Türkiye'nin Suriye'ye yönelik saldırıları sürüyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin katılımıyla Suriye barışına ilişkin 20 toplantı yapılmasına rağmen, bu ülkenin ordusu Suriye'nin kuzeyini hedef almaya devam ediyor.
Türkiye ordusu, 25 Haziran tarihinde Suriye'nin Rakka kentinin kuzeyindeki "el-Debs", "el-Halidiye" köylerini ve M4 uluslararası karayolunu topçu saldırılarıyla hedef aldı. Muhtemel kayıplar hakkında bir açıklama yapılmadı.
Türkiye saldırıları, Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Eymean Susan'ın geçtiğimiz Salı günü İran İslam Cumhuriyeti, Rusya, Suriye ve Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcılarının katılımıyla Kazakistan'da Astana'nın 20. turunda yaptığı konuşmada, Türk kuvvetlerinin geri çekilmesi gerektiğini vurguladığı ve iki ülke arasında herhangi bir ilişki kurmanın tek yolunun Türkiye silahlı güçlerinin Suriye topraklarından çekilmesi olduğunu vurguladığı bir dönemde gerçekleşiyor.
Gerçek şu ki, Türkiye son yıllarda Türkiye Kürdistan İşçi Partisi-PKK mensuplarını takip ve bastırma bahanesiyle Suriye'nin kuzeyi ve Irak'ta kara ve hava operasyonları düzenlemeye devam ediyor. Bu bağlamda Türk ordusuna bağlı askerler dün Irak'ın kuzeyindeki Erbil kentindeki bir alanı bombaladı, saldırda olası bir can kaybı bildirilmedi.
Türk askerlerinin Suriye ve Irak'ın kuzey bölgelerindeki yasadışı varlığı, bu ülkelerin halkları ve hükümetleri tarafından her zaman kınanırken şiddetle karşı çıkılmıştır. Bağdat ve Şam, Ankara'nın saldırılarını ulusal egemenliğin ihlalinin açık bir örneği olarak ilan ettiler. Buna rağmen Türk ordusu saldırılarını durdurmadı. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken nokta, Ankara makamlarının Şam hükümeti ile barış anlaşmasına varma çabalarıdır.
Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve ırkçı İsrail rejimi ile yaşanan gerilimlerden geri çekilmesi ardından Ankara şimdi de Suriye ile barış anlaşması imzalamaya çalışıyor. Ankara ve Şam yetkilileri arasında farklı seviyelerde birkaç tur müzakere yapılmasına rağmen, Türk yetkililerin hala Suriye topraklarına saldırmaya çalıştığı görülüyor. Bu saldırgan politika aslında bir çelişkiler toplamıdır ve Astana'da 20 turluk Suriye barış görüşmelerinin sonuçlarını geçersiz kılabilir.
Erdoğan hükümetinin Astana barış görüşmelerine katılımı, bazı duygusal konuların malzemesi olmamalı. Ankara-Şam ilişkilerinin normalleşmesine ilişkin en cesur analizlerden biri Cumhuriyet gazetesi analisti Mehmet Ali Güller'e ait. Bu analist bir yıl önce cesurca şunları söyledi:
"Ankara, Şam hükümetiyle barış aramalı, zamanını ve enerjisini Beşar Esad hükümetiyle ilişkileri normalleştirmek için harcamalıdır. Özgür (Suriye) Ordu'nun Suriye hükümetini devirmek için Türkiye'nin dış topraklarında kurulmuş geniş bir terör örgütü olduğunu herkes biliyor. Bu orduyu kurup sahaya gönderen, Esed'e karşı 10 yıl savaşan Türkiye'nin kendisiydi. Olması gereken, Ankara'nın Esad ile Özgür Ordu'yu uzlaştırmaya çalışması değil, Beşar Esad hükümetine iyi niyetini göstermesi ve bir an önce Özgür Ordu karargahını dağıtmasıdır."
Bu arada Suriye hükümeti, askeri güçlerinin Suriye topraklarından çekilmesini, Türkiye ile müzakereler ve barış anlaşmanın ana şartına bağladı. Son iki yılda Beşar Esad hükümeti, IŞİD de dahil olmak üzere Amerikan yapımı tekfirci terörist gruplar gibi ithal hareketleri yok ederken, yıkıcı hareketlerle başa çıkma yeteneğine sahip olduğunu pratikte gösterdi. Bu nedenle Türk ordusunun taleplerini Beşar Esad hükümetine dayatma çabalarının sonuçsuz kaldığını söylemek gerekir.
Aynı zamanda Suriye hükümeti savaş nedeniyle yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyan bir durumda ve bölgedeki diğer hükümetler gibi Türk hükümeti de bu ülkede inşaat ve imar faaliyetleri yürütebilir. Ancak savaş tamtamlarının çalınması Şam ve Ankara hükümetlerinin sorunlarına yenilerini ekleyebilir. Aslında, askeri saldırıların devam etmesi, Türkiye'nin Suriye ile gelecekteki müzakerelerini olumsuz etkileyebilir./