıştır. Yunanistan'ın Vima gazetesinin verdiği habere göre bu hususta mutabakata varılmadı ve daimi temsilci heyetler de Cuma günü bir bildiri yayımlamadan oturumlarını sonlandırdılar.
Görünen o ki büyük Avrupalı ülkelerin ve Amerika'nın NATO genel sekreteri Jens Stoltengerg'in Türkiye'nin Suriye müdahalelerini desteklemelerine ve Suriye ve Rusya ordularının ortak girişimlerini kınamalarına rağmen NATO içerisinde husumetler ve rekabetler ortak bir paydada buluşmalarını engelliyor. Aslında Yunanistan uzun zamandır Türkiye ile özellikle de Kıbrıs adası konusunda gerginlikler yaşamış ve bunun yanı sıra iki ülke Ege bölgesindeki sınırları konusunda da belli başlı sorunlar yaşamış hatta çatışmalar bile yapmışlardır. Buna ilaveten Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki ve Kıbrıs adası etrafında doğalgaz ve petrol arama ve çıkarma çalışmaları da iki ülke arasındaki belli başlı sorunlardan biri haline gelmiştir.
Türkiye Avrupa Birliğini kendini desteklemesi doğrultusunda baskı altında bırakmak için Suriyeli göçmenleri ve mültecilerin Avrupa'ya akın etmesine engel olmayacağını bildirmiştir. Bu açıklamaların ardından ise mülteciler dalgası Türkiye-Yunanistan sınırlarına doğru akın etti.
Türk makamları güvenlik güçlerinin artık Suriyeli mültecilerin geçişlerine engel olmayacaklarını bildirdiler. Bu mesele ise Yunanistan'ın sert tepkisine yol açtı . Bu çerçevede Yunanistan sınırlarındaki güvenlik güçlerini arttırdı. Avrupalı Diplomatlar ise Suriye'de gerilimlerin körüklenmesi ile her şeyden ziyade Türkiye'nin bu son girişiminden dolayı Avrupa'da yeni bir göç krizinin yaşanacağını bildirmektedirler .
Bu doğrultuda Lüksemburg dışişleri bakanı Jean Asselborn ise Cuma günü bu hususta şöyle bir açıklamada bulundu: " Türkiye'nin artık göçmenlerin Avrupa'ya girmesini engellemeyeceği bildirisi bölgedeki mevcut sorunlardan dolayı Avrupa Birliği için şaşırtıcı değildir. "
Böylece Yunanistan'ın da Türkiye'ye NATO'nun destek bildirisine karşı çıkıp bu bildiriyi veto etmesi de pek şaşırtıcı değildir. Aslında Türkiye bulduğu her fırsatta Avrupa Birliğine karşı mülteciler ve göç aracını çok iyi kullanıyor. Halbuki Brüksel ve Avrupa ülkeleri bu siyaseti defalarca eleştirmişlerdir. Aynı zamanda NATO'nun bir çok üyesi de Türkiye'nin Suriye'deki askeri maceracılığında rol almak istemiyorlar.
