Türkiye ile Yunanistan arasında yeni sözlü gerilim
(last modified Thu, 06 Jan 2022 15:27:28 GMT )
Ocak 06, 2022 17:27 Europe/Istanbul
  • Türkiye ile Yunanistan arasında yeni sözlü gerilim
    Türkiye ile Yunanistan arasında yeni sözlü gerilim

Türkiye ile Yunanistan ve Kıbrıs adası arasındaki gerginlikler bitmiyor ve zaman zaman da çeşitli bahaneler ve sebeplerle de daha da tırmanıyor.

Şu anda, arazi mülkiyeti krizi, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ana krizlerden biri olarak kabul ediliyor. Son yıllarda, Birleşmiş Milletler'in birkaç toplantısı bile Kıbrıs adası krizini çözmede başarısız oldu. Türkiye'nin Kıbrıs ile İngiltere'nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin arabuluculuğunda İsviçre'nin Cenevre kentinde yaptığı son görüşmeler de başarısızlıkla sonuçlandı. Kıbrıs barış görüşmelerinin son turunun başarısız olmasının ardından, Ankara yetkililerinin tutumları Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimi bir kez daha artırdı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere Ankara yetkilileri, son duruşlarında iki devletin, Kuzey ve Güney Kıbrıs'ın kurulması çağrısında bulundular. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde "Cenevre'de yapılan son görüşmelerde Kıbrıs adası ve Yunanistan'ın tutumlarını eleştirerek, Kıbrıs olarak iki ülkenin oluşumuna vurgu yaptı ve şöyle dedi: "Kıbrıs iki bağımsız devlet olarak tanınmalı ve Kıbrıs konusunda yeni müzakereler yapılacaksa, bu görüşmeler artık iki toplum arasında değil, iki devlet arasında olmalıdır."
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamasında ayrıca şunları söyledi: "İki devletli çözümün reddedilmesi, egemenliğin, eşitliğin, bağımsızlığın inkar edilmesi aslında bir Kıbrıs Türk devletinin kurulması anlamına gelir. Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarında Kıbrıslı Türklerin haklarının çiğnenmesine  asla izin vermeyeceğiz."
Ankara makamlarının bağımsız bir Kıbrıs Türk devleti kurma çabalarının, özellikle Kıbrıs adası sakinleri için olumsuz sonuçlar doğurabileceği açıktır. Ankara'nın Kıbrıs adasında bağımsız bir Türk devleti kurma ısrarı, uluslararası toplumun Kıbrıs adasının Rum kesimini bağımsız bir devlet olarak tanıdığı bir döneme denk geliyor. Avrupa Birliği, Avrupa Birliği'nin bir parçası olarak kabul edilen Kıbrıs adasının üyeliğini daha önce kabul etti. Kıbrıs adasının Rum kesiminin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'ne katılmasının ardından Kıbrıslı Türkler de iki gruba ayrıldı. 

Memnun olmayan grup, Kıbrıslı Türklerin Türkiye'den ayrılması durumunda AB koşullarında rahatlıkla yaşayabileceklerine ve Schengen pasaportlarına sahip olabileceklerine inanıyor. Aslında, Kıbrıs adasının ve diğer Akdeniz ve Ege adalarının mülkiyeti konusunda Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlıkların yanı sıra, iki Kıbrıslı arasındaki müzakerelerde etkili olan bir diğer ikilem de adadaki siyasi gücün bölünmesidir. Bu arada, Yunanistan  ve Türkiye,   parlamento ve hükümetteki gücün nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşamıyorlar. Bu gerçekler göz önüne alındığında, Türkiye veya Yunanistan'ın herhangi bir hamlesinin iki taraf arasındaki gerilimi ve söz savaşını daha da artırabileceğini söylemek gerekir. Bu kez Türk askeri harekatının Yunan adalarına yaklaşması ve Yunan hava sahasını ihlal etmesinin ardından iki ülke arasındaki sözlü gerginlikler arttı. Atina, Yunanistan Savunma Bakanlığı'nın Türk hava sahasını Türk askeri uçakları tarafından ihlal edildiğine ilişkin bir raporun yayınlanmasının ardından Ankara hükümetini bölgede saldırgan politikalar izlemekle suçladı. Bu konuda Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türk donanmasının Yunan adaları etrafındaki varlığına atıfta bulunarak şunları söyledi: ''Ankara, Atina'nın Birleşmiş Milletler tarafından Yunan topraklarının bir parçası olarak kabul edilen adalar üzerindeki meşru hak ve egemenliğinden vazgeçmesini bekliyor" 

Açıklamalara tepki gösteren Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tanju Bilgiç de, Dendias'ın açıklamalarını provokatif  aynı zamanda Yunanistan'ın hareketlerini gergin ve tehditkar olarak nitelendirdi.

Türk hükümeti Kıbrıs adasının Türk kesiminin geçimini sağlamasına ve adadaki askeri varlığı için her yıl yüz milyonlarca dolar harcamasına rağmen, Türk hükümeti son zamanlarda yeni bir ikilemle karşı karşıya kalmıştır. 

Nitekim Kıbrıs'ta yaşayan birçok Türk, Türkiye cumhuriyeti  bayrağı altında olmayı kendi çıkarları ve ailelerinin çıkarları aleyhine görmektedir. Bu durumda ve süreç devam ederken, Türkiye hükümetinin, Yunan hükümeti ve Kıbrıs adası ile sorunlarını tırmandırmanın yanı sıra, Kıbrıs adasının Türk kesiminden de destek araması gerektiği açıktır.