Türkiye'nin Yunanistan'ı Uyarması
Türkiye ile Yunanistan arasında, son yıllarda Doğu Akdeniz başta olmak üzere, birçok kriz yaşanıyor. Atina, Ege'deki adaları Türkiye'nin iddiasına göre uluslararası anlaşmalara rağmen usulsüz şekilde silahlandırması Ankara'nın itirazına sebep oluyor.
Amerika ise, Yunanistan'ı destekliyor. Bu bağlamda Siyonist Rejim İsrail yetkilileri ile görüşünün dönüşü uçakta gazetecilere konuşan Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuya değinerek; "Yunanistan'ın 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Anlaşması çerçevesinde şartlı olarak kendisine verilen adaların statüsünü bozması uluslararası hukuka aykırı. Blöf yapmıyoruz, Atina uymazsa işi ileri noktaya götüreceğiz. ABD'nin denge politikasında sapma görüyoruz, uyarıyı da yaptık" dedi.
Bu bağlamda Yunanistan, "Ege adalarındaki egemenliğine meydan okuduğu" gerekçesiyle Türkiye'yi Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'e şikayet etti. Yunanistan'ın BM'deki Temsilcisi Büyükelçi Maria Theofili tarafından Antonio Guterres'e gönderilen 4 sayfalık mektupta, "Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki adalarda Yunanistan'ın egemenliğine doğrudan meydan okuduğu ve bölgeyi istikrarsızlaştıran düşmanca ve revizyonist bir politika izlediği" iddia edildi. Haber ajanslarına sızdırılan mektupta, Türkiye eylemleriyle bölgede barış ve istikrara zarar vermekle suçlandı.
İki ülke arasında, Ege Denizi'nde uzun yıllardır süren bir gerginlik var, hatta savaş uçakları bile bazen karşı karşıya geldiği bile olmuştur.
Türkiye ve Yunanistan NATO'nun iki aktif üyesi olmalarına rağmen bazen iki ülke makamları yeni tartışmalara girmişler.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilime bakıldığında, iki taraf arasındaki ihtilafların köklerinin geçmişten günümüze kadar uzandığı görülmektedir. Ancak Ankara ve Atina'daki gerilimler sırasında dış müdahalenin rolü de her zaman etkili olmuştur. Mevcut bağlamda Yunanistan'da yabancı askeri üs kurulması ve Ege adalarının silahlandırılma süreci, ikili gerilimlerde özellikle ABD ve İngiltere'den gelen dış müdahalenin daha etkin rol oynadığı yeni bir aşamayı başlatmıştır. Görünüşe göre, Türk ve Yunan yetkililer, son otuz yıldır çatışmadan kaçınmalarına rağmen, şimdi yabancı hükümetlerin müdahalesiyle savaşı memnuniyetle karşılayabilirler.
Ankara-Atina ihtilafların özüne gelince, Osmanlı İmparatorluğu'nun İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra dağıldığı ve İngiliz hükümetinin çabaları sonucunda imparatorluğun Avrupa ve Asya'da birçok ülkeye bölündüğü gerçeği göz ardı edilmemelidir. Böylece günümüz Türkiye, Mustafa Kemal Paşa çabalarıyla kuruldu. O sırada İngiliz hükümeti, taleplerini yeni kurulan Türkiye'ye empoze etme çabalarını iki katına çıkardı. Bu taleplerden biri de Akdeniz ve Ege adalarının Yunanistan'a devredilmesiydi. Bu adaların çoğu Türk topraklarına çok yakındır, bu yüzden olası bir Yunan askeri harekatı durumunda Türkiye tam bir kuşatma altında olacaktır.
Böylece Meis adası gibi ufak ve hatta dünyanın bir çok haritasında bile görülmeyen ve Türkiye'yi çevreleyen ufak adaların, Yunanistan'a devredilmesiyle, Ankara ve Atina'nın sorunları giderek büyürken, stratejik önem de kazanmış durumdalar. Bu küçük adalar iki NATO üyesi arasındaki savaşın önemli bir nedeni olabilir.
Taraflar arasında elverişsiz koşullar yaşanırken, sürpriz bir operasyon sırasında Türk ordusu 1974'te Kıbrıs adasının bir kısmını ele geçirebildi. Aslında Kıbrıs adasının üçte biri Türkiye'ye, bu adanın üçte ikisi Yunanistan'a aittir. Fakat Türk ordusunun başka bir sürprizle Türkiye sınırına yakın diğer adaları işgal etmesi pek olası değil. Bu nedenle, Yunan hükümeti Ege adalarını silahlandırırken, ABD ordusuna askeri üs sağlamaya çalışıyor.
Hiç şüphesiz ABD ve Avrupa Birliği'nin, Yunanistan'ın ana destekçileri oldukları için Türkiye, Yunanistan ve ABD'nin bu tür hamlelerinden endişe duyuyor./