Türkiye'de ekonomik reformlar
Türkiye hükümeti ekonomik reform için yeni bir gündem belirledi. Bu bağlamda Türkiye hazine ve maliye bakanı Lütfi Elvan söz konusu ekonomik reform programını AB üye ülkelerin elçilerine açıkladı.
Elvan söz konusu reform başlıklarının, finans, enflasyon ile mücadele, mal sektörün güçlendirilmesi, bütçe açığının azaltılması ve istihdamın artması olduğunu söyleyerek, "Türkiye yönetiminin söz konusu ekonomi reformları gerçekleştirmede kararlı olduğunu, Türkiye'nin makroekonomik istikrarının Erdoğan hükümetinin önceliklerinden olduğunu" vurguladı.
Son yıllarda Ankara'nın ülke içindeki yanlış siyasetleri, ayrıca dış alanında komşu ülkelere askeri operasyonlar çıkararak işgal siyasetleri gibi uygunsuz politikalar ile Türkiye ekonomisinin daha da zayıflamasına sebep oldu.
Bu arada koronavirüs pandemisi ayrıca Amerika ve AB'nin Türkiye'ye karşı yaptırımlarının olumsuz etkileri, Türkiye'de bir çok iş yerini iflas eşiğine getirmiştir. Buna ilaveten TL'nin Amerikan doları ve diğer dövizlere karşı değer kaybetmesi, Türkiye ekonomisini daha da gergin hale getirmiştir. Hali hazırda her Amerikan doları 8 TL'den fazla işlem görüyor.
Fakat Erdoğan hükümetinin 2019 yılına kadar tüm çalışmaları Amerikan dolarının 6 TL'yi aşmaması üzerine odaklanmıştı. Fakat TL'nin dolara karşı değer kaybetmesi ardından Merkez Bankası bu süreci durdurmaya çalıştı. Fakat burada da başarılı olamayınca her Amerikan doları 8 TL'yi de aşması uzmanlar tarafından tehlikeli ve endişe verici bir şok olarak değerlendirildi.
AKP iktidarı muhalefetine göre sonu olmayan şey, Erdoğan hükümetinin yanlış kararları, kötü yönetimi ve lükse düşkünlüğünün devam etmesidir. Bu bağlamda MAK Siyasi Danışmanlık'ın Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, Yeni Asya gazetesine verdiği demeçte şöyle dedi:
"Güven her hükümetin en büyük sermayesidir ve AKP hükümeti bu muazzam serveti kaybetmiştir. Maalesef biz Türkiye'de halkın iktidar partisine olan güvenin yol olduğuna şahit oluyoruz. Halk Türkiye iktidar partisinin çalışmaları sonucu halk için geriye kalanın her geçen gün artan yoksulluk ve pahalılık olduğunu görüyorlar. Hal böyle olunca halk kendi politikacılarının sözlerine nasıl güvenebilirler?"
Görünen o ki Türkiye'de ekonomik kriz, enflasyon ve pahalılık treninin duracağı yok, ve bu ülke her geçen gün daha çok finans ve ekonomik sorunları ile karşılaşıyor. Doların her geçen gün TL karşısında daha da yükselmesi ayrıca enflasyon ve işsizlik sorunlarının her geçen gün daha da yoğunlaştığı bu durumda, Türkiye ekonomisindeki olumsuz koşullar daha da artıyor ve bu da halkın geçim sıkıntısı yaşaması ve sofralarının her geçen dün daha da küçülmesine sebep oluyor.
Yaşanan şartlara başta CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere Ankara muhalefeti ve eleştirmenleri, Türkiye İstatistik Kurumu-TUİK'in yayınladığı verilerinin halkı alaya almak anlamına geldiğini belirtiyorlar.
Ankara'nın iç ve dış alanlardaki yanlış siyasetleri bir yana, başta Amerika olmak üzere yabancı hükümetlerin Türkiye ekonomisindeki negatif rollerini de unutmamak gerekir. Bundan önce Amerika eski başkanı Donald Trump, Türkiye'nin Suriye siyasetlerinin bu ülkenin içişlerine müdahale olarak niteleyerek Ankara'yı daha fazla ekonomi baskı ile tehdit etmişti.
Görünüşe göre Beyaz Saray Ankara'ya ekonomik baskılarını adım adım yoğunlaştırmakla Türkiye'yi daha yoğun bir dar boğaza sürüklüyor./