Türkiye hükûmetinin İsrail'e yönelik uyarılarının devam etmesi
Türkiye'de ekonomik krizin şiddetlenmesiyle birlikte ırkçı İsrail rejiminin casusluk örgütü Mossad'ın Türkiye'ye ve diğer Müslüman devlet ve milletlere yönelik faaliyetleri artarak devam ediyor.
Recep Tayyip Erdoğan hükûmeti, Siyonist rejimi bu ülkede Hamas'a yönelik herhangi bir Mossad operasyonu konusunda bir kez daha uyardı. Türkiye İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da, İsrail İstihbarat Servisi Mossad'ın bu ülkede Filistinli Hamas üyelerine yönelik olası operasyonunun ciddi sonuçları konusunda Siyonist rejimi uyardı. Türk güvenlik güçlerinin Mossad'ın planlarına ilişkin daha önce yaptığı uyarıya değinen Ali Yerlikaya, "Böyle bir şey kabul edilemez ve bunun bedeli çok ağır olur."
Siyonist rejimin yeni hareketleri, bu ırkçı rejimin, yerel ve uluslararası casuslarının da yardımıyla, başta Hamas üyeleri olmak üzere, bu rejimin politikalarına karşı çıkanları ortadan kaldırarak Müslüman milletlere yönelik taleplerini bir adım daha ileri götürmeye çalıştığını gösteriyor. Geçtiğimiz günlerde İsrail İstihbarat Teşkilatı Mossad'ın Türkiye ve Katar da dâhil olmak üzere Filistin dışında Hamas üyelerine yönelik operasyonlar yürütmeyi planladığına dair haberler yayımlandı. Bu haberlerin yayımlanması Türkiye'nin Siyonistlere yaptığı uyarının ardından geldi.
Bu, Recep Tayyip Erdoğan'ın hükûmet yetkililerinin İsrail'in Türkiye'deki eylemlerine ilk tepkisi değil. Bundan önce Türkiye hükûmet yetkilileri, Türkiye ile İsrail arasındaki güvenlik ve istihbarat iş birliğine ilişkin birçok açıklama yapmıştı.
Erdoğan'ın hükûmet yetkililerinin İsrail'e art arda yaptığı uyarıların, Türk hükûmetinin İsrail'in bu ülkedeki casusluk faaliyetlerine ilişkin rahatsızlığını ve endişelerini ağırlaştırdığı değerlendirilmelidir.
Tasfiye yaklaşımının, ırkçı İsrail rejiminin, İsrail'in dünyadaki politikalarına karşı çıkanlara karşı resmî politikalarından biri olduğu açıktır. Araştırma ve çalışmalar, geçtiğimiz on yıllar boyunca Siyonist rejimin politikalarına karşı çıkan binlerce muhalifin, farklı ülkelerin siyasi ve askerî alanlarından aynı şekilde kaçırıldığını kanıtlıyor.
Örnek olarak geçen yılın yazında Katar'ın El Cezire kanalı, İsrail Casusluk Teşkilatı Mossad'ın Türkiye'deki faaliyetlerini anlatan bir belgesel yayımlayarak, İsrail casusluk teşkilatının Türkiye'deki Filistin İslami Direnişi'nin liderlerine yönelik faaliyetlerine ilişkin daha fazla ayrıntıyı ortaya çıkardı.
Türk istihbarat teşkilatı için çalışan eski subay olan Murad Aslan şunları söylüyor:
"İsrail rejimi, herhangi bir bilgiye ulaşmak ve bilgi almak için çeşitli mekanizmalar ve araçlar ile çok sayıda paralı asker ve ajan kullanıyor. Ancak İsrailli paralı askerlerden birinin yaptığı herhangi bir hata, bu faaliyetlerin tüm sonuçlarını yok eder."
İsrail casusluk belgeselinin Katar'ın Al Jazeera televizyon kanalında yayımlanmasının ardından Türk medyası da geçen yılın ekim ayında İsrail casusluk ağının Türkiye'deki ana ajanı "Selçuk Küçükkaya"nın itiraflarının bir kısmını yayımlamıştı. İsrail casusluk ağının bu önemli ajanı şunu söyledi:
"Mossad'ın emriyle bana verilen görevlerden biri, Türk ordusunun asker kaçaklarını veya emekli askerlerini işe almak ve onları gizli belgeleri saklama konusunda eğitmekti."
Bu itiraflar, ırkçı İsrail rejiminin kendisine dost ve müttefik görmediğini, başta Müslüman devlet ve milletler olmak üzere dünya milletlerine saldırmaktan başka bir amacının olmadığını göstermektedir.
Öte yandan kendilerini ırkçı İsrail rejiminin müttefiki olarak tanımlayan Müslüman ülkeler olan Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti, ırkçı İsrail rejiminin bu hedefinin çok iyi farkındadır. Ancak İsrail'in işlediği suçlarda ağırlıklı olarak dünyadaki Müslüman ülkeleri hedef alması, İslam ülkeleri liderlerinin daha az önemsediği önemli bir konudur.