Ankara hükümetinin enflasyonu düşürme çabalarının sonuçsuz kalması

Türkiye'de enflasyon oranı yeniden yükseldi. 3 Ekim Salı günü yayınlanan resmi istatistiklere göre, bu ülkede son aydaki (Eylül) enflasyon oranı bir yılda yüzde 61,5'e ulaşarak Aralık 2022'den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.

Yayımlanan resmi raporlara göre, özellikle Türk lirasındaki değer kaybının neden olduğu tüketim malları fiyatlarındaki artış bir ayda yüzde 4,75'e ulaştı. Bu arada Türkiye İstatistik Merkezi, ülkedeki işsiz sayısının 85 milyonluk nüfusun 3,3 milyonu civarında olduğunu açıkladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti, üçüncü dönem başkanlığının başından bu yana, Türkiye'de hızla artan enflasyon oranının daha makul seviyelere indirilmesi amacıyla Türk halkına verdiği sözleri yerine getirmek için yoğun çaba sarf ediyor. Ancak bu bağlamda hem başarılı olamazken, hem de Türkiye'de temel mal enflasyonu her geçen gün kontrolsüz bir şekilde artıyor.
Bu bağlamda birçok Türk uzmanı, depremin meydana gelmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan 104 milyar dolarlık ağır mali kayıp ayrıca Ankara hükümetinin bazı yanlış para politikaları uygulaması ve de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin bölgedeki dış politikasını benimsemesi de Türkiye ekonomik göstergelerinin gerilemesindeki etkenlerden olduklarını belirtiyorlar. Aslında Türk halkına ağır maliyetler getiren Suriye ve Irak'taki askeri harekat Erdoğan hükümetinin Türkiye dışındaki yanlış politikaları arasında yer aldı.
Bu bağlamda pek çok önde gelen Türk uzmanları da mevcut ekonomik krizin nedenini, Türkiye'de ekonomik mevkilerin kötü yönetilmesi ve devlet kurumlarında büyük çaplı yolsuzlukların varlığı olduğuna inanıyorlar. 
Türkiye’nin tanınan yorumcularından İbrahim Kiraz’a göre, “Enflasyon marjinal bir sorundur ve bu ülke insanının yaşadığı ekonomik ve geçim krizlerinin temel nedeni yapısal ve temel sorunlardan kaynaklanmaktadır.”
Türk iktisatçılarının Türkiye'deki ekonomik krize ilişkin detaylı analizlerine rağmen, Türkiye'nin askeri, ekonomik, siyasi ve idari yapılarına aşırı ve haksız nüfuzu nedeniyle bu ülkedeki mevcut ekonomik krizi ABD ve İngiltere'nin kontrol ettiği gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu bağlamda Türk halkı ve Ankara hükümeti yetkilileri, 2018 yılında eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Erdoğan hükümetini yapısal zayıflamayla tehdit ettiğini ve "Ülkesi Türk ekonomisini yok edecek" dediğini hatırlıyor.
O günden bu yana Türkiye ekonomisi her geçen gün iç sorunlar yaşamaya başladı böylece 2023'ün ikinci yarısında istatistikler ülke ekonomisinin kötüleştiğini gösterdi. Bu bağlamda temel soru, Washington'un eski adamlarının hangi gerekçelerle bu konu hakkında güvenle yorum yaptıklarıdır.
Türk yetkililer, son 10 yılda Batılı ve Siyonist diplomat ve askerlerin Türkiye'de serbestçe dolaşarak bilgi topladıklarının bilincindedir. Bu mesele yabancılara bağlı casusların Türkiye ekonomisinin en zayıf noktasını çok iyi tespit etmesine ve türk siyasetçilerine, onların siyasetlerinden sapmalarına izin vermemelerine sebep oldu.
Bu faktörler, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Batı'dan gözle görülür bağımsız politikalarının utanç verici bir şekilde başarısızlığa uğramasına neden oldu.
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin kısa vadede çözülmesi mümkün değil. Türkiye'nin ekonomik krizinin ortaya çıkmasında Amerika'nın çok önemli rolünün yanı sıra, kötü yönetim ve vasıfsız kişilerin hassas hükümet pozisyonlarına atanması dahil bazı gerçekler,  ve Ankara hükümetinin birçok yetkilisi arasında sistematik yolsuzluğun varlığı, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin tüm planlarının ilk adımlarda etkisiz ve yanlış görünmesine neden oldu.
Ayrıca yanlış politikaların benimsenmesi, özellikle komşu ülkelerle yaşanan gerilim, Batı Asya'daki bu büyük ülkenin mevcut ekonomik krizinde büyük etki yarattı. Aslında Türkiye bölgedeki ve dünyadaki birçok ülkenin gerisinde kalıyor ve bölgedeki güçlü ülkelerle rekabet edemiyor.