Türkiye’nin Siyonist rejime yaptırımdaki çelişkili tutumu

Ankara yetkililerinin Siyonist rejim İsrail’in işlediği tüyle ürperten cinayetlerine karşı sert sloganlarına rağmen, Türkiye'nin işgal altındaki Filistin topraklarıyla ticaretinin yeni boyutları her geçen gün daha da ortaya çıkıyor.

Aslında Türkiye yetkilileri kendilerini mazlum  Filistin halkının davasının savunucuları olarak tanıtıyorlar fakat aynı zamanda Siyonist rejime temel ürünlerin ihracatı ve ekonomik işbirliğini arttırarak bu ırkçı rejim ile ilişkileri daha da güçlendirmeye çalışıyorlar.
Bu bağlamda Türkiye’nin tanınmış siyasi uzmanı İbrahim Kahveci açık ve net istatistikler yayımlayarak Ankara’nın Tel Aviv’e ihracat ürünlerini açıkladı. Hahveci söz konusu resmi istatistiklere dayanarak şöyle dedi:
“Türkiye’nin işgal topraklarına ihracatı Ankara yetkililerinin sert sözlerinin sadece iç piyasaya yönelik propaganda olduğunu ve İsrailliler ile ticareti durmazken üstelik göz alıcı oranda arttığını gösteriyor.” Kahveci ayrıca “Restoranların menüsünden Coca-Cola ve Nescafe gibi değeri düşük ürünlerin çıkarılması ve fakat aynı zamanda "çelik" gibi stratejik bir ürünün işgal altındaki topraklara 6 milyar dolarlık ihracatını, ikiyüzlü bir davranış olarak” değerlendirdi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi TİM’in bildirdiğine göre Türkiye, Çin ve Amerika’nın ardından Siyonist rejime Almanya düzeyinde ürün ihraç ediyor. Başka bir ifade ile Türkiye ve Almanya Siyonist rejimin temel ihtiyaçlarını karşılayan 3. Ticaret ortağıdır. TİM’in verileri ayrıca, Türkiye’nin 2022 yılında bir milyar 192 milyon dolar korsan rejime demir ve çelik ihraç ettiğini gösteriyor. Demir çeliğin ardından 563 milyon dolar ile otomotiv parçaları, 512 milyon dolar ile plastik ve ürünleri geliyor.
Türkiye'nin İsrail'e yaptığı çelik ihracatı, ikili ticaretin en önemli kısmını oluşturuyor ve Türkiye, korsan rejim İsrail'e her yıl en az 6 milyar dolarlık çelik ihraç ediyor. Çeliğin ilaveten petrol ve gaz mühendisliği endüstrilerinde de Türkiye, ırkçı İsrail rejimine en fazla yardımı sağlıyor. Bu durumda İsrail'e ekonomik yaptırım uygulanması, gerçek bir zorunluluktur. Türk uzman ve aydın camiasının büyük bir kısmı da "Türkiye'den İsrail'e stratejik mal ihracatının bir an önce durdurulması gerektiğinde" ısrar ediyor.

Türk siyasetçiler ve uzmanlar, Gazze'deki savaş ve İsrail'in sivillere yönelik cinayetlerinin  artması ve hastanelerin yıkılmasının ardından Türkiye'nin koran rejim İsrail'le bağlarını kesmesi gerektiğini söylüyor. Bu durumda Erdoğan hükümeti yetkililerinin neden Türkiye halkı nezdinde ve uluslararası platformlarda İsrail cinayetlerini kınadıkları fakat ekonomi alanında ırkçı rejimin daha da genişlemesine yardım ettikleri, belli değil. 
Erdoğan, Türkiye'nin işlerini yönetemediği için ekonomik krizi sonlandıracak ve içerideki halkın geçim sorununu çözecek politikaların etkisizliğiyle karşı karşıya. Diğer yandan Azerbaycan Cumhuriyeti'ni yabancıların, özellikle de ırkçı İsrail rejiminin yararına Ermenistan'la savaşa girmeye teşvik ediyor. Erdoğan hükümetinin mevcut politikalarının tamamı Amerika'yı memnun etmek amacıyla gündeme getirilmiş gibi görünüyor.
Mevcut durumda Ankara hükümeti yetkilileri dünya güçlerine yönelik bağımsız politikaları reddetmekle kalmıyor aynı zamanda askeri, ekonomik, endüstriyel ve enerji alanlarında İsrail ile dostluk politikaları benimseyerek Batı'nın memnuniyetini kazanmaya ve  Suriye ve Irak'ta askeri varlığını daha fazla resmiyet kazandırmaya çalıyor. /