Türkiye'de sanal ortama yönelik denetimler ve kontrollerin artması
Türkiye parlamentosu İktidarın sanal ortamın kontrolünü sıkılaştırmaya yönelik tasarısını incelemektedir.
TBMM'nin son yasalarına ve kararlarına göre, tüm haber siteleri ve kitle iletişim araçları, kendi kanallarından yayınlanan veya yeniden yayınlanan içeriklerden sorumlu olup, haksızlığa uğrayanlar için para cezasına ek olarak 1-3 yıl arasında hapis cezasına çarptırılabilirler. Küfür etmenin suç sayılması ve özellikle siber alanda politikacılar olmak üzere başkalarına küfür edilmesinin suç sayılması, Erdoğan hükümetinin tartışmalı tasarısının hükümlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu yasa tasarısına göre, ilgili makamlarca talep edilmesi halinde haber sitelerinin onaylanmayan içerikleri iki hafta içinde kaldırması gerekiyor. Bu web sitelerinin ayrıca silinen tüm içeriği iki yıla kadar arşiv olarak saklaması gerekecektir.Erdoğan hükümetinin TBMM'ye sunduğu yasa tasarısı, son üç günde 14'ü halk temsilcileri tarafından onaylanan kırk maddeden oluşuyor. Bu onaylara göre, Ankara hükümeti, yanlış yapanlara milyonlarca dolara kadar para cezası verebilir veya kurallara uyulmaması durumunda bant genişliğini beklenen miktarda bloke edebilir.Türkiye'de sanal alanı kontrol etmek ve bu etkin alana sahip olmak yeni bir konu değil. Siber ortamın kontrolsüz doğasından endişe duyan diğer dünya ülkeleri gibi, Türkiye hükümeti de son birkaç yıldır siber ortamda her zaman inisiyatif almaya çalışmıştır.
Erdoğan hükümetinin siber ortamı sınırlama politikası 'sadece' cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde iktidar partisinin gücünü güçlendirmek amacıyla gündeme getirildi diyen uzmanlar da tabii ki vardır.
Buna rağmen, iktidar partisi yetkilileri şu açıklamayı yapmaktadır: "Sanal ortamla bağlantılı olarak yapılanlar, vatanı korumak, çocuklar dahil kullanıcıların haklarını korumak ve Türkiye'de yalan ve söylentilerin yayılmasını önlemek için organize olmak ve düzen oluşturmak doğrutlusundadır. "
Son on yılda cep telefonlarında teknolojinin ilerlemesiyle birlikte küresel internet ağının kullanıcılar tarafından kullanım miktarının da önemli ölçüde arttığı gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Aynı zamanda cep telefonları aracılığıyla çeşitli sosyal ağlara erişim kolaylığı, sanal alanı sadece insanların hobilerinden biri değil, aynı zamanda reklam, iş ve hatta siyasi, sosyal ve sivil faaliyetler için uygun bir platform haline getirmiştir. Bu nedenle birçok siber uzay uzmanı şuna inanmaktadır: "Sanal alanın yasallaştırılması ve sanal ortamın nasıl kullanılacağına ilişkin çerçevelerin belirlenmesi, Türkiye dahil farklı ülkelerde yönetişimin temel önceliklerinden ve gereksinimlerinden biridir".
Bu konunun önemi dikkate alındığında, Türkiye gibi ülkelerin yönetiminde yer alan bir partinin veya özel bir iktidarın bu konuda kendi çıkarlarına göre kanun yapmaması gerektiği açıktır. Çünkü hükümetten çekilmesi ve ayrılması durumunda sanal alan kullanım kuralları da değişecek ve bu konu Türkiye başta olmak üzere farklı ülkelerdeki politikacılar ve aktif partiler için sorun yaratacak.
Genel bir özet olarak, Erdoğan hükümetinin TBMM'ye sunduğu 40 maddelik yasa tasarısından şunu çıkarmak mümkün: Her ne kadar Ankara hükümeti siber ortamda inisiyatifi elinde bulundurmak için istediği yasa tasarısını meclise sunmuş gibi görünse de, ancak Batılı hükümetlerin, özellikle de ABD'nin, amaçlarını ve arzularını ilerletmek için siber uzayı bir şekilde kendi lehlerinde kullandığına dair şüphe yok. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği Batılı ülkeler, farklı ülkelerde protestocuları kışkırtma alanında siber ortamdan en fazla yararlandığı görülmektedir. Son zamanlarda Kazakistan da dahil olmak üzere Orta Asya cumhuriyetlerinde Batılı hükümetlerin arzu ettiği renkli devrim hayali de buna dahildi. Bu nedenle sanal alanın yasal bir ortama çevrilmesi, ciddi ve önemli bir konu olarak görülüyor.