Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nün Suriye Raporunun Sahte Çıkması
(last modified Tue, 21 May 2019 03:20:31 GMT )
Mayıs 21, 2019 06:20 Europe/Istanbul
  • Suriye
    Suriye

Suriye krizinin 2011 yılında başlaması ve daha sonra da ülkede iç savaş çıkmasının ardından Batılıların Suriye hükümeti aleyhindeki girişimlerinin gerekçesi ve bahanesi, Suriye ordusunun ülkenin farklı noktalarında kimyasal silah saldırılarında bulunması iddiaları oldu.

Bu meselenin açık örneklerinden biri de Suriye'nin Doğu Guta bölgesindeki Duma şehrine 8 Nisan 2018'deki kimyasal saldırılar iddiası idi. Batı, Arap ve Siyonist Rejim medya organları bu konuda koordineli bir şekilde hareket ederek sözde bu kimyasal saldırının sahte haberini yayımlatarak hiçbir belge ve kanıt ortada olmadan Suriye ordusunu bu sahte saldırıları yapmakla suçluyorlardı.

Doğu Guta bölgesinde yer alan teröristler ise Suriye ordusunun bu bölgeyi kimyasal silahlar ile hedef aldığını iddia ediyordu. Bu olayın ardından birkaç gün sonra Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü yapılan incelemeler sonucunda Duma'da klor gazı kullanıldığını tasdikledi. Ancak teröristlerin iddia ettikleri sinir gazlarından bir iz bulunmadı.

Burada önemli olan nokta ise, terör gruplarının Suriye'nin farklı noktalarında defalarca kimyasal klor gazı kullanmalarıydı. Buna rağmen Batılı devletler bu teröristlerin kimyasal madde kullanımından yararlanarak Suriye ordusunun bu konudan sorumlu olduğunu iddia ederek Suriye tesislerini, üslerini ve altyapısını hava saldırıları ve füzeleri ile hedef aldı.

Uluslararası Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü tarafından tasdiklenen Doğu Guta bölgesindeki iddia edilen bu kimyasal saldırı da Amerika ve Avrupalı ortakları yani Britanya ve Fransa'nın 13 Nisan 2018'de Suriye'deki 10 askeri ve araştırma merkezini füzeler ile hedef alması için bir bahane oluşturdu.

Bu olayın üstünden 1 yılı aşkın bir sürenin geçmesine rağmen Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün uzmanlarından İan Henderson 18 Mayıs Cumartesi günü  bu örgütün Suriye'deki Duma kentine yönelik kimyasal saldırı ile ilgili raporlarının gerçekler ile uyuşmadığını itiraf etti. Henderson'un bu konu ile ilgili raporunda, Doğu Guta'daki Duma kentinde olay yerinde yapılan analizler ve incelemelere göre büyük bir ihtimalle olay yerinde bulunan kimyasal madde içeren mahzenler ve kapsüller havadan atılmadığının tespit edildiği ifadeleri yer almaktadır.

Bu mesele ise Duma'daki teröristlerin planlı bir şekilde Batılıların Suriye'ye saldırması için bahane hazırlamak için mizansen kurduklarını gösteriyor. Bu mesele aslında Batılıların kimyasal silahlar meselesinde de başka meselelerde olduğu gibi çifte standartlı bir yaklaşımda olduklarını gösteriyor. Gerçekte Batılılar Rusya ve Suriye tarafından  terör gruplarının yaptığı kimyasal silahlara dair sunulan raporlarını göz ardı edip bu raporlara hiçbir tepki göstermemişlerdir. Ancak teröristlerin Suriye hükümetinin kimyasal saldırı iddiasına hemen tepki göstererek askeri girişimlerde bile bulundular.

Batılılar hiçbir zaman terör gruplarının Suriye halkı ve hükümeti karşısındaki kimyasal saldırılarına aldırmadılar. Onlar ya bu saldırıları inkar edip ört bas etmeye çalıştılar ya da bu olaylardan Suriye hükümetini sorumlu tuttular.

Batının başını çeken Amerika ise her zaman Kimyasal Silahların  Yasaklanması Örgütünü Rusya ve Suriye aleyhindeki baskının arttırılması ve Batılı ülkeleri de kendi yanına alma aracı olarak kullanmıştır.

Rusya'nın Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ndeki temsilcisi Aleksander Şulgin bu konu hakkında şunları kaydetti: " Batı, Şam ve Moskova'nın kimyasal silahlardan yararlandığını iddia ediyor. Ancak bu büyük bir yalan olmanın yanı sıra onların Suriye'ye füze yağdırması için bir bahane mahiyeti taşıyor."

Batılılar defalarca Rusya'nın Suriye'deki terör örgütlerinin kimyasal silah kullanımının incelenmesi çağrısını göz ardı etmişlerdir. Halbuki Batılıların ve ortaklarının  Suriye'deki teröristlere klor gazı gibi kimyasal silah yapımında kullanılan maddeler vermelerine dair birçok kanıt ve belge mevcuttur.